Seyir Defteri – 07 Şubat 2008 (“Basından” bölümüyle ilgili)

Yeni bir bölüm daha var sitemizde:
Basından…

 

"Basından " mı olsun, yoksa başka bir isim mi bulalım diye epey düşündük.
Fakat ne olabilirdi; 
Köşemizle, kitaplarımızla, sitemizle yani bizimle, BİZLERLE ilgisi olan her yazı ve bilgiyi koyabileceğimiz bölümün adı?
Daha toparlayıcı bir isim bulamadığımız için, gene de;
"Basından" olsun dedik…

 

Gazetelerde, dergilerde ve çoğunu bizim göremediğimiz internet sitelerinde,
hakkımızda yazılmış epey yazı var.
Çoğuna rastlamadık bile şimdiye kadar…
İşte bunları bir araya getirmeye çalışalım ki, biz de bir arada bulabilelim,
ve her arayan görsün, dedik…

   

Fakat…
Bu konuda sizlerin de yardımını istiyoruz.
Bu konuyla, yani "Basından" bölümümüze konabilecek rastladığınız yazı ve resimlerin ulaşım adreslerini (ve diğer bilgilerini) kopyalayıp bize gönderirseniz, o yazıyı da ekleriz sitemize…
Ayrıca sitemizde görmediğiniz (bize ulaşmamış) belgeler, gazeteler, kupürler varsa ve onları bilgisayar ortamına alabiliyorsanız, onları da bize gönderin ki yayınlayabilelim…
Yani;
Sitemiz için el ele… 
🙂

 

 

6 yorum

  1. (Herkese Merhaba Dostlarım…:-))

    ” Sevgi, moral, motivasyon, başarı
    insanlarla ilgili olduğu halde; insan
    bu mefhumlarla alakalı olmayabiliyor!

    Ama bizim ana konumuz; insan ve duyguları… İnsan ve hissettikleri,
    düşündükleri, tepkileri… Yani, neticede; insan…

    Bizim “İnsanlar sayısınca” konumuz var…
    Ve de üstelik, her insanın duyguları sayısınca…
    Zenginliğimiz işte bu yüzden!

    ( STOP Köşesi Muammer Erkul )

    :-))) Hani şu
    köşe yazınızdan…
    Yazan: Savaşçı :-))

  2. Diyelim ki bizler de bu site için bir şeyler yazmak istiyoruz. Size nasıl ulaştıracağız, eklemeyi direkt biz yapamaz mıyız. Düz yazı olur, şiir olur…
    /
    (CEVAP)
    /
    Yazı ve şiirler için şimdilik bir bölüm yok, çünkü buna çok vakit gerekiyor, özel bir uğraş yani, hatta bir kişi sadece bu işle uğraşsa günü ve gecesi de dolar. Halbuki bu site bir iki kişinin istirahatlerinden vazgeçerek ortaya çıkarmaya çalıştığı bir site…
    Fakat GALERİ için çalışmalar yapabilirsiniz…
    Örnekte gördüklerinize benzer çalışmalar.
    Bunları (yani uygun görülenleri) hemen yayınlamak ta mümkün…
    Bu çalışmalarınızı göndermek için site ekranımızın en aşağısındaki adresi kullanabilirsiniz…

  3. Bu site için el ele:-)…
    Bu site için ve bu siteyi süsleyen sevgi dolu biz okuyucuları simgeleyen kalpler için… Ayrıca bu sitenin en önemli unsuru olan YAZILAR için…
    Sevgi sitemiz için el ele:-))…

  4. http://www.vazgectimsenden.com/siirler.asp?id=180
    Ardından

    (1)
    Tren kalktı! ..
    İstasyon booş, vakit; gece yarısı…
    Ben, seni kaçırmışım! ..

    İçi bensiz trenlerin yolunda mı gözlerin? ..

    (2)
    Bir siyah karpuz gibi kırıldı gece…
    Yarıldı içim;
    …sen sızdın! ..

    (3)
    İhtiyar bir konağın, iki karanlık duvarı arasında sallanıp duran bir sarkaç gibi bıraktın beni;
    Boynumdan, zamana asıp! ..
    Muammer Erkul
    /
    NOT
    /
    BAHSETTİĞİMİZ; M.ERKUL YAZILARININ ALINIP KULLANILDIĞI ADRESLER DEĞİL DE; M.ERKUL’DAN, KİTAPLARINDAN, SİTEDEN V.S. BAHSEDEN YAZI, HABER V.S. SAYFALARININ BULUNDUĞU ADRESLER, VEYA KUPÜRER, FOTOĞRAFLAR İDİ… BİLEN VE BULANLARDAN (örnektekiler gibi) BEKLİYORUZ…

  5. Merhaba.
    Başlık böyle oldu ama o “Yeşil
    Elbiseli Kadın”ı daha sonra yazacağım. / Size Muammer Erkul Hocamın “Bul Beni” kitabından beni çok fazla etkileyen, çok anlamlı ve derin olan
    “Bir elmas hikâyesi”ni aynen alıp yazmak istiyorum. Diğeri sonra da yazılır nasıl olsa… / BİR ELMAS HİKAYESİ / İnsanlara hangi gözle bakıyorsunuz? / Veya insanlar, arkasına gizlendikleri o görünen “kılıf”ın içinde neler saklıyorlar hiç düşündünüz mü? / Desem ki size; “Ben Konya”lı bir kaşıkçıyım. Çöplüklerde, dünyanın en değerli mücevherlerini arıyorum… Elmas arıyorum.” Ne derdiniz bana?.. / Elmasın ne olduğunu bilenler benimle gelsin. Hep beraber üçyüz-üçyüzelli sene önceye gidiyoruz: / İstanbul’un Eğrikapı semtinde o zamanlar büyük bir çöplük vardı… / Konya’dan gelen bir “yayma kaşıkçısı” oradan geçiyordu. Gözü, yuvarlak bir taşa takıldı. Güneş vurdukça, parlak noktalarını bile farkedebilyordu. / O büyük ve kirli taş parçasını aldı, kaşık torbasına attı. / Akşam… / Kaşıkçı, kaldığı Kaşıkçılar Hanı’nda, bulduğu taşı hemşehrilerine gösterdi. Birisi: / -Onu ver de, tanıdığım bezirgânlardan birine göstereyim, dedi. / Fakat “uyanık” Konyalı taşını
    bedavaya “kaptırmaya” niyetli değildi. Al takke-ver külah, sonunda razı oldu ve kir-pas içindeki taşını “üç uzun saplı kaşıkla” değişti! / … / Bezirgân, yeni sahibinden 10 akçe ödeyerek aldığı taşı bir sarrafa götürdü. İşte ancak o zaman ÇÖPLÜKTE bulunmuş olan kirli, pis taşın ELMAS
    olduğu ortaya çıktı ve hepsi birbirine düştü! / Meseleyi Kuyumcubaşı duydu. Hepsine birer kese dağıtarak taşa el koymak isterken, bu alışveriş Sadrâzam Mustafa Paşa’nın kulağına çalındı. O da, Cihan Sultanı IV. Mehmed Hân’ı durumdan haberdar etti. / Sultan ise hepsinin hakkını ödeyerek; “Bir Fermân’ı Hümâyün ile HACER’ÜL ELMAS’ı Hazine-i Hümâyûna mâl… Ve sarraf taifesine, taşı ince ince işlemelerini emir eyledi…” / Neticede 1658 (Binaltıyüzellisekiz)
    yılında 84 (seksendört) kıratlık, dünyanın en kıymetli ELMAS’ı meydana çıktı. Merak edenler, halen Topkapı Sarayı’ndaki bu meşhur KAŞIKÇI ELMASI’nı gidip görsünler. / … / Her taş, her yürek, “her insan bir ELMAS” benim için. Silmeye, işlemeye çalışıyorum hepsini. Bazısı “kömür” çıkıyorsa ne olmuş; / Bulduklarım yetmez mi?

    ( BUL BENİ… M. ERKUL )

    Savaşçı… :-)))

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir