Seyir Defteri – 30 Haziran 2008 (Somuncu Baba)

29 Haziran 2008 günü Türkiye Gazetesi'nin Kültür Sanat sayfasında, sonra www.sanatalemi.net isimli sanat edebiyat sitesindeki köşemizde ve sonra da sitemizin "Stop Köşesi – 2008" bölümünde yayınlanan "DARENDE" isimli yazımızı, altına epey yorum geldiği için ve o yorumların yazının altında görülebilmesi için, SEYİR DEFTERİ'mizde de yayınlıyoruz…

—————

Darende [29 Haziran 2008 Pazar] Düzenle

Masallar hep uzaklarda geçer; develerin tellal, pirelerin berber olduğu diyarlarda, olmazların olduğu zamanlarda… Bazı bölgeler de vardır ki, bizlere masallardan bile uzak gelir. Fakat masallara “kahramanlar” lazımdır! Senden midir, değil midir o ayrı konu, ama bunlar gönüllü, çalışkan, sebatkâr, fedakâr insanlardır… Bu açıdan baktığınızda, işte size bir masal; Darende…

Boş bir çorba tası içindeki karınca olarak düşünün kendinizi; en uzak ufku, en yakınındaki duvarlardır… Darende’nin ve hatta Malatya’nın “atan kalbi” hüviyetindeki Zaviye bölgesinde de manzara işte budur: Her yönde dimdik duvarlar, gökyüzünü görmek için mutlaka başınızı kaldırmanız gerekir. Yani dışarıya kapalı, içeriye açık! İnsanlar dolar taşar buraya; kapı çalar, kapı açar, meçhul kapılardan geçerler…

Evvel zaman içinde terk edilmiş bu bölge… Öyle ki, sadece yedi minare kalmış kupkuru toprağın üzerinde… Sonra birileri burada “kalmaya” gelmiş ve kalmanın yolunu da bulmuş. İşte bu kalışın, siyasi ve coğrafi şartlara karşı bu inatçı direnişin hikâyesi çoğumuza örnek olmalı. Sebat eden kazanıyor, davasını samimi olarak kovalayan yakalıyor…
Binasız ve ağaçsız kuru toprak üzerinde duran camisiz yedi minarenin silik fotoğrafını gördüm; bir nehir yatağının akıl almaz bir mesire yerine, ibadethaneye, huzur mekânına çevrildiği Darende’de. İşin dinî boyutu elbette beni aşar; ben gördüklerimi söyler, yaşadıklarımı yazarım. Santim santim elden geçirilmiş bu mekân tam bir turizm beldesi şimdi; seccadeden, kayısıya ve tesbihten, üzerinde “Somuncu Baba Hatırası” yazan başlıklara kadar her şey satılıyor. Yılda bir kere de “Somuncu Baba ve Hulusi Efendi Kültür Etkinlikleri” yapılıyor ki, yedincisine davetliydim; konuşmalar yapıldı, şiirler okundu, Ahmet Özhan konser verdi, kermesler düzenlendi, davetliler gayet profesyonel olarak ve ziyadesiyle ağırlandı.

Şimdi diyeceksiniz ki: Neden Somuncu Baba? O mübarek zatın, yani Şeyh Hamid-i Veli veya Hamid-i Aksarayi hazretlerinin kabri Aksaray ilimizde değil mi?.. Kaç yıl önce bilmiyorum, ama buraya bir makam kabri (anmak için sanduka) yapmışlar ve vakıf kurup etrafında toplanmışlar. Siyasiler de rağbet etmiş; yeniler bir yana, Atatürk’ün, Özal’ın, Erdal İnönü’nün resimleri de var müzede… Benim kalbim ise bu müzedeki iki eserde kaldı; döndüm dolaştım önlerinde durdum. Neydi bunlar? 2006 ve 2008 yıllarında Serhend’den getirilmiş olan İmam-ı Rabbani hazretleri ve mübarek oğulları Muhammed Masum hazretlerinin mezar örtüleri…

Darende’nin turistik ve coğrafik güzelliklerinden zaman zaman bahsederim yine burada. Tohma suyunda nasıl rafting yaptığımı Türkiye Çocuk Dergisi’nde hem de fotoğraflarıyla izler… Ve bunların hepsini birlikte, sitemiz www.muammererkul.com adresinden takip edebilirsiniz.

 

Stop
Muammer Erkul
Türkiye Gazetesi
29 Haziran 2008 Pazar
 

 

 

11 yorum

  1. Author

    Asıl adı Hamidüddin dir. Somuncu Baba olarak da bilinen Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri, Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıd Han zamanında yaşamıştır. Miladi 1331 tarihinde Kayseri’nin Akçakaya köyünde doğmuştur. Anadolu’yu manevi fetih için gelen Horasan erenlerinden Şemsedin Musa Kayseri’nin oğludur. SOYU PEYGAMBER EFENDİMİZ(SAV)E ULAŞIR. 24.kuşaktan TORUNUDUR. Seyyiddir. Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri, ilim alanındaki çalışmalarını Şam, Tebriz ve Bayezid-i Bistami’nin ruhaniyetinden manevi terbiye almıştır. Dini ve dünyevi ilimlerle ilgili icazet alarak, irşad vazifesi için Anadolu’ya dönmüş Bursa’ya yerleşmiştir. Bursa’da çilehanesinin yanında yaptırdığı ekmek fırınında somun pişirip çarşı pazar dolaşarak “SOMUNLAR MÜMİNLER” nidasıyla insanlara somun dağıtmıştır. Bu sebeple “Somuncu Baba” lakablı Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri Ekmekçi Koca olarak da tanınmıştır. Zamanın padişahı Yıldırım Beyazıd Han Niğbolu zaferini kazanınca ALLAH’a şükür nişanesi olarak Bursa Ulu Camii’ni yaptırmıştır. Ulu Caminin açılış hutbesini Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri okumuş, hutbede FATİHA suresini YEDİ farklı şekilde yorumlamıştır. Manevi kişiliği ve bilgelik yönü ortaya çıkan Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri şöhretten sakındığı için talebelerıyle birlikte Bursa’dan ayrılarak Aksaray’a gelmiştir. Aksaray’da Hacı Bayram-ı Veli hazretlerini dünyaya ve ahirete ait ilimlerde eğiterek yetiştirmiş, irşat vazifesi için Ankara’ya görevlendirmiştir. Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri, Miladi 1412 Hicri 815 tarihinde ebedi aleme göç etmiştir. Kabr-i şerifleri kendi zamanında Halvethane olarak kullanılan misk-ü amber kokulu, Darende Şeyh Hamid-i Veli Camii içerisinde olup, estetik yapılı cevizden oyma sanduka ile de kaplıdır. Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nin Yusuf Hakiki ve Halil Taybi adında iki oğlu olduğu bilinmektedir. Yusuf Hakiki Aksaray’da kalarak burada vefat etmiştir. Diğer oğlu Halil Taybi, hacdan döndükten sona babası ile birlikte Darende’ye gelmiş burada vefat etmiştir. Kabri şerifleri Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nin yanındadır. Şeyh Hamid-i Veli Hazretlerinin; Zikir Risalesi,Silah’ül Müridin ve Hadis-i erbain adında yazılı üç eseri bilinmektedir. Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nin soyu Derende’de HALİL taybi ile günümüze kadar devam etmektedir. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ‘Arşiv Belgeleri Işığında Somuncu Baba ve Nesebi Alisi’ adlı eserinde arşiv kayıtlerına dayanarak Şeyh Hamid-i Veli Hazretlerinin nesebi, nesli ve kabr-i şerifi hakkında genişçe bilgiler vermektedir. Şeyh Hamid-i Veli neslinden büyük devlet adamları, alim ve fazıl zatlar yatişmiştir. Es-Seyyid Osman Hulusi efendi hazretleri de bu zatın soyundandır.

    MEHMET ALİ AKÇA

    …..
    CEVAP:
    Mevla şefaatlerine kavuştursun bütün sevenlerini… Cihan sultanlarına hocalar yetiştiren bir hoca, bir şehri değil bütün bir coğrafyayı bile bereketlendirir. Bursa’da da çok sevilir, Aksaray’da da çok sevilir, Darende’de de çok sevilir, İstanbul’da da çok sevilir, her yerde çok sevilir… Fatiha’lar nereden gönderilirse gönderilsin bulur hedefini, öyle değil mi?..

    Sevgiler saygılar M.Ali Akça, eline kalemine sağlık…
    M:-)

  2. Author

    Somuncu baba hazretlerinin kabrinin Aksarayda olduğunu biliyoruz ama belli ki onu sevenler makam kabirleri yapıyorlar. Bu normaldir. Bizim burda da Eskişehir’e yakın Yunus Emre Hazretlerinin kabri var ve iki üç yerde daha makam kabirleri olduğunu da sevgiyle anılıp, dualar gönderildiğini de biliyoruz…

    GÖLÇİÇEĞİ
    …..

    CEVAP:
    Önemli olan sevmek ve irtibatta kalmak…

  3. Author

    Şekâyik-ı Nu’mâniyye tercümesi(Mecdî Efendi) sh.74,
    Tâc-üt Tevârih cild-2, sh.425,
    Nefehât-ül-üns sh.683,
    Aşıkpaşazâde Tarihi sh.201,
    Semerât-ül-fuâd sh.7,
    Osmalı Müellifleri cild-1, sh.54…
    …Gibi kaynaklardan toplanarak hazırlanmış olan “İslâm âlimleri Ansiklopedisi” cild-12, sahife 52’de, HÂMİD-İ AKSARÂYî (Somuncu Baba) isminde deniyor ki:
    “Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında Anadolu’da yetişen evliyânın ve âlimlerin büyüklerinden. ‘Somuncu Baba’ lakabıyla tanındı. 750 (m.1349) senesinde Kayseri’de doğdu. Babasının ismi Şemseddîn Mûsâ’dır. Tefsîr, fıkıh ilimlerinde ve tasavvufda çok yükseldi. Hızır aleyhisselâm ile sohbet ederdi. 815 (m.1412)senesinde Aksaray’da vefat etti.” dendikten sonra hayatı ve bazı menkîbeleri anlatılıyor…
    Sonuna yakın ise, “Hâmid-i Aksarâyî hazretleri, 815 (m.1412) senesinde, bir gün dostları ve talebeleriyle helalleşti. İki rekat namaz kıldıktan sonra, uzun uzun dua etti. Sonra kelîme-i şehâdet getirerek vefat etti. Cenaze namazını Hâcı Bayrâm-ı Velî kıldırdı. Geriye iki erkek çocuk bırakarak, bugünkü türbesinin bulunduğu yere defnedildi. Türbesi Aksaray (bugünkü adıyla “Ervah”) kabristanının ortalarındadır…”
    Arzederim…

    KARANFİL
    …..

    CEVAP:
    Bu kitap bilgisi…
    Ben Aksaray ilini görmedim.
    Ayrıca Somuncu Baba hazretlerinin kabrine gidip gören, başında dua eden de var mı?..
    M.

  4. Author

    Hayırlı sabahlar…

    Bundan sekiz sene önce Aksaray’da bulundum, bir sene kadar.
    Orada Somuncu Baba Hazretlerinin kabrini ziyaret ettim, defalarca hem de…
    Ayrıca kabrin bulunduğu yer büyük bir kabristan, pek çok kabir var orda. Adını bilmediğim bir sürü ağaç vardı, hâlâ tüylerim diken diken olur hatırladıkça. Çoook değişik atmosferi olan bir yerdi.

    Giden var mı dediğiniz için yazdım…

    AYŞE-ANKARA

  5. Author

    Somuncu Baba Hazretleri…
    Aksaray’ımızın gözünün bebeği Şeyh Hamîd-i Velî, Somuncu Baba hazretlerinden bahseden bir yazı… Aksaray’ımızda çok iyi tanınmasına rağmen, nedense Darende kadar ülkemize, dünyaya tanıtıp, sahip çıkamıyoruz şehrimizin rûhu mübârek veliye… Daha birkaç gün önce huzurundaydım ve üzerimdeki selamları ilettim… Evimize çok da uzak olmamasına rağmen daha sık gidemiyorum ne yazık ki mübârek kabrine…
    Somuncu Baba hazretlerinin demir parmaklıkla çevrilmiş toprak kabri, kimbilir hangi makamlara yükseldiği ve ne sırlara garkolduğu mübârek çilehânesi, mescidi ve kendi kabrinin yanlarında bulunan iki torunu ve iki talebesinin kabirlerini de içine alan türbesi; vefatından sonra kabrinin başında talebesinin yarım kalan dersini vermeye devam eden Cemâleddîn-i Aksarâyî hazretlerinin türbesi ve daha pek çok evliya kabriyle Ervâh Kabristanı tam bir hazine…
    Gerçi Aksaray’ımızın her yerinde sayılamayacak kadar çok evliya kabri var. Hatta bunlardan biri de Somuncu Baba hazretlerinin mübârek oğlu Yûsuf Hakîki Baba hazretleri…
    Çok sıkıntılarımızdan kurtulup ferahladığımız feyz kaynağı mübârek mekânlar…

    Bu arada söylemeden geçemeyeceğim; Somuncu Baba hazretlerinin türbesinde (maneviyatı arttırmak için mi düşünüldü nedir, bilemiyorum) birkaç yıldır tasavvuf müziği denen parçaların çalınmasını da kınıyorum!.. O mübârek velînin de bundan hoşnut olmadığını düşünüyorum… Ve dahi bizler de hoşnut değiliz, huzurumuzu, huşûumuzu bozuyor çünkü…

    HİCRAN SEÇKİN

  6. Author

    Somuncu Baba’mızın kabri; biliyoruz ki, Ervah kabristanındadır, fırsat buldukça çoluk çocuk onu ziyarete gitmeye çalışıyoruz…

    Somuncu Baba’nın kabri, babamlar zamanında ve dedemler zamanında da aynı yerde idi, bütün resimlerde ve hatıralarda böyle gözüküyor…
    Hatta Sultan Vahidettin han zamanında da buradaydı, Sultan Abdülaziz han zamanında da, Sultan Ahmet han zamanında da, Kanuni Süleyman, Yavuz Selim ve Sultan Fatih hanlar zamanında da hep buradaydı bu kabir, 1412’den beri…

    Tek değişiklik; 30 sene kadar önce, üzerine kafes demir konarak türbe biraz daha belirgin hale gelmiş. Kabrinin böyle sade, gösterişten, şatafattan uzak olması da yine zaten bu mübarek zatın, Somuncu Baba’nın kendi arzusuydu…

    CELALEDDİN H.

  7. Author

    BAZILARI SOMUNCU BABA HAZRETLERİ’NİN AKSARAY’DA OLDUĞUNU SÖYLÜYORLAR. ADRESİNİ VER Bİ ZİYARET EDELİM TAMAM MI!!!..

    CAN AHMET AKÇA

    …..
    CEVAP:
    Arkadaşlar, yazılan her satır ancak okunduktan sonra sitemizde yayınlanmaktadır.
    Bunun için yazılarınızdaki üslup çok önemlidir (hatta çoğunu düzeltip öyle yayınlarız).
    Fikirlere, düşüncelere saygımız vardır.
    Sizlerden de biri birinizin fikir ve düşüncesine saygılı olmasını bekleriz…
    M:-)

  8. Author

    Evet… Daha doğrusu, hiç kimsenin Somuncu Baba’mızın Aksaray’da, yani burada olup olmadığına dair bir şüphesi yok ki.
    Onun için Aksaray’daki hiç kimse de bunu ispat çabasına düşmüyor…
    Eyüp Sultan hazretleri nasıl İstanbul’da ise, Mevlana Hazretleri nasıl Konya’da ise, Abdülhakim Arvasi hazretleri nasıl Bağlum’da ise Somuncu Baba hazretleri de Aksaray’dadır 600 seneden beri…

    KARANFİL

  9. Author

    Merhaba sevgili kardeşlerim!..
    Merhaba Muammer hocam…

    Zaman, Allah’ın bir büyük nimeti insanoğluna… Kıymetini bilmek, dolu dolu yaşamak gerek. Teferruatlara gömülmek yerine özdeki güzelliği bulmak, ona odaklanmak gerek.

    Etrafımıza şöyle bir baksak, Allah’ın biz insanoğluna sunduğu o eşsiz güzelliklerin, her topluluğa nimet olarak, her devirde görevlendirdiği dostlarının da farkına varacağız. Onlar bizler için var. İnsanoğluna asıl hedefini hatırlatmak ve o hedefe ulaşmamıza vesile olmak için var. Hep de var olacaklar…

    Yaşarken kıymetini bilmediğimiz, bilemediğimiz o büyük Hakk aşıklarının ardından gözyaşlarımız sessiz sessiz akarken, yüreğimiz onlara duyduğumuz hayranlıkla titrerken, vaktinde onların etrafında olamayışımız ne garip değil mi?

    Hadi bırakalım biz teferruatları, zamanında kıymet bilenlerden, o büyük nimetlerden nasiplenenlerden olalım…

    Sevginiz daimi, yolunuz hep aydınlık olsun canım kardeşlerim…

    MEHTAP

  10. Geçen gün televizyonda bir gezgin Darende’yi dolaşıyordu. Camisi olmayan minarelerin hikayesini beyaz sakallı bir amcaya anlattırmıştı. Tabi aklıma gazetedeki bu yazı geldi. “Muammer abim de buraları gezmiş demek ki” diye geçirdim içimden.

    Somuncu Dedemin Bursa’da da fırını var ve çilehanesi. Bazen buralardaki manevi havayı teneffüs edip nasiplendiğiz oluyor. İnşallah oralara gitmekte nasip olur. Allahü Teala ziyaretinizi kabul etsin.

  11. Darende’yi 3 yıl önce gezdim [makam kabri bulunan]Somuncu Baba’yı ziyaret ettim. Çok etkilendim. Daha fazla tanımak istedim o muhterem zatı ve Darende’yi. [NOT: Dergi kritiği yapılan kısmı çıkardık. – SİTE] Darende’yi herkes görmeli.

    DARENDE AŞIĞI

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir