Babıali Şenlikleri’nin üçüncüsü gerçekleştirildi ya bu sene.
Bizim günümüz de bu gün, son gün, yani 3 Ekim Pazar idi… Üçüncü sene de aynı yerde idi gazetemizin standı, hemen tramvay durağının yanında, Babıali Şenlikleri için ayrılan alanın en güzel yerinde.
Başka bir yer vermeye çalışmışlar önce, ama genel yayın müdürümüz Nuh Albayrak;
"Orayı vermezseniz katılmıyoruz" diye resti çekmiş!
Günün anlam ve önemini belli eden en önemli hadise; Prag’dan gelen grup idi…
Ellerinde bilet de vardı. Sanırım "Türkiye’nin en önemli yazarı burada, diye satmışlar" bileti… Gazetedeki köşe yazımızı imzaladık, Türkiye’nin memleketimizin en eski ve önemli gazetesi olduğunu söyledik, hatta bizimle görüşmek için bilet almalarına bile lüzum olmadığını anlattık…
Sonra da baktık ki, ellerindeki bilet (kızın elindeki bilete dikkat) Fenerbahçe maçının bileti…
Dediler ki bir de:
"Türkiye’ye geldik, en önemli üç şeyi gördük, tanıdık: 1- Türkiye Gazetesi ki, işte elimizde… 2- Türkiye’nin en sevdiğimiz yazarı ki, işte yanımızda… 3- Türkiye’nin en önemli futbol takımı ki, işte bileti elimizde ve 3 tane gol attığı haberi gazetemizde…"
İnanmadınız mı?
Çek lisanından anlayan var mı kardeşim aranızda birader?..
E tamam işte, ben bu kadar tercüme edebiliyorum. İşine gelmeyen kendi çevirsin!..
Bu yanımdaki arkadaş ise (kuzeni ve muhafızı Mustafa Emre ile gelmiş) Marmara Üniversitesi müstakbel Profesörlerinden Ahmet Soner…
"Yazdığın günden beri okuyorum, yazacağın gün kadar kadar da okuyacağım" diyor.
Sahip olduğu imzasız kitaplarımı getirmiş, imza attık…
İlk kitabım Bul Beni’yi, yayınlandığı zaman Altunizade Kültür Merkezi’ndeki bir imza gününde imzalatmış…
TGRT canlı yayın aracı öğlen haberleri için geldi biraz sonra.
Arkadaşlar, bu ne ihtimam, mahcup ediyorsunuz… İnanın benim, benim için hiç bir haber değerim yoktur çünkü her dakika kendi yanımdayım işte bu satırları yazarken olduğu gibi ve yemek yerken ve otururken, kitap okurken ve masa başında canıma okurken ve hatta uyurken…
Olsun, dediler. Yahu bir iki satır konuşalım hadi…
E iyi de ne söyleyeceksin canlı yayında, Babıali şenlikleri için? Yıl 365 gün her gün şen idi Babıali her gün etkin idi… Sonradan uçtuuu gitti bütün basın dünyası bu bölgeden. Şimdi, eski günlerin hatırasına, üç senedir 3-4 gün etkinlikler, şenlikler düzenleniyor…
365 günde 3.65 gün…
Yeter mi?
Hatırlatır sadece eski günleri…
TGRT’den, muhabir Ahmet kardeşimin boyu da 1.95 maşallah, aslan gibi.
Siz aldırmıyorsunuz ama sosyete ile röportaj yaparken dizlerimi büküyorum, çünkü takıntı yapıyorlar, senin yanında cüce gibi görünüyoruz, diyorlar diyor!.. 😉
Böyle buluşmalar elbette ekip işi. Kolay görünse de, ciddi emekler, mesailer ister.
İletişim koordinatörümüz Sami Özey bir yanımda, muhabirimiz M. Kurtbay Önür diğer yanımda. Arkamızda ise Murat Uslubaş ile Yıldıray Karaca…
Türk dilinin yılmayan savaşçısı, kıymetli büyüğüm, değerli kalem, gazetemizin yazarlarından Yavuz Bülent Bakiler ile de bir iki poz fotoğraf çektiriyoruz…
Böylece, Babıali Şenlikleri’nin üçüncüsünü de bitiriyoruz…
M:)
:):):)
Böyle ŞENlikler içinde nice şenliklere… 🙂