Kanun üstüne kanun, tedbir üstüne tedbir… Bu kadar çaba sonuç verdi ve sigara içenler nihayet toplumda birer cüzzamlı muamelesi görmeye başladı! Önce otobüslerden, vapurlardan indirildi tiryakiler ve sonra bürolardan, kahvehanelerden çıkarıldı. Aslında iyi de oldu! En sonunda yıldızların altından başka yer kalmadı sigara tüttürülebilecek.
Peki sebebi ne? Sigaranın insan ömründen bazı yılları çalma ihtimali!
Yüz beş yaşındaki adam ise sigara kâğıdına tütününü yerleştirirken, anlatıyor… Bakıyorsun; çoğu insan beş yüz yılda beceremez bunca işi…
Tabir caizse, durum; “simit çalana müebbet, banka soyana beraat” kararına benziyor!
Sigara, insanın ömründen bazı yılları çalabilir evet, bu bir ihtimaldir. Gerçek ise şudur: Televizyon, ömrümüzü kökünden götürüyor!..
Bunun hesabını yapan oluyor mu hiç? Diziler, filmler, yarışmalar, kim nerede ne yaptı programları, reklâmlar, haberler, gene reklâmlar, dizi tekrarları… Adam başı günde 6-7, bilemedin 4-5 saat ve hatta hanım başı günde 8-10 saat…
Hâlbuki bir gün (sadece) 24 saat!
Yani bizler, her günün üçte birini… Veya diğer ifadeyle her üç günden birini yatakta uyuyarak… Birini televizyon karşısında uyutularak… Ve geriye kalan son günü de bunlardan geriye kalan her şeyi yapmak için kullanıyoruz, her şeyi…
Uyumak ve televizyon seyretmekten geriye kalan “her şey” nedir ki?
Her şeyin içine her şey girer işte: Yemek pişirmek, futbol oynamak, evi süpürmek, müşterilerle konuşmak, ütü yapmak, bahçede çalışmak, çiçek sulamak, araba yıkamak, dedikodu yapmak, mesaj yazmak, bankada beklemek, alışveriş yapmak, telefonla konuşmak, işe gitmek, çalışmak, işten dönmek, (ne olduğunu unutsak bile) okumak…
Dedik ya “simit çalana müebbet, banka soyana beraat” kararına benziyor bu durum: Tütünü yakalamışız, bırakmıyoruz. İyi de yapıyoruz. Ama şu beyaz cam, ömrümüzün yarısını sırtlamış, götürüyor da; umurumuzda olmuyor!
Stop
Muammer Erkul
21 Ağustos 2009 Cuma