Çoğumuzun çocukluğu iskelelerde geçti…
Harçlığımızdan ayırdığımız parayla bir sinek oltası ve üç beş metre misina alıp, ve hatta ucuna da kurşun yerine beşlik çivi bağlayıp denize saldık…
Denize ilk itildiğimizde yüzme bilmiyorduk. Ama tekrar ve tekrar düşeceğimizi bildiğimiz için suyun üzerinde durmayı öğrendik, başka çaremiz yoktu…
Gün boyu ayaklarımızı aşağı sallandırarak otururduk iskelede. Balık gelmesini beklerken görürdük; sandal veya daha büyük tekneler ile nasıl avlanıldığını…
İmrenirdik; botu, kayığı, teknesi olanlara…
Küçüklüğümüz iskelelerde geçti.
Bilirdik ki; karadan denize ve denizden karaya ne aktarılacak, ne indirilip bindirilecekse iskeleler kullanılır. Yiyecek yüklenir gemilere, çöp indirilir; mazot doldurulur teknelere, balık boşaltılır… Karşıdan gelen yolcular ve mallar yine iskeleler vasıtasıyla nakledilir…
Bakardık büyümüş gözlerle sessiz sedasız, bu işlerin nasıl halledildiğine. Görürdük ki; sinek iğnesi ve çividen yaptığımız oltamıza gelmesini umduğumuzdan daha fazla balık dökülüyordu, aktarılan kasalardan iskeleye…
Uzun yıllarımız iskelelerde geçti…
Bir yere gitmek için ve bir yerlerden dönmek için iskeleleri kullandık. Ter damlalarımızı savura savura yetiştik çoğu zaman vapurlara…
Bazen, hatta çoğu zaman da kaçırdık!
Aklımızı kaçıracağımızı sandık sonra, çünkü yarimiz bekliyordu karşıda!..
Bu okuduğunuz bir dış politika yazısıydı…
Karalar ve denizler; kolay kolay başaramıyor barışabilmeyi biri biriyle…
Karalar denizleri çamurlamaya, denizler de karaları aşındırmaya devam ediyor. Bundan başka da pek bir alışveriş olamıyor aralarında. Ne zamana kadar? İskeleler kuruluncaya kadar…
Türkiye bir iskeledir;
Doğu ile batı arasında!..
Türkiye’miz dünyanın bütün denizlerini ve bütün karalarını birbirine bağlayan çok önemli bir iskeledir. Bu iskelenin kapısının kenarındaki plakette bunlar yazmaktadır…
Bizler, iskelelerde yıllarımızı geçirmiş çocuklardık…
Büyüdükçe, iskeleleri doğru ve düzenli kullanmayı öğrenmeye başladık. Büyükler bunu başarabiliyordu, ya da bunu yapabilenlere büyük deniliyordu asıl…
Ve biz de, büyüdükçe;
İskelelerin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anladık…
Stop
Muammer Erkul
26 Aralık 2004 Pazar