Ramazan ayı haricinde hiç oruç tutmamıştım ben.
Sanki açlıktan veya susuzluktan ya da ne bileyim başka bir şeylerden korkardım. Sitenin yayına başladığı gün, yani dün ben geç saatlerde gelip bir de yazı yazınca, oruç tutmak için saat kuranlar uyandı. Çorbalar ısındı, çaylar kaynadı, kahvaltılıklar çıktı… E ben de bütün gece didinmişim, karnım da acıkmış; buyur dediler buyur’dum… Aşure günü oruç tutmanın öneminden filan bahsettiler sofrada;
-İyi o zaman ben de niyetleneceğim, dedim…
Uyandığımda öğlen olmuştu… Baktım hemen “sitemiz yerinde duruyor” mu, diye… Hani derler ya; görmemişin oğlu olmuş, onun gibi! İftar vaktine kadar oynarım artık…
Halbuki seyyar simitçilerin bile web sitesi var artık… Hatta; “eeeskileraaaliyooom” diye bağıran adam bile bir tuşa basıp birkaç milyon adrese mail gönderiyormuş:
“Deemir aliyoom, baakır aliyoom, eskiler aaliyom eskiciiiii!..”
İnanmadınız değil mi? E bana söyleseler ben de inanmam haliyle…
Geçerken afişini görmüştüm; Maskeli Beşler Kıbrıs'ta… İftardan sonra çay içeken, babama; "gelmek ister misin" dedim, bacağı ağrıyormuş; siz gidin, dedi…
Peker Açıkalın komik, ama benim diğeri daha çok hoşuma gider, Şafak Sezer yani… Ali Kaya isimli bir arkadaşımı hatırlatır çünkü bana. Bilal'le Ali eşittir Peker'le Şafak, öyleydiler bir zamanlar, Çorlu hikayelerini anlatsam, bizim yazdıklarımızı okumazsınız, o derece yani… 20'şer katlı Emlak konutlarında oturuyorlar, onyedinci katta. O gün yemek sırası Ali Kaya'da, erken çıkıp elleri kolları dolu geliyor apartmanın dibine, ama elektrik yok… Buyur şimdi!.. Bekleyemez… Çünkü yemek yapması lazım. Millet iftar yemeğine gelecek, yani onbeş kadar aç adam; hepsinin gözü dönmüş, insanı yerler!.. Çıkmaya başlıyor; iki elinde yiyecek torbaları, omuzlarında çantalar, sırtında sırt çantası, bir kat ve iki kat ve üç kat… Hava da kapalı, yazı var her katta ama görülmüyor ki… Yedi-sekizinci kattan sonra şaşırıyor insan, tecrübeyle sabit… Tüh ya, kaçıncı kattayım on muydu, dokuz mu?..
Eller kollar dolu, çıkıyor. O zamanlar da tığ gibi, sadece 98 kilo… Onbeşinci katta herşey karışıyor ama şahane bir fikir geliyor aklına: En üst kata çıkıp, aşağı doğru sayıyor… Zor ama, en mantıklısı bu, kimin aklına gelir…
Yani Şafak Sezer haltetmiş bizimkinin yanında…
Onların kavgası başkaymış; bizim sitede hangisi önce bahsedilecek diye mi çekişmişler ne… Galiba o kavga yüzünden uçağın tuvaletine kapatıp, filmin kalan kısmını orada bitirtmişler Peker Açıkalın'a…
Meğer bir değil, iki gün üst üste tutulurmuş Aşure orucu…
İyi dedim, tutarım… Nasılsa uğraşacak bir sitemiz var, ne açlık ne susuzluk… Sigara migara zaten yok bizde çoktaaandır…
Gene akşam oldu. Bu defa da paldır küldür iftar yapıp, Beykoz Belediyesi'nin arkasında kalan stada koştuk. Siyah kabanımın altına siyah gömlek, onun altına da sarı giymiştim. Kızımın boynunda ise üstünde "Beykoz" yazan kaşkol;
“Bu-ma-çı… A-lı-rız…Baş-ka-yo-lu-yok!..”
Adamın biri de içeri girmek için (hem dili ve hem de ayakları dolaşa dolaşa) yalvarıyor. Kapıda duran polisler ise; “içkilisin, alamayız” diyorlar… O gene aynı şeyi soruyor:
-İyyii de meemurj bey, maç bajşladı, beni nnye almıyoorsunuz?
İçerisi gene dolu ağzına kadar… Üstelik bu defa bir de bando takımı yerleştirmişler sağ potanın arkasına… Böyle seyirci her takıma kısmet olmaz, belki bir gün uzun uzun anlatırım onları…
Hakem hava atışını yaptı biz hala kendimize yer arıyoruz. Rakip takım Oyak Reno, onun da rengi sarı-siyah ve sanki adamlar bütün tezahüratları kendi üzerlerine aldılar; ve ye-nil-dik, ve gene yenildik!.. Kendi sahanda Oyak’ı da yenemezsen kimi yeneceksin be adamım?!.. Takımın oyununa öyle sinir olduk ki, dışarı çıkınca bir bere satın aldık kızıma; rengi sarı, başına geçirince kulaklarını örten kısmı var ve üzerinde siyah yazıyla “BEYKOZ” yazıyor… Yarın okula giderken giyersin, dedim…
Herkes şaşırır bu işe ama; Beykoz’un seyircisi işte böyle bir şey!..
…..
NOT:
Gülümsemek için bir sebep bulun kendinize…
Bu yazıya yorum yazmak sizi de beni de gülümsetir mesela J…
* *
Muammer abimiz Beykozsporlu olurda biz olmaz mıyız: )
Hepimiz Beykozluyuz. En büyük Oyak reno : ))
SEVGİLİ KARDEŞİM,YENİ SİTEN HAYIRLI OLSUN MESAJINI ALINCA HEMEN SİTEYE GİRDİM,TEKRAR HAYIRLI UĞURLU OLSUN KARDEŞİMİZE
Her kahvehanede çay içilmez…Her ahçının da yemeği yenmez…Her sitede gezilmez,incelenmez…
İşimiz var.Sanki senin değil bizim sitemiz oldu.
Seni kana kana, sindire sindire okuyoruz…
Ne diyeyim…Tekrardan hayırlı olsun,
hepimize…
Merhaba, sitenize (sitemize )iyice alıştım galiba, her geldiğimde ilginç hoş, okunası yazılar karşılıyor beni, en güzel yanı gerçekler olması, sizin yaşadıklarınız, anlatım harika. Sayenizde bu saatte gülümsedim, hayırlı hafta sonu diliyorum, selamlar…
🙂 ben gülümsedim mesela
ee sıra sizde efendim. Siz de gülümseyin;-)
Siteniz bir M:-))) çığırı açacak.
Bereket, konfor ve neşe dilerim…
Hayırlı olsun
…:-)))
Öncelikle sitemiz hayırlı olsun. Bugün ilk kez germek nasip oldu.
Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak… 🙂