Seyir Defteri – Şubat 2010 (Kurtlar Vadisi’ndeki diyalog ve İngiliz Casusunun İtirafları kitabı)

Geçen akşamlardan birinde değişik kimselerden mesajlar geldi: "Kurtlar Vadisi’ni izliyor musun?"  Diye.
Hayır izlemiyordum, Kurtlar Vadisi’nin sadece sinema filmlerini izliyordum.
Çünkü diziler başlayınca bitmiyor, ben de dizilere takılmamaya çalışıyorum!..

Evvelki gün de bir posta geldi. Mehdi Yılmaz göndermiş. Şöyle diyordu:
"Değerli abicim, güzel bir mesajı olan, ekte gönderdiğim klibi, Türkiye Gazetesi’nde senin kaleminden okursak ne iyi olur.  Hem büyük bir hizmet olur, hem de İngiliz Casusunun İtirafları kitabı gündeme gelir ve reklamı olur, diye düşündük…
Video ektedir.
Saygılar…"

……..
Görüntünün youtube üzerine notlar düşülmüş hali:
http://www.youtube.com/watch?v=vZwvUzTmgUc
………
Eğer youtube’dan izleyemezseniz buradan izleyebilirsiniz:
http://video.yahoo.com/watch/6933272/18020797 

…..

Buraya kadar iyi de, bundan sonrası var işin…
Ben de; tamam, dedim kendi kendime. Bu satırları yayınlayayım ama (okuduğum ve elbette tavsiye ettiğim) İngiliz Casusunun İtirafları kitabını okuyanlar yorumlarını eklesin aşağıya, kitabı anlatsın, isteyenler Kurtlar Vadisi’nin bahsi geçen bölümünü yorumlasın…
Bilenler bilmeyenlere anlatsın…
Bilmeyenler öğrenmek için heveslensin…
Bilenler bildiklerini tekrar kurcalamış olsun…

Yani benden size pas, yok mu golü atacak?..
Aşağıya yazacaklarınızı okumayı bekleyenler var!

M:)

…………  ………………………………………………………………………………..
İLAVE: 
Bahsi geçen (az sayfalı ama çok önemli) İngiliz Casusunun İtirafları isimli,
roman tadındaki bu hatıra kitabını okumak isteyenler, aşağıdaki bağlantıyı tıklayabilirler…
Hepinize iyi okumalar dileriz:

http://www.hakikatkitabevi.com/download/turkce/09-IngilizCasusu.pdf

NOT:
Yeni okuyanların veya tekrar okuyanların da 
yazacakları yorumlarını bekleriz…

 

———————————————————

(21 Nisan 2010 Çarşamba tarihli Türkiye Gazetesi’nde M. Ali Demirbaş’ın yazısından…)


İngiliz Casusunun İtirafları

 
İngiliz casusu Hempher, 18. asırda, kendisine devleti tarafından verilen emirlerde, Müslümanların kuvvetli noktalarını tahrip etmek için nelerin tavsiye edildiğini bildirmiştir.

Bunlar özetle şöyledir:

1- Müslümanların arasında, ırkçılığı körüklemeliyiz.
2- Peygamberin, İslam’dan kastının mutlak din olduğunu, hoşgörüye dayandığını, bu dinin Yahudilik ve Hıristiyanlık da olabileceğini, sadece İslam dininin olmadığı inancını aşılamalıyız.
3- Kilise yapmanın mahzuru olmadığını, Peygamber ve Halifeleri kiliseleri yıkmadığını, bilakis onlara hürmet gösterdiğini söylemeliyiz.
4- (Allah’ın ibadete ihtiyacı yok) diyerek Müslümanları, ibadetten soğutmaya çalışmalıyız.
5- Müslümanlığa bid’atler sokup, İslamı gericilik ve terör dini gibi göstermeliyiz.
6- Çocukları ailelerinden uzaklaştırmaya çalışmalı, böylece dini terbiyelerinden mahrum bırakmalıyız. Onları biz, gereği gibi eğitmeliyiz.
7- Örtü için, İslami bir emir değil, sonradan çıkmış bir adettir diyerek, kadının örtüsünü açmaya çalışmalıyız. Müslümanlığı yok etmek için, bu iş çok tesirlidir. Önce, bu işi gayrimüslim kadınlara yaptırmalıyız.
Sonra, Müslüman kadınlar, kendiliğinden bozulup gayrimüslimlere benzeyecektir.
8- Türbelerin bid’at olduğunu, bunun için hepsinin yıkılması gerektiğini söylemeliyiz.
9- Dinde zorlama yoktur, Hıristiyanlar da, Yahudiler de kendi dinlerini yayabilir, kimse kimseyi dine girmeye zorlayamaz diyerek, dinin emirlerinin anlatılmasına mani olmaya çalışmalıyız.
10- Müslümanları Kur’an hakkında şüpheye düşürmeliyiz. Bu maksatla içinde noksanlık ve fazlalık bulunan, tahrif edilmiş Kur’an mealleri hazırlayıp, (Kur’an bozulmuş. Birbirini tutmuyor.
Birinde bulunan ayet diğerinde bulunmuyor) demeliyiz. Yahudi, Hıristiyan ve diğer gayrimüslimleri tahkir eden ve emr-i maruf ve nehy-i münkeri emreden ayetleri çıkarmalıyız.
Kur’anı diğer dillere çevirip, Arap ülkeleri dışında Arapça okunmasına mani olmalıyız ve yine Arap ülkeleri dışında ezan, namaz, hutbe ve duaların Arapça yapılmasını önlemeliyiz.
Herkes, Kur’anı kolay anlamak için kendi diliyle okumalıdır fikrini yaymaya çalışmalıyız.

İngiliz Casusunun İtirafları:
Bu kıymetli kitap, (0 212) 523 45 56 nolu telefondan ve www.hakikatkitabevi.com ile www.dinimizislam.com sitelerinden sipariş edilebileceği gibi, bu sitelerden ücretsiz okunabilir, indirilebilir ve sesli olarak da dinlenebilir.

http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?ID=439748

29 yorum

  1. İngiliz Casusunun İtirafları kitabında neler var?
    “……..
    Müslümanları Kur’an hakkında şüpheye düşürmeliyiz. Bu maksatla içinde noksanlık ve fazlalık bulunan tahrif edilmiş Kur’an mealleri hazırlayıp, (Kur’an bozulmuş. Birbirini tutmuyor. Birinde bulunan ayet diğerinde bulunmuyor) demeliyiz. Yahudi, Hıristiyan ve diğer gayrimüslimleri tahkir eden ve emr-i maruf ve nehy-i münkeri emreden ayetleri çıkarmalıyız. Kur’anı diğer dillere çevirip, Arap ülkeleri dışında Arapça okunmasına mani olmalıyız ve yine Arap ülkeleri dışında ezan, namaz, hutbe ve duaların Arapça yapılmasını önlemeliyiz. Herkesin, Kur’anı kolay anlaması için, kendi diliyle okumalıdır fikrini yaymaya çalışmalıyız.
    …….”

    Bu sadece bir tanesi idi…
    Devamını tekrar tekrar okumak, okutmak ve kazımak lazım beyinlere…
    Oyuna getiriliyoruz.
    Uyutuluyoruz…
    Allah yardımcımız olsun.

  2. Kitabı okumuş biri olarak şunları söyleyebilirim:

    Müslümanları islam dininin hakikatinden uzaklaştırmak için çeşitli yollar deneniyor. İngiliz casusu bunlardan sadece biri. Vahhabilik denilen mezhep (ki onlar kendilerine vahhabi demezler) ingiliz casusunun kışkırtmalarıyla ortaya çıkmıştır. Yanlış islam inancının yayılmasına sebep olmuştur. Onların istedikleri (dizide de söylenildiği gibi) kendi dinlerine çekmek değil bozuk islam inancını yerleştirerek imanı zayıflatmktır.

    Çok ciddi konuştum ama bunlar gerçekler…

  3. Sadece iki kişi mi okudu bu kitabı?..
    Veya sadece iki kişi mi bu konu hakkında söz etmiş olacak?
    “Ben de okudum, çok kalındı, hemen bitti, romandı, sıkıcıydı, doğruydu, tavsiye ederim” diyecekler nerede?
    Şaşkınlıklar içindeyim…
    Demek ki Kurtlar Vadisi olmasaydı bu kadar da ses çıkmayacaktı!

  4. Yazınızı şimdi okudum Muammer Abi, geç kaldık sizden de -haklı olarak- azar işittik 🙂

    İngiliz Casusunun İtirafları elden zor bırakılacak, bir solukta okunacak çok değerli bir kitap. İngilizlerin, “Müslümanları nasıl yoldan çıkarırız, İslamiyeti nasıl bozarız?” planlarını ve Vehabilik bozuk fırkasının nasıl kurulduğunu İngiliz Casusu Hempher’in kendi kaleminden belgelerle çok güzel bir şekilde anlatıyor.

    Okurken malesef ki bütün planlarında başarılı olduklarını görüyoruz. Şimdiki kendini bilgili diye tanıtan kara cahillerin ağızlarına sakız olmuş çoğu lafının nereden geldiğini, kimlerin maşası olduklarını, farkında olarak ya da olmayarak kimlere hizmet ettiklerini anlıyoruz.

    Herkesin mutlaka okuması gereken çok kıymetli bir kitap özetle.

  5. İngiliz casusunun itirafları, bir solukta okunacak, okurken insanı dehşete bırakacak çok kıymetli bir eserdir. İngilizlerin İslam’ı tahrif etmek için yaptıkları ve uyguladıkları akıl almaz planları anlatmaktadır.

    Ayrıca Vehhabilik fırkasının nasıl kurulduğu da ortaya çıkmaktadır.

    Okunması gereken herkese tavsiye ettiğim bir kitaptır.

  6. İngiliz Casusunun İtirafları kitabını okudum ve çok beğendim.
    Her Müslümanın okuması ve okutması gereken nadide kitaplardan. Çok ince bir kitap olmasına rağmen içinde çok kalın (çok değerli) bilgiler bulunuyor.

  7. Evet, İngiliz Casusunun İtirafları’nı ben de okumuştum, tekrar da okuyacağım en kısa zamanda. Tekrar tekrar, iyice anlayana kadar okunası bir kitap çünkü… Üstelik sadece 128 sayfa, başından kalkamadan, kısa sürede okunabilecek bir kitap.

    Bulunduğumuz coğrafyanın bugünkü hâline nasıl getirildiğini…
    Nasıl ince planlarla, asırlarca süren sinsi çalışmalarla bu duruma sürüklendiğini…
    İslam âleminin birbirine nasıl düşman edildiğini…
    Kitabımız bir, peygamberimiz bir iken nasıl böyle paramparça olduğumuzu…
    Ve maalesef maalesef ki, planlarının hiç şaşmadan nasıl gerçekleştiğini, bizzat bu iş için yetiştirilip, kullanılmış olan bir ajandan öğreniyorsunuz bu kitabı okuduğunuzda…

    Hicran Seçkin

  8. İngiliz casusunun itiraflı adlı çok kıymetli ve en çok okunması gereken kitabı elbette okudum. İnsan hayretler içerinde oynanan oyunları idrak ediyor ve işin hakikatini anlıyor. Mutlaka herkesin tekrer tekrer ve tekrer okuması gereken bir kitap.

  9. Feller de gerçekten çok manidar sözler söylüyor…
    “…Onların ayetleriyle, ama benim yorumlarımla…”
    Aynen günümüzdeki manzara!
    Önceki bölümlerin birinde de, adamı konuşturmak için kanına kimyasal maddeler verilmiş, konuşmamakta direnince dozu iyice arttırmalarını söylemişti. Bunun üzerine doktor, dozu arttırmaları hâlinde hafızasının tamamen silinebileceğini söyleyince:
    “Ben onun milletinin hafızasını silmişim, onunki çok mu?” demişti…

    Evet; hafızamızı silip, kendi istedikleri şeyleri doldurdular içine…
    Bu güzel kitap hafızamıza onların doldurdukları necis bilgileri çıkarıp, yerine temiz, doğru bilgilerin dolması için de büyüük, çok büyük bir fırsat. Sayfaları az, içindeki bilgilerin kıymeti çok büyük olan bir kitap…

    Hicran Seçkin

  10. Ben de okudum o kıymetli kitabı. Kurtlar vadisini izlemedim ama mevzu benzer olsa gerek. İngiliz casusunun itirafları güzel dinimizi bozmak adına neler yapıldığının neleri göze alındığının anlaşılması bakımından mutlaka okunması gereken bir kitap.

  11. “İngiliz Casusunun İtirafları” kitabını okuyup görüşlerini yazanları ayrı ayrı tebrik ederim. Demek ki bu milleti hala bitiremediler. Bu kadar iç ve dış tahribata rağmen hakkı, haklıyı görünce hakkın yanında yer alabiliyorlar. Bu duygu ve düşünce içinde olmak ise büyük bir erdemliliktir.
    Okuyucularımızın hemfikir olduğu gibi; “bu kitap, Türk’ün el kitabı olmalı…” Unutunca da hemen alıp tekrar etmeli çocuklarına vazife olarak vermeli. Okumalı, okutmalı defalarca… Gerçek düşmanlar ve zayıf noktalarımızı iyi bilirsek tedbir almayı da ihmal etmeyiz.
    Cümlenize en kalbi muhabbetlerimle selamlarımı yollar muvaffakıyetler dilerim…
    Ragıp

  12. Bu kitabı 14 yaşında okudum: Ajan Hamper. Ve fırsat buldukça anlatıyorum millet bilsin bu milletin üzerinde yüzyıllardır ne oyunlar oynandığını diye.

  13. Bu kitabı okuyup okuyamadığımı hatırlayamadım. Demek ki tedarik edip, yeniden okumalıyım. Bu kitabı hatırlattığı ve tavsiye ettiği için Muammer abiye teşekkürler… Nacizane; yahudilik ve İsrail’in nasıl kurulduğu ile ilgili olarak merak eden ve araştıran arkadaşlara benim de bir tavsiyem olacak. ‘Theoder Herzl’in Hatıraları’ Boğaziçi yayınları, Ergun Göze’nin kaleminden.
    Daha önce de yazmıştım. Bu oyunları, düzenbazlıkları okudukça şunu daha iyi idrak ediyorum; ÇOK OKUMALIYIZ, ÇOK DÜŞÜNMELİYİZ, ÇOK İŞİTMELİYİZ, ÇOK OLMALIYIZ ÇOK…

  14. Kıymetli kardeşim,
    Aşağıdaki yazının devamını siteye girerek okudum. Ve site müdavimlerinin yazılarını ise çoşkuyla, heyacanla tekrar tekrar okudum.
    Size dua ettim gözleri yaşlı olarak.
    Bu güzel insanlara elimizin altında olması lazım gelen kitabı tanıttığınız için, hakla hakikatle yüzleştirdiğiniz için, bu kadar koyu cehalete, karanlığa, zulmete rağmen bir demet ışık takdim ettiğiniz için…
    Müthiş bir hizmet olmuş… “Hizmette sinir ve sınır yoktur…” diyor ya büyüklerimiz… Boşuna mı söylemişler? Haşa, sümme haşa!
    Çok duygulandım.
    Cenabı Mevlam razı olsun yüz binlerce…
    Muhabbetlerimle, dua ederim ve dualarınızı istirham ederim…

    R.

  15. İngiliz Casusunun İtiraflari, Faideli Bilgiler ve Cevab Veremedi kitablari dini tamir davasında görünüp din düşmanlarına cevap vermektedir. Bu kitabları yazan, tercüme eden, bizlere ulaştıranlardan Allah-ü Teala razı olsun ve hesapsız cennete giren kullardan eyler inşaAllah.
    Sonuçta ‘Hayat Hayaldir’ Bir kimse iki şeyin kıymetini bilmelidir. Birincisi din kardeşinin ikincisi gençliğinin. Bugün binlerce cami var, binlerce imam var ama dinini doğru öğrenen bir kişi yok. [Yani azz var.] Hakikat Kitabevi yayınlarının değerini bilenlerden ilim ve amel sahibi oluruz. Ama ihlas sahibi nasıl olacağız? Sevgi ve muhabbet ile ele geçer buyuruyor büyükler. Büyükleri ve büyüklerin sevdiklerini seveceğiz. Allah Rızası seveceğiz Allah rızası için düşman olacağız. Peki dost kim düşman kim, nerden bileceğiz? İste bu İngiliz Casusun itiraflari kitabını tüm dostlarımıza hediye edecegiz. Yazıyor zaten kitablar kimi seveceğimizi…

  16. “Bir gün bir âlime, yakınlarından biri, (Sen hep hocam hocam diyorsun, anlat bakalım sen hocandan ne öğrendin?) diye sorar. Talebeleri merak ederler, bu kadar geniş bir soruya ne cevap verecekler diye. Kim sevilir, kim sevilmez bunu öğrendim der.
    Evet hubbi fillah buğdi fillah imanın şartlarındandır. Yani Allah için sevmek, Allah için buğzetmek.”

    Klişe bir söz ile de devam edecek olursak ” Dostumun dostu dostum, düşmanı düşmanımdır.” Peki dost kim, düşman kim? İngiliz Casusu’nun İtirafları bize kimin sevilip kimin sevilmeyeceğini anlatan çok kıymetli bir eser. Okumak ve elinizin, dilinizin, nefesinizin yettiği yerdeki her kişiye okutturulması gereken bir eser. Çünkü bu en en en basit ve dar kapsamda bu topraklarda dolaşmak için “gölge”mizin borçu… Allah-ü Teala bu kitabı yazan Zattan ve dâhi bizlere ulaştıranlar razı olsun. Acizane… Hürmetler.

  17. Kütüphanemde olmasına karşılık henüz okumadım. Sıra gelince okuyacağız nasipse, kurtlar vadisindeki diyaloğa gelince maalesef insanı ürpertiyor. Din-i İslamın düşmanları bu söylediklerini ülkemizde arkasında milyonları koşturan insanların eliyle yapıyorlar. Tereyağından kıl çeker gibi kimsenin haberi olmuyor. Mevlam bu ülkedeki insanlara başta ben olmak üzere hidayet nasip eylesin. Saygılarımla.

  18. Ben de bu kitabı okudum hem de iki kez. Allah bu kitaba emeği geçenlerden razı olsun. Ben bu konuya biraz farklı değinmek istiyorum. Daha önce Muammer abimiz bu konuya değinmişti. Hani cuma günleri camiye gidiyoruz ya, hocalar vaaz veriyorlar. Ne anlatıyorlar? Namaz kılın, oruç tutun, haramdan, kul hakkından kaçının, harama bakmayın, peygamberimizin, sahabilerin hayatı vs. vs.vs. Bunları biliyoruz değil mi? Hep aynı şeyler ve yüzeysel olarak asla bir detay yok. Muammer abi şöyle birşey yazmıştı “biz zaten iman etmiş müminleriz, inanmış olanı iman ettirmeye çalışmaktan önce yapılması, bilinmesi gerekenler var.” Soruyorum bir müminin en öncelikli görevi dininin üzerimize farz olan kısımlarını öğrenip ailesine öğretmek ve uygulamak değil midir? Peki kaçımız bunlardan haberdarız? Tabii diziler ve filmler var zaman yok maalesef. Bilenler bilir, kur’andan ve hadîs-i şeriflerden hüküm çıkarıp yorumlamak dinimizce bizim gibi mukallitlere yasaktır.

  19. Kaldığım yerden devam ediyorum. Evet yasaktır. Amma bakıyorum ki, camide, orda, burda bazı hocalar herhangi bir dini mevzudan bahsederken hep “Kur’anda filan ayette Allah şöyle diyor, bakın Kur’an bu konuda ne diyor vs.” gibi laflarla başlıyorlar ve hükümleri kendileri çıkarmaya çalışıyorlar. Binlerce islam alimi gelmiş geçmiş. Binlerce kitap yazmış, açıklama yapmış, binlerce talebe yetiştirmişler, ömür çürütmüşler ama bir tanesinin adı esamesi okunmaz. Sorsan Allah’ın sıfatlarını, abdestin namazın, orucun, haccın farzlarını sünnetlerini müstehablarını, kısaca ibadat, ukubat yani fıkh konularını çoğunu bilmezler bilemezler belki de. Geçenlerde bir arkadaş diğer bir arkadaşa “Kur’anı Türkçe harfleriyle yazılı olanından okusak olmaz mı diyor. Araça okumaktan birşey anlaşılmyor meal okusak da anlasak kötü mü olur diyor” öteki de olur diyor. Dayanak noktası nedir belli değil. En basit bir müslümanın zaruri bilmesi gereken fıkh konusunu bile hocaya sorarsak cevabını kurtlar vadisindeki o yahudilerin diyaloğunda bulabiliriz. Vesselam…

  20. Bütün fertlerini göz ününe alırsak bir çoğu şuursuz yaşayan bir milletin üzerinde, bütün dünya oyun oynuyor ama ne hikmetse bu millet hala ayakta. Birileri bize çok dua ediyor çok. Dualarını eksik etmeyen beşerden Allahü teala razı olsun.

    Uyanmak ve uyandırmak ümidi ile. Kendi blogum da bununlar ilgili bir yazı yaşmıştım nacizane fikrimdir. Merak eden aşağıdaki linkten okuyabilir.

    http://atingidisi.blogspot.com/2010/01/yeni-dunya-gercegi.html

  21. Ben de okumuştum o kitabı ve çevremde de epeyce okuyan vardı. Okumak yeterli olmuyor ama o casus amacı uğruna inanmadığı bir dini yaşıyor görünerek düşmanı olan insanların arasında ömür tüketmiş. Biz ne yapıyouz inancımız için. Günler akıp geçiyor hiç bir şeye faydamız yok ne yazık ki…
    Nursal

  22. Artık uyanma zamanı gelmedi mi ağacın köklerini kurutuyorlar. Artık akıttırmayalım bu kafirlere zehiri. İngiliz başbakan Winston Churchill hatırlarsanız Müslüman Türk milletini havuzdaki balığa benzeterek: “Balığı elde etmek için havuzdaki suyu balığa bildirmeden kaşıkla ağır ağır boşaltıp balığa sahip olabiliriz” beyanını bir kabine toplantısında yapmış.
    Eğer biz balıksak su nedir? Dilimiz, dinimiz, soyumuz, ahlakımız ise o zaman korkalım ki havuzda su kalmadı!..
    Mevlam yardımcımız olsun.
    Hürmetlerimle…

  23. Evet çok akıcı olan İngiliz Casusunun İtirafları adlı kitabı elimden düşürmeden (önsözü daha önceki gün okumuştum.) Dün bir çırpıda okudum. Siz kitap hakkındaki yorumumu merak ediyordunuz. Çok şaşırmadım fakat dehşete kapıldım. Zira casusa devlet sırrı olarak gösterilen oda dolusu insanlar dehşete kapılmama yetti. Bu kafirler teknolojinin ve haberleşmenin nerdeyse yok sayılacağı bir devirde o işleri yapmışlarsa şimdi kim bilir neler yapıyorlardır! Düşünmek bile istemiyorum…
    “PARÇALA, HAKİM OL, DİNLERİNİ İMHA ET” prensibiyle yola çıkan bu kafirler maalesef üçüncü merhaleye geldiler onu da Mustafa Sabri Efendinin söylediği gibi: “MEZHEBSİZLİK DİNSİZLİĞE KURULAN BİR KÖPRÜDÜR” prensibiyle yapıyorlar benim bu canım vatanımda.
    Merak ettiğim bir şey var Osmanlı İmparatorluğunda Din-i İslamın merkezinde hiç Türkçe meali olmayan Kuran-ı Kerim’in acaba şimdi niye bedava dağıtılan yüzlerce meali var.
    Osmanlı mı dinini bilmiyordu yoksa biz mi çok iyi biliyoruz!..
    Bu millet bu gafletten ne zaman kurtulacak…

  24. 5 düğmeye Osmanlı’yı satmak

    Bu casusların en meşhuru olan Lawrence, oradaki idareye bir ferman yayınlatmış:
    “Osmanlı zabitlerinin düğmeleri altın kaplamadır. Beş düğme getirene iki İngiliz lirası verilecektir.”

    Aslında düğmelerde altın filan yokmuş ama pırıl pırıl parlıyormuş. Halk bu yalana inanıp; düğmeleri çalmaya, ceketleri çalmaya, hatta dağda bayırda tek bulduklarından zorla almaya başlamış. Zaman zaman ceket için subay öldürenler bile olmuş.

    Bir subay için, sokak ortasında ceketsiz kalmak, tabii ki çok onur kırıcı.. Nitekim, insanlar daha az saygı göstermeye, hatta alay etmeye başlamış. Orduda, askerler ve subaylar arasında moralsizlik ve huzursuzluk oluşmuş. Başarısızlıklar da haliyle cabası…

    Lawrence, böylece bir düğme planıyla Osmanlı’yı Araplar gözünde küçük düşürmeyi başarmış.

    Hikaye gibi, ama maalesef gerçek…

  25. Bu kitabı ben 11 yaşında annemin tavsiyesi ile okudum. Gerçekler ile erken tanıştım. Annem küçük olduğumu ve yalanlara kanabiliceğimi düşünerek okuttu. Allahü teala razı olsun. Ve bu kıymetli eseri sitenizde görmekten mutluluk duydum. Bu eseri her müslimanın okuması gerektiğini düşünüyorum. Günümüzde sahne alan oyunlar güzel bir dil ile anlatılmış. Maalesef aldatılıyoruz. Allahü teala yardımcımız olsun. Amin.

  26. Merhaba, bu kitabı 1-2 sene önce okumuş ve çok etkilenmiştim. Öncelikle, Allah yolunda gitmeye çalışan ve bu doğrultuda sürekli okuyup araştıran ve daha iyiyi öğremeye çalışan biriyim. Fakat kitaptaki ajanın bu bilgileri nasıl deşifre ettiği hep kafamı kurcalamıştır. Okudugum kaynağa göre, her ne kadar tarihteki gelişmeler kitabın içeriğini doğru yansıtsa da, kitabın tamamen bir ajanın ağzından kurmaca olarak yazıldıgı kanısına vardım. Bence kitabın yazılma nedeni ingilizlerin doğru olan faaliyetlerini anlatırken inceden okuyuculara şii ve sünni mezhepleri arasındaki farklar ve vehabilik kötülenerek anlatılıyor. Tabi ki kitap sünni kesim taafından yazıldıgı için inglizler bahane, sünni yol şahane denmek isteniyor. Ben mezhep çatışlmalarına neden olan onlarca kitaptan biri olduguna inanıyorum. Zaten ingilizlerin osmanlıyı ve islamı sevmedikleri her zaman ortada. Ama bu kitap o konu üzerinde iyi niyetli okucuyu yönlendirme var diye düşünüyorum.

    Sedat

  27. Merhaba Sedat arkadaş.
    Bahsettiğin kitap “iyi” olanı kötülemiyor ki, “zaten kötü” olanın ne olduğunu, kimler tarafından çıkartılıp din diye insanların önüne konduğunu anlatıyor.
    Elbette Ehl-i Sünnet yolu “şâhâne”…
    Onun güzelliğini anlatmak için, bırak da bu kadarcık “bahane” de kullanılsın.

    Okuduğunu söylediğin bu kitapta da anlatıldığı gibi, elin gavur oğlu gavurları kendi inançlarını, kültürlerini ve diğer ülkeleri birbirine katmak için hazırladıkları senaryoları uygulamak için ne “bahane”ler kullanıyor, onları hiç görmüyor musun?
    Zaten şâhâne olan bir itikadı, yani “ehl-i sünnet” itikadını anlatan ve “nasibi olanların”, bir de “iyi niyetli” olanların anlayacağı bu kitap bırak da yönlendirsin “iyi niyetli okuyucuyu”.
    Hem sonra, kötü niyetten kime fayda gelmiş ki bu güne kadar?
    İyi niyetlilik güzeldir… Mevla, iyi niyetli olanlara çok kapılar açar, çok güzellikler saçar…

    Kürşat

  28. Kitabı okuyorum şu an ama benim anlamadığım bir nokta var… Bu itirflar nasıl oluyor.. Bir ingiliz casusu yaptıkları şeyleri niçin itiraf ediyor?

Anonim için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir