Seni gidi domuzun gribi! :) [06 Kasım 2009 Cuma]

Kaşımın üstünde gözüm; aşı’nın üstünde çözüm var!
İyi de, peki nedir çözüm?

Herkes domuz gribinden korunmanın en tesirli yolunu bulmaya çalışıyor bu günlerde.
Kokusu mokusu kimsenin umurunda değil; millet, gerdanlık niyetine boynuna sarımsak dizileri asmaya başladı…
Her evin her odasında birer baş kuru soğan oturuyor; masaların ortasında, sehpaların üzerinde. Grip virüsünü absorbe etsin diye.
“İyi de, anne, nasıl olacak bu iş? Bana bulaşmış olanları mı, mıknatıs gibi mi çekip kendi içine hapsedecek bu soğan?”
“Sana ne! Sen sana denileni yapsana, kör olmayası!..”

Kapıdan girer girmez önce elleri sabunlamalar, sonra adaçayı gargaraları… Sabahları taze sıkılmış meyve suları, akşamları “grip haberlerini” izlerken kasasıyla getirilip ortaya konan portakalları, greyfurtları, elmaları bitirmeye çalışan garipler…

Daha da abartanlar var işi, hani azıcık da yanlış anlayarak: Sokak başlarında teneke çalıyor, gürültü çıkarıyorlar:
"Ya mahalleye bir domuz girer de gribini sokaklarımıza dökerse!.." diye!
Veya gençlerin eline çifteler, pompalı tüfekler verip nöbete dikiyorlar sabaha kadar.

Buraya kadar olanı, işin "domuz" kısmıydı…
Grip kısmı, yani virüs için çareyi de bizim köyden biri keşfetmiş, ismi mahfuz.
Diyor ki:
"Ben bu domuz gribi çıkalı beri, her sabah ve her akşam iki kere, çoban köpeklerime kendimi yalattırıyorum!..
Köpeklerin kokusunu duyan domuz bana yaklaşır mı ki, domuzun gribi bulaşsın!.."

Gerçekten de adamın maşallahı var, turp gibi.
Ama bu teori tutar mı?
Bu yöntem, domuz gribi virüsünden korunmaya yeter mi, bilemiyorum?..

Bir de şu var:
Şehir sokaklarında gezdirilen tırnak çakısı hadi olmadı saç fırçası kadarcık köpecikler bir insanı kaç saatte yalar ve onların parfüm kokusu domuzların virüsünü korkutmaya yeter mi?

Onu da artık kendiniz düşünün!
:)))

Stop
Muammer Erkul
06 Kasım 2009 Cuma

1 Yorum

  1. Muhayyel de olsa köpeğe kendini yalattırmak kadar daha ne gariplikler göreceğiz, durun bakalım. Yeni başlıyor film. Şairin “hiçbir şeyden çekmedi nasırından çektiği kadar” dediği Süleyman Efendiler için ileride “hiçbir şeyden çekmedi domuz gribinden korunmak için çektiği kadar” dizeleri yazılacak belki…
    Anlamıyorum, bizde niye her şey şirazesinden çıkarak yaşanıyor?

    SERRA B.

Anonim için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir