Seyir Defteri – Haziran 2012 (Beykoz’un konuşan duvarları…)


Beykoz Belediyesinin çok isabetli bir uygulaması var…
Beykoz’la ve Beykozlularla ilgili ele geçen (ünlü veya tarihi) görüntüleri ilçenin duvarlarına resmettiriyor…
(1994’den beri tam on sekiz yıldır, Beykoz hakkında en fazla köşe yazısı ve hatıra yazmış olan Muammer Erkul’u da bu listeye katmak henüz hatıra gelmemiş bile olsa) Beykoz Belediye başkanı Yücel Çelikbilek ve ekibini tebrik ediyoruz…

Bu ilk uygulama değil. Fakat bir öncekiler eskidiği ve zaman içinde silinmeye başladığından dolayı yenileri yapılıyor…
Böylece hem ana caddelerin kenarındaki duvarlar "asık surat" bir halde kalmaktan kurtulmuş… Hem de Beykoz’un çocukları ve sakinleri eski Beykoz’u ve/veya Beykoz’un ünlülerini görmüş, hatırlamış oluyor…
Sizce de takdire şayan bir uygulama bu, öyle değil mi?


İşte Beykoz’un duvarlarını boyayan resamlardan biri. Almış eline fırçayı, Anadoluhisarı’nın renklerini tutturmaya çalışıyor… Yapılacak manzaranın bir örneği var. A-4 boyunda kağıda çıkartılmış ve kağıt da duvara yapıştırılmış…
İşte bunun kopyası duvara yapılacak.


Tanıyor musunuz bu ressamı?
Köşe yazarlığına başlamadan önce zaten elinde fırça ile yaşar; resim çizer kitap kapağı yapardı…


Ben şıp diye resmi bitirdim ama onlar hala çay molasındaydı. Sanırım bu sayfayı burada görünceye kadar da gerçekten çizmekten anladığımdan emin olamayacaklar!..


Bu pozunuz çok şekerdi çocuklar ama elbette bir alttakini kullanacağım.
Çünkü burada [bu karede] başrolde çaydanlık var, aşağıdakindeyse ben! ;)))


Hooop, işte "Marmara mezunu" ekip…
Yahu çocuklar isimlerinizi unuttum sizin, kusura bakmayın…
Ve takdir edersiniz ki (bu site benim olduğu için ve şimdilik sizden biraz daha meşhur olduğum için) konuyu da haliyle ben kaptım, mazur görürsünüz artık! ;)))


Bu develerin Beykoz’da nerden gelip nereye gittiğini anlamadım aslında ama, develeri severim ya onu için her yerde çıkıyorlar karşıma!.. 🙂


Neyzen Tevfik, çolak eli ve inlettiği ney…
(Önünde tüp, galon ve sanki düzülmüş/serilecek nevale ile sanki bir alem’den kareye benzemiyor ve daha da gerçek durmuyor mu?


Sadri Alışık ve meşhur selamı…


İşte Beykoz Meydanındaki tarihi Onçeşmeler ve su doldurulmuş kapları taşıyan Karakaçan…
Sonraki resimde Küçüksu Kasrı ile vapur iskelesinin arasında kalan tarihi çeşme…


Neticede yolların kenarındaki duvarlar boyanıyor. Burası da Çubuklu’dan Dedeoğlu’na giden yol, mezarlığın altı…


Hadi bakalım, ekip… Siz çalışmaya devam edin; ben ise şefiniz olarak biraz hava alıp geleyim.

Sizlere de hava getirmeyi çok isterdim ama henüz mevsimi gelmemiş, biraz daha sabredin yakında turfandası filan çıkacakmış…
Ben kuşların yalancısıyım! ;)))



13 yorum

  1. Her birinin eline sağlık… çook güzel olmuş… duvarların bu halleri eskiye nazaran daha iyi. Hele trafoları eski evler haline getiriliyor ya; Mudurnu, Göynük evleri gibi oluyor :))) Selamlar…
    HATİCE EKİZ

  2. Author

    Bana bak Hatçaabi!.. Demek hepsinin ellerine sağlık, ben değil de onlar yaptı bunca resmi öyle mi!.. Sorarım ben sana haftaya…
    M:(

  3. Herşey ustasının elinde anlam kazanıyor ve işlemeye başlıyor…
    Bir fırça ya da kalem ehlinin eline teslim ettimi kendini
    bir duvar dahi anlatmaya yetiyor bir şehri 🙂
    BEYKOZ BELEDİYESİ’ne de SESLENİYORUM !!
    Beykoz un adı kulaklarımızda çınladığında Muammer Erkul geliverir gözlerimizin önünde…
    Muammer Erkul’u okurken dinlerken bir şekilde Beykoz da ziyaret edilir hayallerimizde…
    Muammer Abimiz de bir Beykoz manzarasıdır.( En deligüzelinden)
    Muammer Abimiz dünyanın bir çok yerindeki insan için Beykoz’un mihmandarıdır:)

    M.M.Tamer – Turgutlu/Manisa

  4. Mükemmel bir uygulama… Her belediye böyle olsa ne güzel olur. Siyasetten uzak biz bize…

    ZAFER SARIŞAHİN

  5. Ellerinize saglik! Resimler cok güzel!

    ELİF BASANCI

  6. Harika olmuuş.. Sakarya’da da böyle duvarlar var ama bomboş 🙁 Biz de böyle güzel sanat çalışmaları istiyoruuz..

    AYŞEN

  7. Ne hoş fotoğraflar bunlar 🙂
    İnsanın eline bir fırça kapıp yanına oturası geliyor. Ama işin ucunda senden sopa yemek var tabi! Resmi bozunca affetmezsin herhalde, değil mi abiciğim? 😉

    HİCRAN SEÇKİN

  8. Demek ki bir daha İstanbul’uma geldiğimde, mezarlığı dönünce karşıma çıkan duvarların birisine Muammer Erkul’un resmini çizmek bize kalmış 🙂 Ben çizerim, belediyeci amcalar kızabilir ama olsun, amcalar zaten hep kızar… Ama benim çizdiğim bir resim içi siz ne dersiniz abiciğim onu bilemem :)))

  9. Muammer Bey ,
    Merhabalar.Beykoz Çubukluda ki duvarlara ilişkin araştırma yaparken rastladım sitenize. Çok hoş bir çalışma olmuş, ellerinize sağlık. Benimde Beykoz Hekimbaşında yeni taşındığım nacizane sağlık ocağı görünümlü bir hukuk bürom var. 5 yıldır İstanbul’da avukatlık yapıyorum. Buraya yeni taşındım. Ofisimin bir tarafında atıl durumda olan boş bir duvar var değerlendirmek istediğim. Çubuklu’da ki duvarları gördükten sonra hayallerimi süslemedi dersem yalan olur. Mutlaka sizinle tanışıp , fikirlerinizi almak isterim. İletişim bilgilerim aşağıdadır.
    Hoş ve hoşçakalın. Selamlar.

    AV.CAHİDE BOZKURT
    Beykoz/İSTANBUL

  10. Cahide hanım, merhaba 🙂
    Herşey gönlünüzce olsun, iyilikler dilerim…

    Şimdi size;
    “Ben de resim yaparım fakat o resimleri ben yapmadım, sadece poz verdim” desem sizi şaşırtmam umarım…
    Fakat yine de duvarınız ve konusunda fikir vermek, beni de mutlu eder.

    Benim mesleğim yazarlıktır.
    Googla ismimi yazarsanız neler yazdığımı ve çok yazımı bulabilirsiniz.
    Yarın da Sabah Gazetesinde Nazlı Ilıcak benim bir yazımı alıntı olarak yayınlayacağın söyledi…
    Sitemizdeki o gördüğünüz fotoğraflar aslında bir gazete ve site haberiydi…

    Çubuklu’ya yakın oturuyorum, İncirköy’de (Paşabahçe) doğdum büyüdüm.
    Fakat şimdi yaz dolayısıyla Tekirdağ sınırları içindeyim…

    Sizi tanıdığıma sevindim.
    Yazarsanız sevinmeye devam ederim. 🙂
    (Bu yazışma çok hoşuma gitti, hatta sitede bile yayınlarız eğer izniniz olursa.
    Duvara çözüm bulmak ise daha kolay…)

    Selam ve hürmetler
    M:)

  11. Muammer Bey, tekrar merhabalar.
    Öncelikle benim bir yanılgım olmadığını beyan etmek isterim. Fotoğraf karelerinde o kadar gerçekçi işinizi icra ediyormuşcasına durmuşsunuz ki , cevabınızı okuduktan sonra kaç defa da baktım ise de fikrim aynı mahalde. -Ressam sizsiniz.- Yazılarınızı daha önce çok kere okudum. Bu konuda hem fikir olabiliriz. Ama sizinle mutlaka tanışmak isterim, duvarları bir kenara bırakmadan. Sizi tanıdığıma bu sazanlıkla da olsa ben de sevindim. Bölgenin insanı olmanız beni ayrıca mutlu etti. Yazımı sitenizde yayınlamanıza ilişkin bir telif hakkı talebim olmaacağını teyit etmek isterim hatta ve hatta mutlu olurum.
    Face adresinizden size ayrıca arkadaşlık isteği de gönderdim. Bilginiz olsun. Ayçiçek tarlalarından burda olmadığınızı da tahmin etmiştim. Lakin döndüğünüzde mutlaka ofisime kahve içmeye bekliyorum sizi. Zira o duvarın önünde bir hatıra fotoğrafı çektirmek kanatimce elzem oldu. Beni de hatırladığımda güzel bir anı olarak gülümseteceğini düşünüyorum.:))
    Sizinde herşey gönlünüzce olsun.
    En kısa zamanda görüşmek dileklerimle.
    Hoş ve hoşçakalın .
    Sevgilerimle.

    AV.CAHİDE BOZKURT

  12. Resim çalışmaları bana ait arkadaslar…

    HAKAN YILMAZ

  13. Author

    Hakan Yılmaz…
    Yahu birader, duvarlardaki çizimler eskidi de sizlerden birinden nihayet bir ses çıktı yani!
    Neyse, senin bu çizimler hakkında anlatacağın hikayeler vardır, eminim.
    Fakat önce, sen (görüntülerde) hangisisin onu söyle, olur mu?
    M;)

muammer için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir