Seyir Defteri – 6 Ocak 2013 Pazar (Sefaköy Kültür Merkezi’ndeki buluşmamız…)


Sefaköy Kültür Merkezi o gün sanki gerçekten bir bayram yerine benziyordu.
Karikatüre ve çizgiye meraklı öğrencilerle ve onların aileleriyle buluştuk. Muhteşem bir gün geçirdik.
Ben de salonda bulunan herkesle aynı kanaatteyim: Bahsi geçen "buluşma günü" hem çok eğlenceli ve hem de hepimiz için gayet faydalı oldu. 



Aklınıza gelen gelmeyen her türlü sanat ve kültür etkinliğine yıllardan beri ev sahipliği yapan Sefaköy Kültür Merkezi, samimi olarak söylemek gerekirse hem Küçükçekmece Belediyesi’nin ve hem de ülkemizin yüz akı tesislerinden biridir.
Çevremizdeki komşu ülkeler bir yana bizim bile pek çok şehrimizde benzeri az bulunan bu muhteşem binanın sadece tiyatro salonu bile nice sahne sanatçılarının rüyasıdır.
Okuldan çıkan çocuklar oraya koşarlar, derslerini orada yaparlar, isterlerse çeşitli kurslara katılırlar, sergi gezer, çeşitli etkinliklerde eğlenirler… Sadece çocuklar, öğrencilere değil yetişkinler, anne ve babalar için de kurslar, seminerler vardır Sefaköy Kültür Merkezi’nde.

6 Ocak 2013 Pazar günü yine cıvıl cıvıldı Kültür Merkezi ve hele bizim bulunduğumuz konferans salonu gerçekten bir bayram yeri gibiydi…
Salon her isteyene açıktı ama bizler (Ragıp Derin, Goncagül Güngör ve Muammer Erkul) aslında Karikatür Okulu öğrencileri ile buluşmaya gelmiştik.
Saat 15.00’te salona girdik. Sanki bir enerji patlaması vardı!
Bir salon dolusu cıvıl cıvıl genç insan karşımızdaydı. Ama hepsi de meraklı, hevesliydi. Parmakların çoğu havadaydı, merak ettikleri konular hakkında sorular soruyorlardı…
Bizler de kendimizi bu akışa bıraktık ve zaman nasıl geçti anlamadık…

.

Program başladığında; slayt makinesi, Çekirge Çetin "Dünyanın Tam Ortası" isimli romanımızın 
çizimlerinden örnekler veriyordu.  


.

Bu buluşuma gününü bizim için hazırlayan Yaşar Fırat (oturan) ve elinde Çekirge Çetin romanımız ile bizleri sunan Ercan Köksal (önde mavi kazaklı) açılışı yaptı…


.

Ve söyleşimiz, bu genç arkadaşların soruları ile başladı…


Meraklı öğrenciler söz hakkı alarak sorularını sormaya başladılar. 
Arzu edenler, hangi sanatçıdan cevap almak istediğini de belirtiyordu.


.

.

Ragıp Derin, Goncagül Güngör ve Muammer Erkul


Heyecanlı parmaklar söyleşinin sonuna kadar havadaydı.


.

Ragıp Derin, Goncagül Güngör ve Muammer Erkul


"-Çekirge Çetin çizmeye ne zaman başladınız?.." :)))


Biraz yeni çıkan kitabımız hakkında bilgi verdik. Bunun bir çizgi roman değil de edebi bir roman olduğunu… Fakat okuma rahatlığı olsun diye kitabın içine yüze yakın çizim da yaptığımı anlattım.


Anlattıklarımız kaydediliyordu…

.


Sanatçılar ardı ardına gelen soruları cevaplamaya çalıştı.


Bir ara parmakları indirtip, bu işin bir meslek olduğunu bugünkü ve önceki meslekleri, eğitilmiş insanların fırlatılmış oklar gibi uzaak mesafeler uçabildiğini, bunun bilinçli olarak yapılması lazım geldiğini ve her bir öğrencinin de sanki bir oka benzediğini anlattım. 

Biraz sonra da "şimdi de ben size bir soru sorayım, bilene bir kitap hediye edeceğim" diyerek; az önce anlattığım hikayede ismi geçen o büyük ve çok önemli kimsenin adı ne idi, diye sordum…
Biri "Türkistan Baba" ismini hatırladı…
Biri açık olarak "Ahmet Yesevi" dedi… 
Ve üç kardeşim, Hoca Ahmet Yesevi hazretlerinin ismini hatırladığı için benden birer tane Çekirge Çetin romanı hediye olarak kazandı.


.

Cıvıl cıvıl bir güzellik olarak hafızamda kaldı gün, darısı hepinizin başına :)))

Ve zaman doldu proğram bitti.
Şimdi sırada hatıra fotoğraf çektirmek vardı…


Söyleşinin sonunda alınan kareler, hatıralarda kaldı…
Şaka bir yana, gerçekten de çok güzel bir gün oldu :)))

En komik sohbetlerden biri de şu imiş ki sonradan bahsedenler oldu:
Parmak kaldıran öğrencilerden biri:
"-Karikatür çizmeye başladıktan sonra sizde ne gibi değişiklikler oldu?" Diye sordu.
Ben de fırsatı kaçırmadım:
"-Bıyıklarım çıktı!" Dedim…
Buna hepsi çok gülmüştü ama ben devam ederek;
"-Çünkü, çizmeye başladığım zaman sizlerin yaşındaydım, bıyaklarım sonradan çıktı fakat ben hala çiziyorum" dedim.


Az önce hediye ettiğim üç kitap ve sahipleri geldi, imzaları attık. Fakat hemen ardından her çeşit kağıt getirilip önüme konmaya başlandı…


Dilerim ki; en güzel yaylardan fırlatılmış müjde okları gibi uçar…
Ve hedeflerinizi bulursunuz, güzel çocuklar…


…Temennim odur ki; yolunuz, bahtınız hep açık olsun.
Ve doğru insanları seversiniz, dilerim…


 ÖNEMLİ NOT :                                    

Sevgili arkadaşlar.
Üzgün olarak şunu itiraf etmek istiyorum ki; hiç birinizin ismini hatırlayamıyorum.
Fakat sizler, bu sayfanın altındaki yorumlara 
"Ben de oradaydım, ismim şudur" gibi bir şeyler yazabilirsiniz…

Sefaköy Kültür Merkezi’nde sizlerle birlikte geçirdiğim saatlerde çok mutlu oldum.
Umarım sizler de aynı duygular içindesinizdir.
Ve dilerim, tekrar bir arada olabiliriz…

Sevgiler selamlar.
🙂
Muammer Erkul
    

.

9 yorum

  1. Bu güzel çocuklar için olan bütün güzeller güzeli dilek ve temennilerine biz de katılıyor ve amin diyoruz abicigim.
    Darısı bize olan dileğine de tabi ki;)
    Kuşlar gibi cıvıl cıvıllar gerçekten de:) Yolları açık olsun her daim.
    Hicran Seçkin

  2. Merhaba Sevgili Muammer abi, mavi size çok yakisiyor, çoook….
    Hayirli gunler…

    ŞABAN BİLGİN BELÇİKA

  3. Author

    Otogar’daki kitabevinde çekilmiş fotoğraflarım yayınlandığında bir çok kişi “bu mavi renk sana çok yakışmış” dedi…
    Ben de bir kaç gün sonra, bile bile takrar aynı kazakla gittim Sefaköy’e. Ve burada çekilen kareler İHA’dan geçti, bir çok site ve gazetede yayımlandı. Gene bir çok kişi “mavi sana çok yakıştı” dediler…
    Fakat ne farkettim biliyor musunuz?..
    Aslında, mavi değildi bana yakışan. Kırmızı, yeşil, sarı filan da değildi.
    Anladım ki; çevremdeki o yüzlerce çocuklardı bana asıl yakışan…
    Evet, benim yanıma çocuklar çok yakışıyor, gençler, hanımlar ve her yaştan insanlar…
    Bizler, birbirimize çoook yakışıyoruz çok…
    Allah ayırmasın!
    M:)

  4. Sizin köşe yazılarınızı okurken ben de sanırım o yaşlardaydım degil mi abicim. Ama gerçekten maşallahın var. Sen hala aynı Muammer Erkul’sun…

    EMİNE ÖZTÜRK

  5. Bu fotoda en bariz gerçek Muammer Erkul demek çocuk demek. Çocuklar ve halen çocuk olanlarla hemhâl demek. Ben çocukken de böyleydi. Şimdi de böyle. Inşallah gelecek çocuklar için de böyle olur. Seni seviyoruz Muammer Erkul! 🙂

    KIVANÇ OĞUZ

  6. Amin Muammer Abi, size çok şey yakışıyor ille yazmak, yazmak daha çok yakışıyor.

    METİN İPEK

  7. Samimiyetin aslını ancak sıcaklığını duyunca anlar ya insan… İşte öyle bakarsın bir resme. Bir adama… Bir yazara… Baktıkça doyamassın… Siparişi verilmeyen bir dua düşer gönlünden Muammer Erkul’a.

    HAMZA EYDALI

  8. Maşallah Ragıp Abi jön gibiydi. ‘Gibisi’ fazla oldu galiba… Muammer Abi, her zaman ki gibi yüzünden eksilmeyen tebessümüyle farklılığını ve farkındalığını ortaya koymuştu. Goncagül ablamız hanımların da bu sahada kılıç kuşandığını, pusatlandığını gösterdi.

    METİN İPEK

  9. Güzel olana her şey yakışıyor daha doğrusu abiciğim. Ve boy boy, tür tür insanlar; evet hepsi de yakışıyor sana… Sana yakışacaklar sana yaklaşıyor ve yakışıyor sonra… Yakışmayanlar zaten yanında olmuyor veya kalmıyor… “Allah ayırmasın!” Amin…
    Ama birkaç nesli de büyütmüşsün bu arada, haberin olsun;)
    Hicran Seçkin

Hicran Seçkin için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir