(Üşüyorum… Bana kendini hatırlat!
Ya da ben, bir zamanlar sana yazmış olduğum mektubu okuyayım; koynumdan çıkararak…)
…….
Soğuk;
..oğlak gibi diridir…
El değmemiş, dil değmemiş filizlerle beslenen bir beyaz oğlak gibi, dipdiri!..
Soğuk; ısrar üstüne, tutku üstüne, vazgeçmeyiştir ve soğuk; önünde durulmayıştır!..
Soğuk; teni deleer, cana değer ve candaki canana erer…
Ben?..
İçine girmek isterdim ben, soğuk gibi…
…..
Israrla ve tutkuyla, vazgeçmeden ve kaçılamadan;
Sen, benim oluncaya kadar ve sen, ben oluncaya kadar sana sirayet etmek isterdim…
Senin benden gayrın ve ayrın ve farkın kalmayıncaya kadar!..
Soğuk; oğlak gibi diridir…
El değmemiş, dil değmemiş filizlerle beslenen bir beyaz oğlak gibi, dipdiri!..
Soğuk; siyahı beyaza döndürür, kirliyi temize…
Bazen, geceyi bile gündüze!..
…..
Soğuk, girmek ister içine; savunulan kalenin, ve içine girmek isterim ben, soğuk gibi!..
Soğuk; emerek değil, kendini emdirerek sindirir seni…
Soğuk; alarak değil, kendini vererek sahibin olur!..
Soğuk; bir oğlak gibidir, dipdiri…
Ve seni de iki büklüm, süklüm püklüm etmeden fetheder;
Kendi görülmez, sende görülür!..
Soğuk avuçlar seni; bir çelik hançer gibi kendi kalbine saplar…
Nedir aşk;
Bu değilse?..
Ve ben, nasıl istemem; sana sirayet etmeyi, soğuk gibi?..
Nasıl istemem; sana dahil olmayı, karışmayı, sinmeyi?..
Sen olmayı içinde, ve ben bulmayı kendime?..
…..
Been,,, ben;
İçine girmek isterdim ben, soğuk gibi!..
…….
(-Ben de parmakların dondu da bana yazamıyorsun sandım, yoksa sen beni unutmazdın!
-Unutsaydım, donardım!)
Stop
Muammer Erkul
29 Ocak 2006 Pazar