Seyir Defteri – 15, 16 Ekim 2011 (Hayatım Roman)


Benim bir Hacı Ömer amcam var, Sağlık mahallesinde marangozdur…
Babamın hac arkadaşıdır, beni çok sever. Gazatemizin de sıkı takipçisidir, didik didik her gün okur bütün sayfalarını.
Sabahın erken saatinde o aradı; babamı filan sordu, sonra da; gazete senden bahsediyor ya onu okudum da aradım, dedi… Neşeliydi. Ünal Bolat, dedi. Hayıtım Roman, filan dedi.
Ne oluyor yahu, dedim sabah sabah…
Kapıdan gazeteyi aldım, açıp baktım ki; Ünal Bolat’ın hazırladı "Hayatım Roman" köşesinde bugün benim hayatım roman!
Haydaaa…
Üstüme iyilik sağlık, hadi bakalım hayırlısı…
…..

Görmüş müydünüz gazetede?
Görmeyenler için buraya ekliyorum.
Fakat inanın devamını ben de bilmiyorum, birlikte takip edeceğiz bakalım.

Buyrun bakalım, aynen kopyalayıp buraya yapıştırıyoorum:

HAYATIM ROMAN
Ünal Bolat
unal.bolat@tg.com.tr
15 Ekim 2011 Cumartesi

Çamlıca Yurdu’nda bir gece
 

Yanımda Muammer Erkul… Üsküdar’da buluştuk. İhlas Vakfı’nın Çamlıca Erkek Öğrenci Yurdu’na davet etmişlerdi. Yurdun yerini ne o ezbere biliyor ne ben… Ama bize verilen adresi kolayca bulduk.
İçeri girdiğimizde akşamüstüydü. Bizi hoşsohbet karşıladılar. Akşam, namaz ve yemek sonrası üst katta şöyle mini bir toplantı salonu düzeni aldırılmış masaların etrafındaki sandalyelere oturduk.
Bir baktım biz tam da orta yerdeyiz. Konuşmacıların oturduğu yerde yani. Masaların etrafında üniversite öğrencileri… Hepsi konuşmacı diyerek bize bakıyor. İçimden diyorum ki, “Allahtan yanımda Muammer var. O şimdi bir alır lafı… Oooo… Sohbet muhabbet… Keyfine doyulmaz…”
Ama o da ne öyle? Bir baktım Muammer orada hemen yanı başında bir beyefendi ile sohbeti yarılamış bile. Ama Muammer’de de enteresan bir heyecan var…
Yok yok… bu heyecan benim gibi öyle sıkılıp çekindiğinden değil. Bir sürprizle karşılaşmış gibi Muammer… O beyefendi ile sanki kırk yıllık tanışık gibi. Ama olamaz. Muammer oraya ilk defa geliyor. İyi de Muammer’e bir haller oldu… Hacda babasını görmüş gibi… “Vay bee?” falan diyor. “Allah Allah!” diye şaşkınlığını dile getiriyor. Eyvaah Muammer uçtu… Keyiften “met olmuş” halde…
Beni aldı bir merak… Yani daha bismillah içeri yeni girmişiz. Tamam, yani insan ilk sohbetinde de samimiyet kurar ama bu, sohbetin başında olmaz, sonunda olur. İyi de Muammer burada kimseyi tanımadığını söylüyordu. Daha yurttan içeri adım atar atmaz “Vaay! Abiciğim” muhabbetlerine nasıl daldı?
Ama bu kadarı da fazlaydı. Dayanamadım. Kimselere çaktırmadan çekiştirdim ceketinden:
-Ne oluyor Muammer?
O gevrek kahkahasıyla ve insanı mest eden gülümseyişiyle cevap verdi:
-Ooo neler olmuyor ki? Bugün tarihî bir gün yaşıyorum ben… Tarihî bir gün…
Tabii öyle diyecekti Muammer… Ne de olsa etrafımızda Türkî Cumhuriyetinden gelen öğrenciler vardı. Hepsi gelin kız gibi edepli bir şekilde Muammer’in ağzına bakıyordu. Yazar vardı karşılarında çünkü… Bir köşe yazarı… Doğma büyüme bir İstanbullu…
Allah için Muammer’e de yakışıyordu bu sıfatlar… Tamam, yurtta Anadolu’dan gelmiş öğrenciler de vardı ama Türkî Cumhuriyetlerden gelmiş öğrenciler insanı alıp götürüyordu… Kimi hukukta, kimi mühendislikte okuyor. Hepsi yarın mezun olup gidecek. Kalplerinde ülkemizin sevgisi… Gönüllerinde Ehl-i sünnet itikadı…
Fısıldadım yine:
-Muammer sende bugün bir tuhaflık var. Çatlatma adamı
söyle! (Devamı yarın)



Devamını yarın okuyacağız artık…

16 Ekim, Pazar…
Bugün gelen mesajlardan biri, PEHLİVAN TEFRİKASI dedi…
Pehlivanlar böyle hissediyorlar demek ki kendilerini…
İyi duygu heee, zengin olursam yazar tutup bunu tekrar yaptırayım ben 😉
Bu kadar doğal olmaz aslında ama, neyse…
Sadece üç gün süreceiğini öğrendim ama, fazla canınız sıkılmayacak!
İkinci günkü Hayatım Roman’ı aşağıya yapıştırıyoruuum.
 

HAYATIM ROMAN
Ünal Bolat
unal.bolat@tg.com.tr
16 Ekim 2011 Pazar

Kim bu beyefendi böyle?
 

Muammer hâlâ zevkten uçuyor… Bir taraftan yanındaki beyefendiyi gösteriyor… Duruma kendi de şaşırmış halde… Bende jeton dört köşeli. Düşmüyor… “Ne hayreti?” diye çekiştiriyorum bir yandan… Halimiz artık oradakilerin de dikkatini çekiyor. Derken Muammer açılıyor:
-Bu var ya bu… Benim gazeteci olmama sebep olan insan.
Bu da nereden çıktı şimdi? Muammer’in çocukluğu ile Çamlıca Öğrenci Yurdu’ndaki bu insanın ne alakası olabilir? Kafam allak bullak… Öğrenciler de dahil herkes hayret içerisinde.
Muammer’in çocukluktan beri gönlünün kahramanı olan beyefendiye bakıyorsunuz. Allah için aklınıza ilk gelen şu: “Ne nurlu bir insan” Hani yüzüne baktığınızda size Allah’ı hatırlatacak derler ya. İşte öyle mütebessim bir yüz…
Öyle bir sima ki onunla karşılaştığınızda, onun kapsama alanına girdiğinizde inanın ona olan hürmetiniz ve saygınızdan kesinlikle ceketinizi düğmelemek duygusu sizi çepeçevre sarar.
O beyefendi tevazudan mahcup halde… Muammer saadetin doruğunda… Biz merakın zirvesindeyiz… Baktı ki olmayacak… Anlatması lazım… Ve konuşmaya başladı Muammer:
-Bu var ya bu… Daha o zaman çocuktuk biz… Aynı semtte otururduk. Top oynarken falan gelip saçımızı okşar bizlere büyüklerin küçüklere nasıl sevgi göstermesi gerektiğini gösterirdi.
-Yani siz bu beyefendi ile…
-Evet aynı semtte idik… Ona o kadar hayran olmuştum ki. Hayalimde örnek bir adamdı o. Ya da adam öyle olmalıydı. Ona o kadar hayran kalmıştım ki ona yakın olabilmek için onun namaz kılması için gittiği camide ona yakın dururdum. Gözüm onun üzerinde ona hayranım… Ellerini semaya açıp dua ederken ben de minicik avuçlarımı açar ve derdim ki:
-Allah’ım ne olur onun dediklerinin aynısını ben de diyorum. Ben de öyle dua etmek istiyorum.
Allah Allah… Muammer heyecandan konuşamaz halde anlatırken, biz duyduğumuz duygu yüklü bu cümleleri şaşkınlığı bir tarafa bırakıp da hazmedemiyorduk. Hâlâ şaşkınız… Muammer burada bu beyefendi ile nasıl böyle karşılaştı? Bu nasıl eski bir tanışıklık? Kim bu beyefendi? Muammer devam ediyor:
-Şimdi anlıyorum ki, bizim duymamız için biraz yüksek sesle dua ediyormuş. Derdi ki: “Allah’ım bizi iyi insanlarla karılaştır.”, “Allah’ım bana doğru yolu nasip et”, “Allah’ım kalbimize sevdiklerinin sevgisini ver” derdi. Ben de hepsine “Amin” derdim. Sonra bir vesileyle öğrendim ki gazeteciymiş… Ben de ona özenerek gazeteci olmak istedim. Ama onun gibi gazeteci olmak istedim…
Ve Muammer son bombasını patlatıyordu… (Devamı yarın)

Sizlerin de "hayatım roman" diyebileceğiniz ilginç konuların,
unutamadığınız hatıraların yayınlanabileceği Hayatım Roman köşesinin…

Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

 

Üçüncü bölüm.
17 Ekim 2011 Pazartesi:

Yaaa, işte böyle…
Aşk Mektebi isimli kitabımızda da yayınlanan O BENİM GÜZELİMDİ isimli yazı var ya,
bu hikayenin başlangıcını anlatıyor…
…..

HAYATIM ROMAN
Ünal Bolat
unal.bolat@tg.com.tr
17 Ekim 2011 Pazartesi

Bir vakıf insanı ve öğrencileri
 

Muammer son bombasını patlatıyordu:
-Şu an okuduğunuz gazete var ya… Türkiye Gazetesi… Evet işte bu gazetenin ilk yazı işleri müdürüymüş bu abi… Gazeteciliği de oradan geliyormuş. Muammer böyle heyecan içerisinde anlattıkça o muhterem insan mahcup oluyordu:
-Estağfirullah, o vakit bize nasip olmuş bir görevdi. Şimdi biz çok şükür okuyucusuyuz.
Meğer daha önce Hakikat Gazetesi varmış. İlk Yazı İşleri Müdürü rahmetli Hasan Gürbüz imiş. Sonra Sulhi Orel olmuş. Üçüncü olarak da Mehmet Emin Abi olmuş. Sonra, Türkiye Gazetesi yayın hayatına başladığında bir müddet de Türkiye Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü olarak devam etmiş görevine…
O zaman anlamıştım İhlas Çamlıca Öğrenci Yurdunda bulunan bu insanın esas görevini… Bu bir vakıf insanıydı… Bu bir gönül insanıydı… Muammer Erkul’un gönlünü ta çocukluk yıllarında fethetmiş ve onun bugün Türkiye’deki yazarlığının kilometre taşlarının döşenmesine vesile olmuştu…
Bu hatıra niçin mi canlandı beynimde? Bir mail gelmişti e-posta kutusuna… Diyordu ki: “İhlas Vakfı Türkiye genelinde açmış olduğu 28 Öğrenci yurdunda binlerce üniversiteli fakir öğrenciyi barındırmaktadır.
Türk Dünyası’ndan gelen özellikle Azerbaycan, Türkmenistan, Çeçenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Kırım, Doğu Türkistan ve diğer Türk topluluklarından gelen öğrencilere Türkiye’nin büyük şehirlerinde açtığı öğrenci yurtlarında her türlü maddi ve manevi yardımı yapmaktadır.
Ayrıca Etiyopya (Habeşistan), Afganistan ve Hindistan’da da Kurban kesimleri yapılarak buralardaki fakir ve yoksul kardeşlerimize de yardım yapılmaktadır. Vekaletler hayırseverler adına, satın alınmakta ve dinimize uygun olarak kesilmektedir.”
Sonra bağış yapmak isteyenler için detaylı bilgiler sunuluyordu. Vekaletin nasıl olduğu, kaç çeşit olduğu, nasıl vekalet alındığı falan.
İsteyenler “www.ihlasvakfi.org.tr” adresine girerek kurban bağışı yapabiliyormuş. İsteyen 90-212-513 99 00’dan halkla ilişkilerle irtibat kuruyormuş. İsteyen Anadolu’da mesela Eskişehir, Malatya, Samsun, Edirne gibi kendi şehrindeki yurtlarla irtibata geçiyormuş.
Kurban vekaleti verecek olanların Allah hayrını kabul etsin. Bildiğim bir şey varsa bu yurtlarda gerçekten düzgün ailelerin üniversite kazanan çocukları barınıyor.
Yine bildiğim bir şey varsa her yurtta Mehmet Emin Abi gibi yılların tecrübesini Allah rızası için bu gençlerle paylaşan örnek insanlar hizmet veriyor.
M. Emin Ceylan-İstanbul

> Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

…..
Son bölüme kadar ben de merakettim, ne diyecek diye.
Güzel oldu ama, hem yurtlar hakkında, hem de hatralar tazelenmiş oldu.
Benim Mehmed Emin İnler ağabeyciğim;
asıl güzelliklerini Allahü teala ahirette çıkarsın ortaya, göstersin hepimize, inşallllaaaah :))
Dua eder dualaranını beklerim, kendim ve bütün bu köşeyi okuyan okuyucularımız, kardeşlerimiz adına.
Hepimize…

O günün fotoğrafları da var, şimdi hatırladım.
Yayınlamamı ister misiniz yoksa, kendi zihninizde şekillendiği gibi mi kalsın? .

M:)





9 yorum

  1. Muammmmer abiciğim gerçekten çok güleryüzlü konuşkan heycanlı bir samimi insandır konuşmassıyla insanı etkiler, sevgilerimi saygılarımı sunarım.

  2. Heeey, bu, sana aşıkmış gibi tatlııı tatlı seni anlatan kiim? Hayatım Roman’da?..
    Her kim ise, Mevlam iki cihanda aziz etsin.
    O beni/bizi sevindirdi, Mevlam da onu sevindirsin en ummadığı yerlerde. Amin.
    Fatma

  3. Neyse ki, yurda bayan girmediği geldi aklıma,
    yoksa kıskanacaktım… 😉
    (İsmimi yazmayayım!)

  4. Sevdiğim Muammer’lerin içinde Ünal Bolat’ın bölümünde anlatılan Muammer de var. Benim içimde sevdiğim başka Muammer’ler de var.
    Ayşe

  5. Bugün ikinci gün 🙂
    Pehlivan tefrikası diyorlar ya (ben hiç okumadım da hiç) ona döndü yaa HayatımRoman, iyi de, kim o? Kahramanının ismi yine yok…
    Ama kahramanının ismi açıklanınca nereye saklanacaksa saklansın. Yoksa senin hayranlarının “kahramanımızın kahramanı” diye kapısının önüne yığılıp onu zor duruma bırakabilirler… 🙂
    HicranSeçkin

  6. Ama var ya, sen çocukken de çok cici bir çocukmuşsun gerçekten…
    🙂
    H.S.

  7. Böylecee, Muammer Erkul abimizin bir kahramanını daha tanımış olduk 🙂
    M.Emin Ceylan!a gönül dolusu teşekkürler bu güzel hatırayı, çok tatlı bir anlatımla bizlerle paylaştığı için. 🙂
    Gerçekten de bu yurtlar böyle güzel insanlarla daha da güzelleşiyor. Gençlerimize böyle sıcacık yaklaşan ve hatta onların gönlüne taht kurup “kahramanı” olabilen bu güzel insanların sayısı daha da artsın dilerim…
    Hicran Seçkin

  8. Hayatım Roman’daki hatırayla ilgili yorum yapan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Bu hatıra sayesinde Muammer Erkul kardeşimin bir farklı yanını da öğrenmiş olduk.
    Köşemizi okuyan, fikrini belirten, duygularını paylaşan herkese çok teşekkür ediyorum.
    Sizin -birbrinden güzel- hatıralarınızı da bekliyorum.
    Selamlar

    Ünal Bolat

zeynepdidemgezgin için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir