Silâhını getir, kitabını götür! [02 Mart 2008 Pazar]

Bazı çiçekler vardır; köküne dökülen boyaların renginde açarlar…
Demeye kalmadan, yazının sonunu tahmin ettiniz değil mi? Evet: Çocuklarınız, köklerine döktüğünüz boyanın renginde açacak!..
Maalesef ki, sinek avlar gibi insan vurulan diziler ve filmlerle yoğuruyoruz çocuklarımızın hamurunu… Ne desen, nasıl desen veya aynı manayı hangi kelimelerle tekrarlasan ki; uyansa millet. Bilemiyorsun…
“Koğuuuş kalk” emriyle ayağa fırlayan bir koca tabur gibi doğruluverseydi keşke insanlar, ama değil… Bu iş, sanki oruca kaldırılır gibi; önce uyananların, henüz uyumakta olanları uyandırmaya çalışmasıyla genişleyecek. Nazlana nazlana, yalvara yakara; her doğru iş gibi!..

Adı silahla anılan yörelerimizden biri olan Sakarya’nın Akyazı Belediyesi, geçen yaz bir kampanya başlatmıştı, var mı hatırlayan? Diyorlardı ki çocuklara: “Oyuncak silahını getir, kitabını götür!”
Gece/gündüz, şiddet/diyalog, kara/ak, silah/kitap…
Her zorluğu silahın aştığı ve sadece silahlının kazandığı senaryolarla yıkanan çocuk beyinlerine; kitabın lüzumunu nasıl öğreteceksin?.. Akyazı’daki kampanyanın yüzde kaç başarılı olduğunu düşünmeye çalışacağınıza; dikkat çekilmeye uğraşılan zıtlığa konsantre olun…
Kara-beyaz, soğuk/sıcak, çirkin/güzel, silah/kitap…
“Silah oyuncak değildir… Oyuncak silahını getir, kitabını götür!..”

“Silahını getir bir kitabın olsun” kampanyası düzenleyerek oyuncak silahını getiren çocuklara kitap hediye eden belediyeye, oyuncak satan iş yerleri de katılarak, oyuncak silahları satmama kararı almıştı. Başkanı Yaşar Yazıcı, oyuncakçıları dolaşarak oyuncak silahları topluyor ve bu dükkânlara, çocuklara verilmek üzere kitaplar bırakıyordu. Esnaf da dükkânlarının camlarına “Bu iş yerinde silah satılmamaktadır” yazıları yapıştırıyordu…

Peki neden?.. Silahın asker ve polisin elinde olması gerektiğini, sivilin eline kitap yakışacağını anlatmaya çalışan Belediye Başkanı, “neden” sorusunun cevabını da veriyordu:
“Son yıllarda eğlence ve çeşitli cemiyetlerde sıklıkla silah atılması çok kişinin hayatını kaybetmesine sebep oldu… Başta devlet olmak üzere, bütün toplumun bu konuda tedbir almasına ihtiyaç var. Birisinin sevinçten attığı silah diğerinin canını yakıyor. Toplumumuzun en önemli kanayan yaralarından biri budur… Ancak bunu yetişkinlere anlatamadık. Biz de çocuklara yönelik bir kampanya düzenledik. (Silahla oyun olmaz, silahın oyuncağı olmaz) kampanyasının çocukları silahtan uzak tutacağını düşündük. Oyuncak silahını getiren her çocuğa birkaç tane kitap hediye ederek, çocuklarda silah özentisini önlemeye çalışacağız…"

Bu konu, birkaç ay ile veya bir iki yöreyle sınırlı kalmalı mı sizce?..
Yahut, çocuklarımızın elinde silah mı olmalı, kitap mı?..

Stop
Muammer Erkul
02 Mart 2008 Pazar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir