Seyir Defteri – 02 Ocak 2009 Cuma (Welcome to Hindi ülkesi (!)

 

 

hindi001

Welcome to

Hindi ülkesi

 

 


Yani "Hindi ülkesine hoşgeldiniz!" 

Çok iyi İngilizce bildiğimden değil, sırf ACAYİP olsun diyeydi bu başlık!
Fakat bu başlığın acayipliğinden daha acayip olan ne?..
Bu başlığın altında göz önüne serilen konu!
Buyurun bakalım…

Önce 2 Ocak 2009 Cuma günkü Türkiye Gazetesi'ndeki STOP  köşemizde yayınlanan yazıyı buraya ekliyorum…

—————————————

 

hindi_yavrular

 

Republic of hindi [02 Ocak 2009 Cuma] Düzenle

 

Republic of hindi 
 

Batımızdakilere benzemek için bu hafta HİNDİ yedi çoğu kimse. Kurban Bayramında yırtınanlarda ses yok! Sorsan, HİNDİLİ sofralardan, çakır kafa; “zaten bu HİNDİLERİ Hıristiyanların Noel bayramında yemek için yetiştirdiler” diyecekler!
Peki o inek ve koyunları, sizler Müslümanların Kurban Bayramı’nda konuşasınız diye mi yetiştirmişlerdi?

Söz hindiden açıldı: Bizler maalesef “Hindi Cumhuriyeti” çocuklarıyız. Daha doğrusu bize böyle diyorlar. Daha doğrusu bizler “bize böyle denmesine” izin veriyoruz!
Republic; cumhuriyet… Turkey ise hindi demek. Bildiğin sümüklü, glu glu diyen hindiden. Kızdırırlardı ya; “kabaramazsın kel ….., annen güzel sen çirkin” diye. Oyun içinde oyun!
Türkiye’mize neden “Hindi ülkesi” dediklerinin birçok masalı var, hepsi yalan! Güya gâvuristanda yaşayanlara hindi doğudan gitmiş… Safça inandık dersek, bu defa da bizim sormamız gerekmez mi; “iyi ama bizler de domuzu sizde gördük” diye!
Bizim “domuz” demediklerimiz bize neden “hindi” diyor? Kim bunlar? Hangi dilde bu kelime? Elbette English (ingıliş) alfabesinde. Biz onlara ingiLEŞ demesek de!

Dilleri dönmüyormuş, yalan! Afrika kabile devletleri (Adımız artık şudur, farklı yazan postalar sınırdan döner) deyince dilleri dönüveriyor! Grek, Çin, Moğol, Gürcü alfabesiyle yazabilenler “Türkiye” kelimesini yazamıyormuş, ne yalan! “Türkiye” yazamayanlar “Türkmenistan” nasıl yazıyor?

Bizler kendimize turkey “hindi” dedirtmeye (ve demeye) alıştırıldık! Sözüm de zaten gençlere: Ey bu güzel Türk vatanının evlatları! Sizler “hindi ülkesi” çocukları değilsiniz! Sesinizi çıkarın ve bu hakârete asla razı olmayın!

…..
Devamı muammererkul.com’da.

Türkmenistan sitesini de İngilizler mi yaptı? Site başlığı da yanlış yazılır mı?

 

 Stop
Muammer Erkul
02 Ocak 2009 Cuma 

————————————-

 

 

hindibaba

 

Hemen arkasından…
30 Aralık 2005 Cuma günü yine Türkiye Gazetesi, STOPköşemizde çıkan yazıyı ekliyorum… 

————————————-

Hindi Cumhuriyeti [30 Aralık 2005 Cuma] Düzenle

 

Hindi Cumhuriyeti

Vicdanın elverip kazıklarsan birini göreceksin: Kazıklanan kişi, kimseye “ben kazıklandım” demeyecek. Peki ya ne diyecek? Ballandıra ballandıra aldığı malı övecek!.. Şaşırdınız mı?
Bize de, gözümüze baka baka “hindi” diyor birileri… Bizler ne yapıyoruz? Bunun neden böyle olduğunun hikâyelerini yazıyor, okuyor, anlatıyoruz yıllardaaaan beri:
Bir varmııış, bir yokmuş…
Neymiş efendim, eski zamanlarda, hem Asya ve hem de Avrupa kıtalarında hindi denen mahlûktan hiç yokmuş… Bize doğumuzdan gelmiş bu hayvan. Hindistan doğu tarafımızda ya, bizler de onun için hindiye “hindi” diyormuşuz! Bu kümes hayvancağızı, Avrupa’ya da, yine kendi doğularından gelmiş ya, yani Osmanlıdan, yani bizim tarafımızdan… O yüzden de, adamcağızlar ne yapsınlar; aynen bizim, Hindistan’dan gelen hindiye “hindi” dediğimiz gibi, onlar da, Türkler tarafından giden bu hayvana da “turkey” demeye başlamışlar imiş… Bak seen!

Ansiklopedilerde diyor ki hindi için: Kristof Kolomb’dan çok önce Güney Meksika’da yaşamış olan Aztekler tarafından ehlileştirilmiştir. On altıncı yüzyılda İspanyollarca Amerika’dan getirilip, Osmanlı memleketlerinde yetiştirilmiş, buradan da bütün Avrupa’ya yayılmıştır… 5-6 ay içinde satılacak-kesilecek hale gelirler… Argoda “hindi” kelimesi; kolaylıkla aldatılabilen, aptal, şaşkın manasına gelir… “Hindi gibi kabarmak” deyimi ise; büyük olmadığı halde büyük görünen, demektir!
Biz, kendi kendimize anlattığımız benzeri hikâyelerle sadece kendimizi kandırıyoruz… Çünkü biz; Hindistan, diyoruz. Hintli veya Hindistanlı diyoruz, “Hindi Cumhuriyeti” demiyoruz… Ama, Gavuristan’da bizim ülkemize; “Hindi Cumhuriyeti” diyorlar…
Yani “Republic of Turkey”
Yarışmalarda, törenlerde, hatta resmi toplantılarda bu ifade kullanılıyor, yazılıyor, söyleniyor: Hindi Cumhuriyeti, Hindi Cumhuriyeti, Hindi Cumhuriyeti!..

İngiliz’in genlerini karıştırsalar merak ediyorum neler bulacaklar!
İlk defa, elbette doğru tahmin ettiniz ki; (kendilerine Great=Büyük diyen) İngilizlerin kaynaklarında rastlanıyor bu alaycı, küçültmeye yönelik ifadeye…
Republic of Türkiye, yani Türkiye Cumhuriyeti ifadesi; önce bir iki satırın arasında “Republic of Turkey, yani Hindi Cumhuriyeti” oluveriyor. Ardından, ayıkla pirincin taşını! Sorsan, belki; “hani sizin de doğunuz, bizim de doğumuz, filan” diyerek geveleyecekler, bıyık altı sırıtarak. Sen de diyeceksin ki: Yalan! Senin doğunda koca bir deniz, sonra koca bir Avrupa kıtası var ve senin niyetin belli!
Sonra şöyle diyecekler:
-İngilizce’de küçük “ü” ve “i” gibi harfler olmadığından, yani Türkiye yazamadığımız için; Turkey, yani hindi yazıyoruz!
Sen gene diyeceksin ki: Bu da yalan! Çünkü yan masanın üzerinde kargacık burgacık Yunan, Japon, Çin yazıları var ve bunlar zor değil de, Türkiye kelimesindeki bir “ı” ve bir “u”nun üzerine nokta koymak mı zor!

Valilik açıklaması, başlığıyla dolaşan bir elektronik posta var bu günlerde, yangınımı serinletti… Hükümete baskı yapmak lazım; bu işe bir çare arayalım, diyor. Bir gün karar vererek “Bundan sonra bizim adımız Habeşistan değil, Etiyopya’dır. Bir yıl içinde, eski adımızla bize gönderilen postaları bile almayacağız” diyen Afrika ülkeciği kadar bile olamıyor muyuz, diye soruyor bu mektup…
Ben mi? Ben ise, 2005 senesinin bu son yazısında… Yarınki yılbaşı için… Bütün İngiltere ve Avrupa (ve ne yazık ki ülkemizde) acaba kaç tane (Tükler ile özdeşleştirilmek istenmiş) hindi hayvanının boğazlanacağını düşünüyorum…
Bir temennide bulunsam yılbaşında;
Güle güle Hindi (Turkey) Cumhuriyeti…
Hoş geldin “Türkiyeeee”, olurdu benim için!..
 

Stop
Muammer Erkul
30 Aralık 2005 Cuma

——————————————

Ve üstteki yazıda;

"….

 Türkmenistan sitesini de İngilizler mi yaptı? Site başlığı da yanlış yazılır mı?

……"
sormuştuk ya… Onun için de bir bağlantı ekleyeceğim buraya, ama aradan bir gün geçsin…

 

 

hindi_culuk

 

 Ne mi yapmalı?…

Ne mi yapmalı?
Bilmem ki!..
"Bunu on kişiye gönder şu olsun, 20 kişiye gönder bu olsun" benzeri laflar diyen adres avcılarının saçmasapan zincir mailleri milyonlarca kere gönderiliyor da insanlara… Sana (yani Türk milletine) şu yukarıda resmi görülen hayvanın adıyla hitabediliyor da kimsenin kılı kıpırdamıyor, umurunda olmuyor!..
Yazık!..
Bir benim ulaştığım insanlar mı yaşıyor şu ülkede?..
Türklere HİNDİ denmesinden bir ben mi rahatsız oluyorum?

Neler mi yapılmalı?..
Ermenilerin, soykırım yalanları için 500 bin tane internet sitesi kurduklarını ve birbirlerini kaynak gösterdiklerini okumuştum…
Belki örnek/ibret olur adamlar bize!

Adres listesinde 50 kişi olmayan kaç kişi var?..
Şu ülkede 100 tane Türk tanımayan kaç kişi var?..
Türk'lüğü bırak; Türkiye dediğimiz bu canım vatan üstünde nefes alan herkese birden söyleniyor bu hakaret;
..yani (HİNDİ KÜMESİ) der gibi "hindi ülkesi" denince hepimize birden söyleniyor…

YAZIYA İLAVE OLARAK ŞUNU SÖYLEYEYİM:

Neden hindi diyorlar?..
Veya "hindi" kelimesinin karşılığı nedir?..
A) Çirkin
B) Aptal
C) Noel yortusunda kesilip yenir
D) Hepsi birden
Yani hakaret boyutunu da aşıyor iş, bu çirkinlik ibadetlerine de karıştırılmış oluyor…

Yani hindi kesmek Noel yortusunun bir parçasıdır!
Yani Türk kesmek Noel bayramlarının bir parçasıdır!
(Batılılarda Türk ve Osmanlı ve Müslüman kavramı aynı olduğuna göre; yani Türk deyince Müslümanları anladıklarına göre…)
Yani MÜSLÜMAN KESMEK Noelin bir parçasıdır!

Ve zaten YİNE VE YENİDEN gördük;
Noel yortusunda bombalar yağdı Müslümanların üstüne!

Yani Müslümanlar öldürüldü, yani HİNDİLER KESİLDİ!

hindipismis 

hindipismis 

 

hindipismis 

Bu iş bana biraz da bayıla bayıla, şapır şupur yediğıimiz AY ÇÖREKLERİ'ni hatırlatıyor…
Ne zaman bir ay çöreği konsa önüme içim ürperiyor, midem kalkıyor…
Bilmeyenler varsa aranızda bir gün de AY ÇÖREKLERİNİ anlatırız…
İsteyen ağlar isteyen güler!

—————————————————————-

 

turkmenistan
 

 

TürkMİNestan neresi? 

 

Yukarıda iki satır bahsetmiştik ya;

Yukarıda iki satır bahsetmiştik ya;

(Türkmenistan sitesini de İngilizler mi yaptı?
Site başlığı da yanlış yazılır mı?)
Diye…

Hata yapılır ama, böyle hata olur mu?.. Bunca zamandır farkedilmez mi?.. Görenler umursamaz davranabilir mi? Sorumlular "düzeltmeye, uğraşmaya değmez, olsun, bir şey olmaz", diyebilir mi?..
 
Yani bu gördüğümüz manzara ya, affedilmez bir yanlışlıktır, hatadır!..
Ya planlı, kasıtlı olarak yapılmıştır da Türkmen kardeşlerimiz henüz farketmemiştir!..
Veya en iyi ihtimalle; bu kelimenin bizim bilmediğimiz-anlamadığmız yöresel bir manası vardır, ki böyle bir şeyin varlığını öğrenirsek hemen size bildiririz…

Soru şu:
"Türkminestan" ne demektir?
Hem de "Türkmenistan" kelimesini ararken bulunan…
www.turkmenistan.com yazınca çıkan sayfanın ana başlığında TÜRKMENİSTAN değil de, TÜRKMİNESTAN yazdığını kimse görmemiş midir?

Konuyu uzatmak istemiyorum, çünkü zülfiyâre dokunur!
Fakat korkum ve endişem;
Türkiye'mize (hindi kümesi der gibi) HİNDİ ÜLKESİ diyenlerin…
..
çoğunluğu bizim gibi ehlisünnet itikadında olan ve yine bizim gibi Oğuz Türklerinden gelmiş… Kardeşlerimiz, akrabalarımız olan, Türkmenistan'da yaşayan kardeşlerimizin, amcaoğullarımızın başına bir çorap örülme ihtimalidir!

Aman ha dikkat edin…
Türkiyemize HİNDİ VATANI diyerek bıyık altı gülen şeytanlar, sizlere de bir hinlik, hainlik düşünüyor olmasınlar!

 

————————————————————————

 

ÖNEMLİ…
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci'nin 1 Nisan 2009 Çarşamba günü yayınlanan yazısı, yukarıdaki konu ile alakalı olduğu… Hepimize yeni bakış açaları sunduğu için özellikle yayınlıyor… Gazetemizin sitesindeki adresini de veriyoruz:

BİZE TURKEY DEMEYİN!

Prof. Dr. Ek­rem Buğ­ra EKİN­Cİ
DÜN­DEN BÜGÜNE (Türkiye Gazetesi)
ek­rem.ekin­ci@tg.com.tr
Faks: 0212 454 31 80

İngilizlerin, Turkey demesinden bazıları rahatsız oluyor. “Turkey demeyin, Türkiye deyin!” kampanyaları başlatılıyor. Malum, Turkey aynı zamanda hindi demek.

Amerika keşfedildiğinde Hindistan sanıldığı için, ilk defa gördükleri hindiye hind kuşu dediler. Bir rivayete göre İngilizler, başındaki kırmızı ibiğini fese benzeterek turkey demiş. Hatta Atlas Okyanusu’nun en güneyindeki Turk adalarına ilk çıkan İngiliz gemiciler, adada dolaşan kırmızı ibikli hindileri görünce adaya bu ismi vermişler. Portekizliler hindiye anavatanından ilhamla peru adını verir. Bilmem Perulular da bizim kadar rahatsız mı?

Ülke isimlerine hassasiyet göstermek normal bir şey. Afrika’da Cecil Rhodes’in sömürgeleştirdiği Rodezya, istiklâlini kazandıktan sonra ülkelerinin tarihteki orijinal adı Zimbabwe’ye döndü. İngiliz-lerin Burma dedikleri Birmanya sömürgesi de şimdilerde Myan-Mar oldu.


TÜRK DEVLETİ

Coğrafî ad olarak Turchia (Türkiye) tâbiri, VI. asırdaki Bizans kaynaklarında Orta Asya için kullanıldı. IX ve X. asırda Volga’dan Orta Asya’ya kadar olan sahaya denilirdi. Bu da, Doğu ve Batı Türkiye olmak üzere ikiye ayrılı-yordu. Doğu Türkiye Hazarların, Batı Türkiye ise Hun ve Macarların ülkeleriydi. Memlûkler zamanında Mısır’a da ed-Devletü’t-Türkiyye (Türk Devleti) deniliyordu. Çünki Memlûk sultanları Kıpçak Türklerindendi. Buradaki Türkiyye, Türke mensup mânâsına gelen bir sıfattır.

Selçuklular zamanında, XII. asırdan itibaren Anadolu’ya Turchia (Türkiye) denilmeye başlandı. Bu ismi ilk kullananlar İtalyan tacirlerdi. Anadolu (Anatolia), Yunanca güneşin doğduğu yer demektir. Türk kelimesini devletin resmî adında ilk defa kullanan, milâdî 681 ile 745 yılları arasında hüküm süren Göktürk Devletiydi. Osmanlı Devleti’nin resmî adı Devlet-i Aliyye idi ki, “En Büyük Devlet” demektir. Bunda, gerçek mânâda devlet olarak ancak kendisini kabul edip, diğerlerinden ayırdedici bir isim taşımaya gerek görmeyen vakarlı bir edâ sezilir. Benzeri bir tavra XIX. asırda Büyük Britanya İmparatorluğu’nda rastlanır. İngiltere pullarında ülkenin ismi yazmaz. Çünki dünyada posta pulu ilk olarak bu ülkede basılmıştır. Meşhur İngiliz gururu, “Diğerleri kendilerini ayırmak için isimlerini yazsın” dedirtmiştir.

Sultan-ı İklim-i Rûm

Araplar, Acemler ve Türkler, Romalıların (Rumların) ülkesi olduğu için Anadolu’ya Rum dediler. Mevlânâ’nın Rumîliği, Anadolulu olduğunu ifade eder. Anadolu Selçukluları’na Selçukî-yi Rumî denirdi. Osmanlılar Anadolu’ya Diyar-ı Rum derdi. Hatta Arap fetihlerinden sonra Romalılardan ilk fethedilen Sivas, uzun yıllar Rum eyâletinin merkezi oldu. Osmanlı padişahlarının bir unvanı da Sultan-ı İklim-i Rûm (Roma Ülkesi Sultanı) idi. Şeyhülislâm Ebussuud Efendi’nin fetvâlarında Anadolu ve Rumeli için Diyar-ı Rum tabiri kullanılır. Resmi vesikalarda Osmanlı ülkesi Memâlik-i Mahrûsa (Korunmuş Ülkeler) olarak geçer.

Her devletin yerlisinin ve yabancıların verdiği çeşitli isimleri olabilir. Bizim Fransızcaya göre Almanya dediğimiz ülkeye İngilizler Germany adını verirken, Almanlar kendilerine Deutschland (Deutsch’lar ülkesi) der. İsviçre’nin orijinal ismi Helvetia; Japonya’nın Nippon, Finlandiya’nın Suomi’dir. Yunanistan’a Avrupalılar Greece (Grek ülkesi) derken, kendileri Ellas (Helen ülkesi) diye gururlanır. Arnavutluk, Avrupa’da Albania olarak bilinir. Arnavutlar ise Skiperia adını verir. Amerika ismini kendisini keşfeden Amerigo Vespucci adındaki Cenovalı denizciden almıştır. İsmini halktan alan devletler çoktur. Fransa Franklar, İngiltere Angllar, Almanya Alamanlar, İtalya İtalikler ülkesi demektir. İngiltere’nin resmi adı Birleşik Krallık’tır. İskoçya, Galler, Chanel Adaları ve Kuzey İrlanda ile beraber Büyük Britanya’yı teşkil eder. Britanya, Brötonlar ülkesi demektir. İsmini ülkeden alan devletler az da olsa vardır. Avusturya (Österreich=doğu devleti), Alman imparatorluğunun doğusunu ifade eder. Osmanlıların Felemenk (Flamanlar ülkesi) dediği Holanda, yüksek yer demektir. Fransızlar bunu kendi dillerinde söyler: Pays-Bays. Esmerler ülkesi manasına Hindistan (India) ülkesine Hindliler Bharat derler. Arap devletlerinin isimleri hep coğrafî bölgeden gelir: Irak, Suriye, Mısır gibi.

Ülkemiz: Turquieu

Saltanat yıkıldıktan sonra bizde bir ara aslı İtalyanca Türkiya ismi moda oldu. Jön Türklerin pek sevdiği bu isim, resmî olarak ilk defa 1920’de Ankara’da toplanan Millet Meclisi’nde kullanıldı. Yeni kurulan ulus-devletin milliyetçi vurgularına uygun bir isimdi. Ama Türkçe değildi. Ne var ki kimsenin bununla uğraşacak hâli yoktu. Bugün kullanılan Türkiye adı, Fransızca söylenişe göredir. Türkçe veya Arapça değildir. Türkistan, Türkili, hatta Turan dense, daha doğru olurdu. Öyleyse Turkey yerine Fransızca Türkiye kelimesini koymaya çalışmak ayrı bir ironi. Hazret-i Peygamber’in meşhur hadisinde geçtiğinden ve Osmanlı paralarının üzerinde bereket için böyle yazdığından habersizce, Konstantin’in şehri demek olan Konstantinopolis kelimesine alerji duyup, Rumca “şehire” mânâsına gelen İstanbul kelimesinin savunuculuğunu yapanların durumu da bundan pek farklı değil. Şehirlerimizin isimlerinden Türkçe olanı çok azdır. Komplekssiz bir imparatorluk için bundan tabiî bir şey olamaz.


Osmanlı Devleti’nin resmî adı Devlet-i Aliyye idi ki, “En Büyük Devlet” demektir. Bunda, gerçek mânâda devlet olarak ancak kendisini kabul edip, diğerlerinden ayırdedici bir isim taşımaya gerek görmeyen vakarlı bir edâ sezilir. Benzeri bir tavra XIX. asırda Büyük Britanya İmparatorluğu’nda rastlanır. İngiltere pullarında ülkenin ismi yazmaz. Çünki dünyada posta pulu ilk olarak bu ülkede basılmıştır.

———-
Bu yazının gazete sitesindeki bağlantı adresi ise şudur:

http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?ID=404784 

Not: Sevgili dostumuz, kıymetli bilim adamı Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci'ye konuyu aydınlattığı için ayrıca ve özellikle teşekkür ediyoruz…. M:)

 


14 yorum

  1. Nasıl teşekkür edilir böyle bir konuya bu kadar güzel parmak basılmasına, bilemedim.
    Aslında yarama bastınız desem yalan olmaz. Defalarca bahsettiğim bir meseledir bu öğrencilerime.
    Evet tam anlamıyla bir meseledir bu.
    Çok güzel ifade etmişsiniz. Tam zamanında üstelik.
    MUHTEŞEM!
    Ellerinize, aklınıza, gönlünüze sağlık…

    ŞAHİKA ATEŞ

  2. Çok önemli bir konu ve kıyaslamalar da muhteşem gerçekten.
    Gerçekten de, biz de onları “onlarla tanıdığımız”, “onlardan gelen” şeylerin adıyla ansaydık, nasıl isimler çıkardı ortaya acaba?!
    Dilleri dönmüyormuş ha! Bugün bütün dünyada insanlar, kendi alfabelerinde olmayıp da İngiliz alfabesinde olan harfleri tam yerinden çıkarıp, ingilizcedeki basit bir kelimeyi bile onlar gibi telaffuz edebilmek için ağızlarını şekilden şekile sokmuyorlar mı?..
    Evet, artık bir şeyler yapılmalı! Bu kelime onların ağızlarına tıkılmalı ve ülkemizin ismini düzgün söylemek ve yazmak mecburiyetinde bırakılmalılar!

    Bu noktada bizler ne yapmalı, nerelere başvurmalıyız abiciğim? Bu konuda da bilgi verir misin?

    KARANFİL

  3. Author

    Karanfil “ne yapmalı” deyince bir yorum yazdım, ama uzun olunca yazının sonuna ekledim…

    MUAMMER

  4. Ay çörekleri hakkında benim bilgim yook…
    Çok yapılan, çok yerde karşımıza çıkan bir pasta çeşidi üstelik, bilgi verirsen çok seviniriz abiciğim…

    KARANFİL

  5. Ellerine sağlık abimm. Öyle bir konu ki inşallah güzel şeyler olur boş durmaktansa mail yolu ile en azından tanıdıklarımıza iletelim. Bakalım neler olacak.
    Bu arada bu ay çöreğinin nedir gerçeği merak ettim..
    Selam ve dua ile…

    GELİNCİK

  6. Paskalya çöreği de deniyor hani, ondan bahsediyoruz değil mi?
    Parça bölük bişeyler var zihnimde, toparlayamadım ben de.

    Neler yedirilip yutturuluyor bize öğrenelim.
    Herşey için teşekkürler…

    GÖLÇİÇEĞİ

  7. İnternette yaptığım kısa araştırmanın sonucu;

    “Tarihte batının Osmanlıya karşı hiç de hoşgörülü olduğunu görmüyoruz.
    Bunu en basit gündelik yaşamda bile sıklıkla görebiliriz. Örneğin ayçöreği diye yediğimiz croissant denilen yiyeceği düşünün. Belki
    croissant yiyen bunun tarihsel yanını bilmez ama, Osmanlı İmparatorluğu Viyana’yı ele geçiremediği zaman, Viyana papazı hilali (croissant = islam) yendiklerini belirtmek için böyle bir çörek
    yaptırır. Yani croissant diye yenilen şey, hıristiyanın islamı yenmesi gibi bir anlama geliyor. (Konuyu dil bağlamında düşünürsek,
    sözcüklerin tarihsel gelişmi ve kökenbilimsel yaklaşımla ilgili olduğunu görürüz)”

    Muammer Ağabey ay çöreği gerçeği bu mudur?

    Her zerrelerinde Müslümanlara olan kinleri var bunların.

    Allahü Teala kaleminize kuvvet versin. Versin ki; aydınlatın, ayılalım bu sarhoşluktan ve gafletten…

    TUFAN BOZDEMİR

  8. Zamanında Çek Cumhuriyeti toprakları Büyük Avusturya İmparatorluğu’nun parçası iken, bunlar Osmanlı Devleti ile bir savaş yapmışlar. (Bu savaş Osmanlı’nın duraklama dönemine denk geliyor tahminimce) Savaşı tarihte ilk defa Avusturya İmparatorluğu kazanmış. Avusturya halkı o kadar çok sevinmiş ki kazandığına, o günün anısına hilal şeklinde bir çörek yapmışlar ve yemişler. O günden bu yana hala aynı çörek yapılır ve kahvaltılarda yenirmiş.

    Bu da örneklerden biri.

    A…..

  9. O hilâlim; BEDİR [Dolunay] olsun, o kötü niyetlerin içinde de, inşallah hazımsızlıktan gitsinler.
    Günlerdir bu sayfalara çok uğruyorum.
    Her uğradığımda kanım tutuşuyor.
    Çok etkilendiğim konularda yazamıyorum.
    Susup içime yazıyorum sözcüklerimi.
    Daha sakin bir anımda yazayım bu sayfaya diyorum.
    Bu yazılarınızı elimden geldiğimce değerlendireceğim inşallah.
    Dualarımla Muammer Erkul.

    SULTAN YÜRÜK

  10. Evet, midemiz kalktı!
    Bunların işleri güçleri Türk kanı içmek, Türk eti yemek, Türk’ü ifade eden simgeleri yemek! Gerçeğini yiyemeyince, gıyabında şeklini, rengini benzettiği şeyleri yiyerek, tatmin olmak!
    [Vahşi, barbar] yamyam diye bunlara değil de kime denir ki?

    KARANFİL

  11. Selamlar… Unutmadan yazayım, cehaletimi mazur görün lütfen “ben ay çöreğinin hikayesini bilmiyorum ve artık merak ediyorum eğer beni bilgilendirirseniz çok memnun olurum” evet ne yazık ki haklarımızı savunmuyor savunma ciddiyetini gösteremiyoruz. Hep anlatıyorum bir kez de burada anlatmak istiyorum:
    Bir kaç yıl evvel kurban bayramında arkadaşlar ile bayramlaşırken (grup içinde Yahudi bir misafir vardı) herkesle bayramlaştık, ona ayrımcılık yapmış olmamak için; “iyi bayramlar, bayramınız kutlu olsun” dedik… Bize gayet sert bir dille: “O sizin bayramınız benim bayramım değil” dedi!..
    Ama biz noelleri sahiplerinden çok sahiplenir olduk!
    Bize hindi diyenlere bu cesareti biz mi veriyoruz acaba, ne dersiniz?

    EMİNE ÜLKER

  12. Ellerinden gelen tek şey Türklüğü ve Müslümanlığı simgeleyen şeyleri yemekse yesinler bırakalım da… Belki “iç”lerine Türklerin ve Müslümanların hürmetine biraz insaniyet, biraz vicdan girer… Hala insan ırkının özelliklerini taşıyorlarsa tabi…

    Çok güzel bir yazıydı… Bilmediğim birçok şeyi öğrenmiş oldum… Bir daha ay çöreği yemem herhalde… Yersem de ne olduğumu kim olduğumu, kimlerin soyundan geldiğimi içime, kanıma ve her zerreme sindirmek için yerim… Onlar şükretmeliler ki Müslümanların inançlarında domuz eti yemenin yeri yoktur… Olsaydı onları temsilen yenilebilecek tek şey olurdu…
    Sevgiler…

    ZİŞAN

  13. Seyir defterini toptan okuyordum, bu yazıya takıldım. Geçenlerde Türkiye Gazetesi’nde Ekrem Buğra Ekinci bu konuda çok güzel bir yazı yazmıştı. Ay çöreği değilse de Hindi milletinden bahsediyordu… Güzel bir inceleme yazısısydı… Merak edenler, yazarın adını google’ye yazıp bulabilir. Mesela İstanbul’a ısrarla İstanbul denmesinden yanaydım. O yazıyı okuduktan sonra (http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=404784) Kostantinopol ismini de kullanmamın hiç sakıncası olmadığını öğrendim. Fatih Sultan Mehmed Han cennet mekan da fetihten sonra paralara Kostantinopol ismini bastırmış. Neden? Çünkü Hadisi Şerifte İstanbul’dan Kostantinopol diye bahsedildiği için… Bereketli olsun diye bu ismi bastırmış… Hindilerden de buna benzer bir yaklaşımla bahsedilmişti yazıda… Muhakkak okuyun derim… http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=404784

    ŞAM KEÇİSİ

Anonim için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir