Seyir Defteri – 31 Ekim 2008 (Bir saat)

 

         

        Bir saat 

 

 

Birini düşün ki işi yok, mesleği yok; geliri, malı, evi ve eşyası yok. Sokakta kalsa gidecek yeri, sığınacak kapısı yok…

Fakat biri var ki onu seviyor; koruyor, kolluyor. Onun için de çalışıyor; kendi kazancından ilk payı ona ayırıyor. Kendinden önce ona kıyafet alıyor, kendinden önce onun yemesini istiyor. Bir ihtiyacı olduğunda, kendininkileri unutup ona lazım olanı bulmaya çalışıyor ki böyle davranmaktan mutlu oluyor…

 

 

Evi olmayan için kendi evinde bir oda açıyor; bu odayı ona uygun eşyalarla donatıyor ve dolaplarını onun için alınmış giysilerle dolduruyor…

Sofrada yer açılıyor ona. Yemekler hazırlanırken, ilk önce onun hangi yemeği sevdiği veya hangi gıdaya ihtiyacı olduğu hatırlanıyor. Bütün ihtiyaçları ve rahatsızlıkları bu evin birinci derecede önemli işleri olarak kabul ediliyor.

Dışarıdan ve dışarıdaki yabancılardan gelebilecek her türlü rahatsızlık için bütün önlemler alınıyor. Rahat etmesi için; dinlenmesi ve eğlenmesi için seferber olunuyor. Geliri olmadığından; akla gelmeyen ufak tefek ihtiyaçlarını kendi karşılayabilmesi için cebine bir miktar harçlık da konuluyor…

 

 

Hayal etmeni istediğim bu insanlar arasındaki bağın kuvvetini, sevginin gücünü tahmin edebiliyor musun?.. Bütün ihtiyaçları karşıladığı gibi zaten hep karşılamak isteyen ve bundan da çok mutlu olan kişinin, diğeri tarafından nasıl bir duyguyla sevildiğini anlayabiliyor musun?

Öyleyse şimdi, şuna cevap ver: Bütün bu fedakârlıkları yapan insanın; diğerinden bir tek şey istemeye hakkı olabilir mi sence?.. Mesela;

“Bütün işlerinden, istirahat ve eğlencenden arta kalan zamanın sadece bir saatinde, şu elimde tuttuğum kitaptan okur musun?” Dese, ne der? Yani ne dersin?..

 

 

Kısa süren sessizliği şu cümleler bozdu:

“Bir evlat, elbette bu ricayı kıramaz! Ben de elbette alacağımı aldım bu sözlerden. Hayatımı şekillendirecek olan bu kitaplardan elbette bir saat okurum… Bir aile sıcaklığının, bir ana babanın yaptıklarının karşılığı nasıl ödenebilir, onların böyle bir ricası nasıl geri çevrilir?..”

  

6 yorum

  1. Yazınızdaki ince mesaj mükemmeldi, Allah razı olsun… Her okuyan sezer inşallah o mesajı da güzelliklere kapı aralar…
    Bunca verilen nimetlere karşı şükranlığı, şükrü nasıl, nasıl dile getirebiliriz ki başka?.. Yüreğinize, kaleminize sağlık…
    Bu arada sizi tanımama vesile olan Kadir Çetin abimden de Allah razı olsun…

    ESRA ŞAHİN

  2. Yazılarınız çok güzel, tebrik ederim. Ben de sevgi alilesine yazı yazmak istiyorum. Nasıl yapabilirim?..
    Bir taziye haberi olacak da sağolsun eşin dostum emeği çok bu haberi vermemde. TALEP MESELESİ YANİ… [CEVAP: Sevgi Ailesinden Haberler bölümü için yazacaksanız, ya mail olarak yazıp gönderin muammer.erkul@hotmail.com adresine, veya doğrudan Ziyaretçi Defterine yazın ama başına SEVGİ AİLESİNDEN HABERLER BÖLÜMÜ İÇİN diye bir not ekleyin…M.E.]

    NERMİN

  3. Muammer abi; mesajalrınızı o kadar güzel veriyor, bizleri öyle güzel yönlendiriyorsunuz ki size şu anki duygularımı anlatamıyorum. Kısa ve öz olsun abim; SİZİ ÇOK SEVİYORUM.

    ASLI

  4. Muammer abi merhaba; bizler de inşaallah alacağımızı almışısızdır bu hikayeden…
    Sizi daima okumaya ve de okutmaya devam…
    Sevgiler kere sevgiler herkese…

    KADİR ÇETİN

  5. Eskiten “boş zamanlarınızda ne yaparsınız?”sorusunun yegane yanıtıydı kitap okumak:-)) Fakat şimdi -şükürler olsun- okumanın boş vakit doldurma aracı değil de su gibi ekmek gibi bir ihtiyaç olduğu anlaşılıyor yavaş yavaş da olsa. Öğrencilerimi kitap okumaya teşvik etmek amacıyla ben de elimde okuduğum kitapları taşıyorum. Merak edip soruyorlar tanıtıyorum anlatıyorum ve okumak istiyorlar. Bizler okursak örnek oluruz ancak. Ve bir şeyi karşı tarafa yaptırmanın en etkili yoludur örnek olmak. Kitap okuyan kişi matematik fizik sorularını daha kolay anlıyor. Kitap okuyan kişinin ufku genişiliyor kelime hazinesi artıyor. En önemlisi o kitabı okurken aldığı haz… Okumayı sevmeseydim sizin köşenizle tanışamazdım. Okumayı sevmeseydim yazmayı da sevmezdim konuşmayı da. Kendimi ifade edemezdim ve eminim psikolojik sorunlar yaşardım. “kimse beni anlamıyor” yakınmasının tek çaresidir okumak. Okudukça anlatabilir insan kendini ancak. Anlatabildikçe de anlaşılması daha kolay olur kişinin… Yine güzel bir konuya değinmişsiniz her zamanki gibi.
    Sevgiler kere sevgiler

    NUR AKTOPRAK SUMAN

  6. MUAMMER ABİ

    ÇOK ÖZEL SATIRLAR. GÖNLÜNÜZE VE KALEMİNİZE SAĞLIK. BİR EĞİTİMCİ OLARAK O MÜSTESNA İNSANLARA YANİ ANNE -BABALARA SİZİN YAZDIĞINIZ FEDAKARLIKLARA SON OLARAK NACİZANE ŞUNU EKLEYEBİLİRİM. ANNE, BABA OLARAK OKUR İSEK OKUTABİLİRİZ. ZİRA ŞU AN ORTALIK O KADAR BOZUK Kİ OKUMAMAK İÇİN ÇOK BAHANE VAR..
    HÜRMET İLE…

    AYHAN ÖZBEK

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir