Mehmet Nuri Yardım, (16 Eylül 2012) Pazar günü beni aradı:
"Sultanahmet civarındaymışsın. Biliyorsun ki Yazar Okulu’nda ders veriyorum. Dersimiz 15.30’da bitecek. Zaman zaman yazar arkadaşları da sınıfa davet ediyoruz. Müsaitsen son yarım saatte seni de derse almak isteriz. Birlik Vakfı’na gelebilir misin?" Dedi.
Mehmet Nuri eski dostumdur. Bir çok gazete ve dergide birlikte de çalıştık.
"Peki… Fakat, Çekirge Çetin’in romanını baskıya hazırlıyoruz ya; son tashihleri, düzenlemeleri yapıyorduk. Yine de bir boşluk bulursam gelmeye çalışacağım" dedim.
.
Bir saat kadar sonra işe mola verdik. Ben de çıktım ve (aynı tramvay yolu üzerinde) Birlik Vakfı’na gittim.
Sınıfa girdim.
On dakika kadar dinledim; öğretmen (M. Nuri Yardım) "roman nasıl yazılır" sorusunun çeşitli cevaplarını anlatıyordu.
.
Dersin devamında beni takdim etti.
Sınıfta yirmi cevarında arkadaş vardı. Kimi pür dikkat bizi dinliyor, kimi not tutuyordu….
Bir kaç soru geldi bana Yardım’dan. Onlara cevaplar bulmaya çalıştım ama, aklım başka yerdeydi. Sonra;
"Bir dakika, dedim. Bu soruları her zaman konuşuruz…. Zaten ders konunuz romanmış. Ben de sıcağı sıcağına sizlere yeni bir romandan bahsetsem daha iyi olmaz mı?"
Herkes memnun oldu.
Sonra ben de Çekirge Çetin’imizden bahse başladım.
Ne zamandır ve nerelerde yayınlandığını, çizgiroman/karikatür halindeyken ayrıca bildiğimiz klasik edebî roman haline de gelmesinin hikayesini anlatmaya başladım. Bunu sağlamak için Çekirge Çetin ve ailesine nasıl bir rol biçtiğimi… Ayrıca yazarken edindiğim bazı tecrübeleri aktardım.
Bazı romanlarda kullanılan, benim de bu roman boyunca başvurduğum ve çok yakıştığına da inandığım "kedi" esprisini anlattım… Bu şirinliğin romana katkısını ve okuyucuyu nasıl çekip sürüklediğini konuştum…
.
Kitabın içinde konması için çizdiğim resimleri de dosyalar halinde getirmiştim. Bir yandan sınıfa onları gösteriyordum.
Kapak çiziminin aslını da yanımda getirmiştim.
Onların da varlığı dersi iyice ısıtmıştı.
Çetin’le birlikte elbette konu Nasreddin Hoca idi. Çünkü kahramanlarımız bu büyük insanın Anadolu topraklarında bıraktığı izleri takip etmekte, yaşadığı yerlerde hatıralar toplayıp fotoğraflar çekmekteydiler.
.
.
.
Bu arada, yine yanımda getirdiğim…
Basım için son hazırlık aşamasındaki romanımın, mizanpaj ve tashihleri yapılmış sayfalarının son bilgisayar çıktılarından (içinde çizim ve vinyetler bulunan) örnekleri…
..yazar okulu öğrencilerine dağıttırdım.
.
.
Ders çoktan bitmişti ama hepimiz Çekirge Çetin’in babasıyla birlikte yaptığı bu gayet ilginç, eğlenceli ve çok komik yolculuk konuşuldukça neşelenmiştik.
"Hadi bir de hatıra fotoğrafı çekelim" fikri herkese gayet sevimli geldi.
.
Sonra da yine Birlik Vakfı’nın bahçesinde, tekrar toplanıp, yeni görüntüler aldık.
Yazarlık Okulu’nun sınıfındaki "öğretmenliğim" de böylece bitmiş oldu 😉
Not:
Fotoğrafta görülen sevgili arkadaşlar,
Sınıfınızda beni ağırladığınız için teşekkür ederim. Sizlerle tanışmak benim için onurdu…
Her birinizin isimlerini de tek tek buraya, fotoğrafların altına yazmayı çok isterdim. Lakin, ne bazı arkadaşların ellerindeki bilgisayar çıktılarına imza atarken yazdığım ve ne de konuşulurken duyduğum/söylenmiş isimlerinizi maalesef hatırlayamıyorum…
Lütfen sitemize, sizler kendi isimlerinizi kendiniz yazın.
Çok sevineceğim…
Sitemizde, her yazının aşağısında bulunan "Yorum Yazın"" kısmına, lütfen kendi adınızı kendiniz yazın.
"Bilmem kaçıncı karede gözüken ve şu renk kıyafet giymiş olan yakışıklı/güzel kişi benim" deyin…
Çok mutlu olacağım.
M.E.
.
Orada hiçbir karede görünmeyen fakat aslında her karede yer alan (yer almak isteyen) “pembe elbiseli güzel kız” benim.
Teşekkürler herşey için…
Okur
Muammer Abim, seninle tanışmak çok güzel bir duygu ve ropartaj yapmak resim çektirmek çok güzel anı oldu bence. Ben de çok mutluydum. Bana söz vermiştin ve sözünü tuttun. Çekirge Çetin romanının ilk röportajını ben yaptım seninle, bunun için de çok heycanlıyım. İlgine ve alakana çok teşekkür ederim abim, mutluyum ve mutluluk devam ediyor, edecek.
(Bu arada, tanımayanlar için: Kürsünün önünde gözüken ve ÇekirgeÇetin’lerin çizim dosyasını tutan, benim…)
ZEYNEP DİDEM
Mübarek olsun canım kardeşim…
Yakışır…
RAGIP
Sayın Hocam, ben de sizi tanıdığıma ziyadesi ile memnun oldum. Akşam oğlum Ömer Efe’ye imzalı hatıra çizginizi verdim. Ona Çekirge Çetin’i anlattım. Kitabınızı merak ile bekler oldu. Bu arada ben dışarıda çekilmiş resimde tam arkanızdaki, siyah giyen delikanlıyım. Allah başarınızı dilesin inşallah. Hayırlı, sıhhatli günler nasip etsin.
AHMET DAĞ
Bulaştın bize artık Muammer abi, ya zıpla arasıra vakfa ya da biz zıplarız senin mekana:) aşkla kal abi:)
SAFAK ERGUN
Oradakilerle o mutluluğu yaşayan ve hiç bir karede görünmeyen bir çok kişiden biriyim:) Birinci yorumu yazan Okur’a da teşekkürler..
L.
Çekirge Çetin ve sizinle tanışmak çok keyifliydi. Telaşlardan sıyrılmış, geniş bir zamanda bir daha buluşmak dileğiyle…
(Fotoğraflarda dişlerini fora etmiş iki kişiden pembe pembe gülümseyenim.)
SELVİ SULTAN
Değerli arkadaşlar…
Seyir Defteri’mizin bu dosyasına bakan (ve özellikle kendini tanıtanlara) çok teşekkür ederim. Orada tanıştığımız diğer arkadaşları da (mahzuru yoksa) burada tekrar tanımak isteriz. Çünkü bizim sitemizin takipçileri uzun yıllardın kendilerini “bir aile olarak” görürler ve eminim yeni arkadaşları da aralarında görmek isterler…
…..
Bir de not ilave etmek istiyorum:
Fotoğraflarda görülen resimler; Çekirge Çetin romanı için hazırlamış olduğum orijinal çizimlerdir. Muhafaza için sunum dosyasında durmaktaydılar. O gün de yine dosyalar içindeydiler.
Basılacak olan kitabımız klasik roman boyudur. 208 sayfadır ve içinde 90’ın üzerinde çizim vardır.
Bu açıklamayı ise; “basılacak eserin, fotoğrafta görülen dosya boyunda mı olacağı” sorusu üzerine yaptım.
Sevgiler, başarılar…
M:)
Hayırlı olsun.
CANDAN