NOT:
Aşağıdaki yazıyı Stop Köşesi yazıları arasında
(3 Ekim 2008 "Diyalog" ismiyle) bulabileceksiniz.
Fakat köşe yazıları arasında kaybolmasın diye
sitemizin "Seyir Defteri" kısmına da aldık.
Burada olunca hem altına yorum yazmak,
hem de başka adreslere yönlendirmeniz
daha kolay olacak…
Diyalog
-Demek isminiz Musa, diye gülümsedi Hıristiyan misyoner… Siz çok akıllı ve aydın bir beyefendiye benziyorsunuz. Yanılmıyorum değil mi?
-Yanılmıyorsun da, sen önce dilinin altındaki baklayı çıkar bakalım, dedi Musa Dayı.
-Hah! Ben de dinler arası diyalogdan bahsedecektim size: Hani, her dine mensup insanların kendi aralarında kaynaşmalarından… Bazı liderlerin, bu alışverişi günümüze kadar nasıl engellediğinden ve dinler arası diyaloğun nasıl kurulması gerektiğinden bahsedecektim… Hıristiyanlar ile Yahudiler zaten iç içe, kendilerine Müslüman diyen Muhammedîlerin de işte bu birliğe dâhil olmanız gerektiğini anlatacaktım…
-Ben zaten kendi oğluma öğrettim dinler arasındaki irtibatı, dedi Musa Dayı. Bunu da babamdan öğrendim. O da dedemden öğrenmiş. Peki sen kimden öğrendin?
-Ben mi, dedi misyoner… Biz bunu Vatikan’dan öğrendik, bir önceki Papa’mızdan. Bu yeni çalışmayı bildiğinizi duymak ise şaşırttı beni!
-İyi dinle: Dedemin ismi Davut idi. Babamın adı İsmail, amcamın adı ise İbrahim… Benim ismimi biliyorsun ki Musa’dır, hanımımın adı Meryem, oğlumun adıysa İsa… Bizler bütün Peygamberlere inanıyoruz; her birini seviyor ve isimlerini ismimiz biliyoruz…
-Çok güzel, bunlar bizim kutsal isimlerimiz…
-Fakat… İslamiyet gelmeden önceki dinlerin insan eliyle bozulup değiştirildiğini siz de bizim kadar biliyorsunuz. Hazreti Meryem’den doğmuş bir insan olan İsa peygambere “tanrı” diyor; son din olan İslâmiyet’i din kabul etmiyor; bizlere yani bütün Müslümanlara dinsiz gözüyle bakıyorsunuz!
-Aslında şöyle düzeltmek…
-Sözümü bitireyim de öyle konuş! Bizler, tarihin her döneminde sizlerle birlikte yaşadık. İslâmın o yüce hoşgörüsü olmasaydı yeryüzünde pek çok insan ırkı tükenirdi!.. Eğer şimdi hoşgörüden, dinler arasında bir diyalogdan bahsedecekseniz; şartlar eşit olmalı: Bir kısmınız tanrı üç, bir kısmınız birdir, diyor… Allah birdir diyenler, Muhammed O’nun resulüdür, demiyor!..
Sen şimdi git ve bana bunları anlatmak için; annesinin adı Emine, hanımının ismi Ayşe kızının adı Fatma olan… Ve kendi ismi Mahmut veya Mehmet olan bir arkadaşını gönder ki; o aynı zamanda “Birdir Allah” derken; “Muhammed Resulallah” da desin!
Birlik ve dinler arası diyalog ancak böyle olur!
Vatikan ve Kiliseler Birliği adına “DİNLER ARASI DİYALOG” fikrini ortaya atan misyonerler teşkilatının lideri LOUIS MASSIGNON’un Misyonerler Zirvesinde yaptığı konuşma aynen şöyledir:
” Müslümanların her şeyini tahrip ile mahvettik. Dinleri, inançları, ahlakları, dine bağlılıkları ve insani duyguları mahvoldu. Onların milli-manevi değerlerini “Batı Medeniyeti?!” potasında eriterek kendimize benzettik. İslamiyet’den uzaklaştırdık. İslamiyet’i öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı ve Kur’an-ı Kerim öğrenmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık. Artık çoğu, hiçbir şeye tam olarak inanmıyorlar. Ehli sünnet itikadı başta gelen düşmanımızdır. Bu itikadı, geçmişe sapık inançlara kanalize ettik. Son yıllarda ise Müslüman görünen bazı ilahiyatçılarla, 14 asırlık dinlerini, itikadlarını, ibadetlerini tartışır hale getirdik. Derin bir boşluğa düşürdük. Bundan sonra siz misyonerlerin işi, daha da kolaylaştı. Maaş bağlayarak, vize vaadi, yurtdışında iş imkanı hatta fuhşu kullanarak Müslümanları hristiyan yapınız…”
Mustafa Necati Özfatura
Türkiye Gazetesi
İşte hristiyanların diyalogdan anladığı bu. Ilımlı İslam projesinin önayağı haline gelen diyalog mason Abduh tarafından dillendirilen “İbrahimî dinler” projesinin bir parçasıdır. Mezhebsizlerin destek verdiği projelerden biridir. Bu konuda müslümanlar çok dikkatli davranmalıdır.
-Ne diyaloğu be yahu! Belli başlı bir anlayış kökünde beraber olup ta dallarında ayrı olanlar arasında tutturabilecek hangi aşı olabilir? Her birinin ne yediği ve ne ile beslendiği malûm , KARTALLA-KARGA nasıl diyaloğa girebilir?”
Necip Fazıl Kısakürek – Büyük Doğu
Mehmet Oruç Hocanın Dinlerarası Diyalog Tuzağı kitabını her müslümanın okuması gerekir…
Gizli kardinallere DİKKAT!
AHMED
Muammer abicim; bu yazıyı gazeteden okuyunca hemen size bir şeyler yazmak geldi içimden… Bir de baktım ki aynı yazıyı buraya taşıyıp, yorum yazmak kolay olsun diye bir de not düşmüşsünüz… Ehhh… Bu kadar olur diyorum…
Abi; sözü fazla uzatmaya gerek yok… Bu yazı öyle hoş olmuş ki o kadar olur…
Helal olsun Musa’ya.. Helal olsun size…
Bir daha okumalı aklımıza, kalbimize yazmalı, bu yazıyı herkese okutmak için çalışmalıyız, diyorum…
Sevgiler kere sevgiler…
KADİR ÇETİN
Gerçekten çok güzel cevap vermiş, hatta konuşturmamış bile o misyoneri Musa Dayı. Kestirmeden işi bitirmiş. Bu gün, biz Müslümanlar için, özellikle çocuklarımız için en büyük bela bu diyalog tuzağıdır. Belayı azim yani. Cenabı Hak torunlarımızı bu bela ve musibetten korusun. Bunlara aldanan Müslümanlara da ne kadar yazık ki, kendilerini Müslüman sanıyorlar, ama imanları yok. Niçin? Çünkü “La ilahe illallah kâfidir, Muhammedün Resulullah demeye lüzum yok” diyenin imanı gider, kafir olur.
Bilmem anlatabildim mi?
ABDÜLLATİF UYAN
Sevgili ve sayın abicim,
Cuma günkü bu yazınızı mailimdeki bütün herkese gönderdim.
Ayrıca TGRT FM’de yayınlanan “Makaleler Arasında” programında makalenize yer verildi… Ellerinize, yüreğinize ve dilinize sağlık…
İRFAN ATASOY
Misyonerlerin burada (Arnavutluk’ta)sundugu din hoşgörüye dayalı. Açıkçası (argo olacak ama) damardan giriyorlar.
Bir arkadaşımı kiliseye davet etmişler. O Müslüman olduğunu söylemiş.
Olsun demişler. Biz AHLAK dersi veriyoruz, demişler…
İlginç insanlar, mesela bütün misyonerler aynı kıyafeti giyiyor. Kim misyoner anlıyorsun…
Para toplamıyorlar. Onlara uyanlar Hıristiyanlığı yayacak. Kiliseye gidiyorlar belli günler, dua ediyorlar…
Şunu duydum; misyonerler çok para alıyorlarmış yaptıkları bu işten dolayı…
ÇİĞDEM
Akıl ve mantık kuralları çerçevesinde herşey o kadar berrak ki… Maalesef bunu görmekte zorlanan dimağlara anlamakta güçlük çekiyorum. Bakın size bir örnek. İmanın şartlarından olan Allah-ü tealanın peygamberlerine ve kitaplarına inanmak bu diyalog safsafatasını beyinlere kazımak isteyenlerin gözden geçirmesi gerekir. Bizler Musa aleyhisselam’a da, İsa aleyhisselam’a da ve onlara gönderilen kitaplara da -aslına uygun, tahrif edilmemiş- inanıyoruz. Peki diyaloğun başını çekenler ve Türkiye mümessilleri niye Hazreti Muhammed -sallalahü aleyhi vessellem-‘i hak peygamber olarak kabul etmiyorsunuz? Her gelen yeni din diğerini nesh ediyorsa ve bunu özellikle Hıristiyanlar kabul etmişse daha ne demeli? Bize mantık ve akıl öğretenleri tüm bunları gözden geçirmelerini ve aklı selime davet ediyorum. Bizlere düşen en büyük görev, gelecek nesiller için, Allah’ını ve Peygamberini bilen bireyler yetiştirmek, bu eğitimi de ehli sünnet alimlerinin bildirmiş olduğu kitaplarla sağlamak lazımdır. Yoksa bunun altından ne bizler kalkabiliriz ne de bizi bu yükün altından kaldıracaklar çıkar. Vakit hiçbir zaman geç değildir. Ne güzeldir ki bu milletin beyninden, dilinden ve gönlünden o yüce ‘Allah’ lafzını silemediler, silemeyeceklerdir. Bütün sıkıntıları da bu değil mi? Uyanık olmalılıyız! Ayrıca diyaloga ve misyonerlerin faaliyetlerine karşı Harputlu İshak Efendi’nin yazmış olduğu ve Hakikat Kitabevi tarafından yayımlanan “Cevap Veremedi” adlı kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Bu mübarek kitapta dört incil, yahudilik, tevrât ve talmud hakkında geniş bilgi sunulmuştur. Online okumak isteyenler için link aşağıdaki gibidir. http://kitap.hakikatkitabevi.com/cgi-bin/cgi.exe/cvbvrmd/query=*/doc/%7B@1%7D
GENCO DEVRİM
Bu güzel yazının ve önemle üzerinde durulması gereken konunun hakkında neden bu kadar -güzel ama- az yorum var, anlamadım.
Mason abduh (İslamiyet ve nasraniyet) kitabında, (Bütün dinler birdir. Dış görünüşleri değişiktir) diyor.
Londra’daki papaza yazdığı mektupta, (İslamiyet ve Hıristiyanlık gibi iki büyük dinin el ele vererek kucaklaşmasını beklerim) diyor. (F. Bilgiler) [Hıristiyanlığa büyük din diyor.]
Türkiyede abduhu ve abduhun hocasını kendisine hoca edinmiş, papazlarla mektuplaşmış, zulm ile ölen hıristiyanlara şehit demiş bir zatın yazdığı kitaplar diyalogcuların ana kaynağı. Kuran-ı Kerimi hocalarının kitaplarına uydurmaya çalışıyorlar.
http://www.harunyahya.net/V2/Lang/tr/Pg/WorkDetail/Number/3011 bu linkte ayeti kerimelerin ve hadisi şeriflerin nasıl çarpıtıldığı açık olarak görülüyor.
Kitaplarında, sohbetlerinde Peygamber Efendimize sallallahü aleyhi ve sellam inanmaya gerek olmadığı söyleyen Amerika’da dünyanın en büyük fizozofu seçilen gizli kardinal.
İkisinin de beslendiği kaynak aynı.
Kayseri’nin Protestan Müslüman merkezi olarak kullanılması gibi çalışmalar yapılmakta. Urfa’daki dinler bahçesinde hem Hristiyan hem Müslüman olduğunu söyleyen hristiyan erkek ile müslüman bir hanım evlendirilmekte. Kilise evlerin sayısı Adana’da 174, Samsun ve Trabzon’da tesbit edilemiyor. Bu faliyetlerin birçoğu diyalog süreciyle başlamış veya hızlanarak artmıştır.
Müslümanları ehli Sünnet yolundan uzaklaştırarak, masonlara hizmet eder hale getirmek istemenin başka bir adı diyalog. İslam birliğinin kurulmasına engel olanların desteklediği projedir. İleride oluşturluması düşünülen Türk birliğinin gerçek manada ilerlemesi engellemek için kurulan siyasi bir oyundur.
http://www.mezhepsizler.com/ adresinden Mehmet Oruç hocanın Dinler arası diyalog kitabı okunabilir. Hâla baskısı var mı bilmiyroum ama Arı sanat yayıneviden temin edilebilir. Kitapta projenin ne olduğu, kimlerin destek verdiği, nasıl uygulandığı çok güzel anlatılmış. Allahü teâla yazarından razı olsun.
AHMED
Çok çok önemli bir konu abiciğim.
“Diyalog” gibi kulağa hoş gelen bir isim altında çok tehlikeli faaliyetler gerçekleştiriliyor.
Ama çoğumuz bunun yeterince farkında değiliz maalesef…
Pek çok insanımız da bilinçli veya bilinçsiz alet oluyor bu çalışmalara…
Hele hele bir de etiketleri için itibar edilip ekranlara taşınan
(taşıyanlar kasıtlı yapıyor bunu çoğunlukla)
ve bu fırsatı iyi değerlendirip höykürerek ahkam kesenler yok mu!..
Diğer dinlerin mensuplarının da cennete gideceği safsatasını da onlardan biri (afedersiniz)yumurtlamıştı!..
Ama milletimizin kafasına bir soru işareti sokmayı da başardı!..
Halbuki bizim kitaplarımızda onlar için “kitap ehli KAFİRLER” deniyor…
Yani onların ne oldukları, ve haklarında neye göre hüküm verileceği cümlenin içinde geçiyor…
Çok teşekkürler bu güzel yazı için…
KARANFİL
Efendimiz zamanında da bu tür diyalog bilmem ne oyunları oynanmıştı… Gelen vahiyle bu tamamen reddedildi ve ilahi emir: “Bizim dinimiz bize, sizin dininiz size!..”
Konu ile ne kadar alakalı bilmiyorum, şunu da bellirtmek istedim; çünkü bu formda sözü edilen bir konu…
Hani Sultanahmet’de ızgara-gril muhabbeti vardı ya işte ben de “ızgara böyle olmaz, yok bilmem ne…” demiştim. Bayramda İst. idim, sevgili dostum Ahmet Sırrı Arvas’ı yerinde ziyaret ettim, bayrama iki gün kala. Bendenizi iftara davet etti, iftara 1 saat kala mekana gelmiştik ki bir de ne göreyim?.. Hayret ve şaşkınlık bir arada… Resimde gördüğüm o meşhur teras ve söz konusu ızgara-gril karşımda… İsmail beyin ev sahipliğinde güzel ve keyifli bir akşam geçirdik, o müthiş Sultanhmet manzarası karşısında. Gevzeliğim üstümde idi, sormadığım soru kalmadı ve çok sevdiğimiz bir zatın da oraya teşrif ettiğini öğrendim. İstanbul’un hiç bir yerinde Sultanahmet manzarası bu kadar güzel olamaz…
SARIÇİZMELİ
Bugün ulaşan yazıyı (www.huzurpinari.com sitesinden) konuyla ilgisi yüzünden buraya da ekliyoruz…
————-
HIZLANAN MİSYONER FAALİYETLERİ
Din adamı kılığına giren misyonerler, devamlı şöyle söylüyorlar: (Muhammedün Resulullah demeye lüzum yok, La ilahe illallah diyen herkes cennete girer. Allahın rahmeti her şeyi kuşattığı için Ehli kitap olan Yahudi ve Hıristiyanlar da cennete gidecektir. Zaten Müslümanların Ehl-i kitapla iman birliği vardır. Bu bakımdan onlara yakınlık gösterip kiliselerine gitmek ve ayinlerine katılmak lazımdır.)
CEVAP: Hak din yalnız İslamdır. Sadece Allaha inanan Müslüman olamaz, Resulüne de iman edip uyması gerekir. Bu konudaki âyet-i kerimelerden bazıları şöyledir:
(Allah indinde hak din ancak İslâm\’dır.) [A.İmran 19]
(Sizin için din olarak İslâm\’ı beğendim.) [Maide 3]
(Kim İslâm\’dan başka din ararsa, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.)
[A.İmran 85]
(Allaha ve Onun ümmi nebi olan Resulüne iman edin, Ona tâbi olun ki doğru yolu bulasınız.) [Araf 158]
(De ki, \”Allaha ve Peygambere itaat edin! Eğer [uymayıp] yüz çevirirlerse, [kâfir olurlar] Elbette Allah kâfirleri sevmez.) [A. İmran 32]
(Allah ile resullerinin arasında farklı bir yol tutmak isteyenler kâfirdir.) [Nisa 150,151]
(Allah ve Resulüne itaat eden cennete, isyan eden cehenneme gider.) [Nisa 13,14]
(Allaha ve Resulüne inanmayan [kâfir olur] kâfirler için de çılgın bir ateş hazırladık.) [Feth 13]
(Allaha ve Resulüne karşı gelen, bilsin ki, Allahın azâbı çok şiddetlidir.) [Enfâl 13]
(Kimi, ona [Resulüme] iman etti, kimi de, ondan yüz çevirdi. Bunlara da çılgın ateşli cehennem yetti. Âyetlerimizi inkâr ederek kâfir olanları elbette ateşe atacağız.) [Nisa 55-56]
Resulullaha uymakla ilgili hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:
(Allahtan başka ilâh olmadığına ve benim de, Onun kulu ve resulü olduğuma şehadet eden, Cennete girer.) [Deylemî]; (Beni duyup da iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyan elbette cehenneme girecektir.) [Hakim], (Cennete sadece Müslüman olan girer.) [Buharî, Müslim]
Resulullah efendimiz, imanı şöyle tarif etmiştir: (İman; Allaha, meleklere, kitaplara, peygamberlere, âhiret gününe, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, cennete, cehenneme, hesaba, mizana, kadere, hayrın ve şerrin Allah\’tan olduğuna inanmaktır.) [Nesâî]
Amentü\’deki bu altı esastan birini inkâr eden kâfir olur. Sadece Allaha inandım ve la ilahe illallah demek kâfi değildir. Hıristiyan ve Yahudiler, bizim peygamberimiz dahil bütün peygamberlere inanmadıkça kâfirlikten kurtulamazlar.
Ehli kitapla iman birliğimiz yoktur. Amentü\’deki altı esasa inanmayanlarla iman birliği olur mu? Ehli kitap, bütün peygamberlere [mesela bizim peygamberimize] inanıyor mu ve bütün kitaplara [mesela Kur\’an-ı kerime] inanıyor mu? Onların Allaha inançları bile farklıdır. Hıristiyanlar teslise [üç tanrıya] inanırlar, Hz. İsa\’ya Allahın oğlu derler. Böyle iman birliği mi olur?
Cennete girmek için Müslüman olmak, yani Amentü\’deki altı esasa inanmak şarttır. Ehli kitap, misyonerlerin istemesiyle Cennete, bizim istememizle Cehenneme girmez. Müslüman olmadıkları için Cehenneme girer. Mülkün sahibi Allahü teâlâdır. Cennetine girmek için Müslüman olma şartını koymuştur. Müslüman olsunlar, onlar da girsin.
HUZURPINARI