Manzaraya bakar mısınız, ağzı olan konuşuyor…
“Başkan yağlı kazığa otursun, ucu da ağzından çıksın…”
“Dersaneler günde kırksekiz saat ücretsiz ders versin…”
“Sorular en kolaylardan seçilsin…”
“Zaaart!.. Zuuurt!..”
Sanki “ailenizin kahramanı” Gazman işbaşında!..
Aileler ve koca koca isimler iniliyor!..
Ailelerini ve koca koca isimleri tam da “iplemeyecek yaştaki” öğrenciler ise kafalarını o beğenmedikleri ailelerinin ve beğenmedikleri koca koca isimlerin koltukaltlarına sokup onlar tarafından teselli edilmeyi bekliyor!..
Her vakit olduğu gibi; pişpişleyenler oldukça ağlayanlar çoğalıyor!..
Bütün televizyonlar, bütün gazeteler ve radyolar aynı perdeden üflüyor zurnayı;
“Eyvah ki ne eyvah, mahvoldu çocuklar… Ah ve vah ki çöktü, yıkıldı, psikolojik travmalar geçiriyor yavrular…”
Peki neden?..
“Sorular çalındı ya… Sınavlar ertelendi ya…”
Kimsenin aklına şu gelmiyor:
Sınavın ilk sorusu, soruların çalınmasıydı!..
Sınavın ilk sorusunun, soruların çalınması olduğunu düşünemeyenlerin öfkelerinden çıkardıkları buharlardan da gökyüzü bile görülmüyor!
Dedik ya; sanki Gazman işbaşında…
Birileri sanıyor ki şimdi, sorular benim tarafımdan çalındı da, onları satamadığım için böyle konuşmaktayım!..
Bu birilerinin adını söyleyeyim size:
Bunlar, “Sınav nedir?” sorusunun cevabını hiç düşünmemiş olanlar…
Sahi be, sınav nedir ve yarış neye denir?..
Bu “yarışçılar” diğerlerinden daha iyi olduklarını… Diğerlerinden daha dayanıklı olduklarını… Ve sınava girenlerin çoğunu geçebileceklerini ispat için hazırlanmadılar mı aylardan beri?..
Hıı?..
Sorular çalındı da, bu sorular sadece bir kısmının sorusu muydu?..
Sınav ertelendi de, bu sınav sadece bir kısmının sınavı mıydı?..
Veya bu durum sadece bazılarının mı moralini bozdu?..
Yahut sorular kolaylaştırılırsa herkesin soruları kolaylaşmayacak mı?
Bırrrakın bu işleri de hiç yoktan aptala döndürmeyin sınava girecek olanları…
Kimin kazanacağı şimdiden besbelli olduğu halde!..
Sırası gelmişken “kimin kazanamayacağını” da söyleyeyim bari, ister misiniz?
İttire kaktıra bugüne gelen ve önümüzdeki bir ayı da, “eyvah, mahvoldum, kazanamayacağım” zırıldamalarıyla geçirecek olanlar boşu boşuna sınava bile girmesin…
Çünkü kazananlar, “kazanmayı seçenler”den çıkacak…
Alooo!.. Orda kimse var mı?
Orda olun, orda olun!
Malum gece iki kişiyi aradım. Biri evde değildi. Annesi dedi ki: “Cebine para koydum. Yanına iki arkadaşını kattım… Meyhane mi, diskotek mi, nereye istiyorsanız gidin, dedim.” Dedi.
Diğeriyle havadan sudan konuştuk. Sonunda dayanamayıp sordum: “Sınavlar iptal edilmiş haberin var mı?..”
“Vaaar…” dedi. Sonra da kararını söyledi: “Şu ana kadarki çalışmalarımın üzerine, bu süre içinde bir bilgi daha koyarsam, bir tek soru daha çözersem avantajım olmaz mı?..”
İki takım kapışıyor. Biri, “yenildikten sonra” diyor ki: “Ama yağmur yağıyordu!..”
Yarış atları hazır… Kapaklar yanlışlıkla açılıyor, fırlayıp kırk-elli metre koşuyor bile bazıları…
Az sonra hepsi yeniden hazırlanmış oluyor. Bütün yarış atları tırnaklarının üzerinde kıpır kıpır ve “sınava” hazır… Ama beygirin biri sırtüstü yatmış, ayakları havada tepiniyor: “Ben mahvoldum… Demin yanlışlıkla kapaklar açılmasaydı… Öldüm, bittim, koşamam artık…”
Burda da bir “sivrisinek”, “anlayanlara” saz çalıyor işte!..
Stop
Muammer Erkul
08 Mayıs 1999 Cumartesi