İster kork ister sevin [14 Nisan 2006 Cuma]

Ödünüz kopacak bu yazıyı okuyunca!..
Konumuz çocuk…
Yıllarca biz de çocuklar için yazıp çizdik, işimiz aşımız oldu çocuklar.
Sadece bizim değil, aslında herkesin derdi çocuklar. Ve hatta sadece bizde değil, yeryüzünün her yerinde durum aynı. Nerde birkaç kişi toplanmış ve onların da çoluğu çocuğu var ise mevzu bu:
Ne olacak çocukların hali? Ne yiyip ne içecekler… Daha da önemlisi;
Nasıl eğitilecek bu çocuklar?..

Gerçekten de bu konu çok önemli, farkında mısınız: Çocukların eğitilmesi lazım, işlenmesi lazım…
Ormandan kesildiği günden beri yol kenarında duran kütük ile;
Başköşeleri süsleyen işlemeli ahşapların malzemesi aynı. Lakin, aralarında çok fark var, öyle değil mi?..

Eser; zaman istiyor…
Eser; sabırla şekilleniyor…
Aklına esenin tuvale attığı bir avuç boyanın aşağı süzülmesinden ortaya çıkan renkler sanat olmuyor; acayiplik oluyor!
Zamanımızda ise moda işte bu:
Acayiplik!

Canı isteyen istediği yerde ve istediği gibi yaşasın!..
İyi de ne Sedûm var şimdi, ne Gomore ve ne de diğer binlerce isimsiz şehir…
Halbuki medenî olanların Medine’leri (şehirleri-medeniyetleri) yaşıyor hâlâ!..

Medeniyet kurmak zordur. Medeniyetlerle medeniyetler arasında uçurumlar vardır çoğu zaman…
Toprağın üstüne kurulan medeniyetler insanları medenî yapmaz…
Özüne, içine, gönlüne medeniyetler kurabilmiş insanların kurduğu medeniyetler “medeniyet” olur, kalıcı olur ancak!..

Dönelim şimdi tekrar konumuza. Evet, konumuz; çocuk…
Ne olacak bu çocuklar, değil… Nasıl yetişecek bu çocuklar, değil… Belki de ilk defa yemin ederek söylüyorum ki; anne ve babaların… Çocuklarını “nasıl yetiştireceklerini” düşünmek yerine…
“Çocuklarını nasıl yetiştireceklerini” düşünmeleri lazım, kendi çocuklarının!..
Aradaki incelik anlaşıldı, değil mi?
İşte buna hazırlanmak lazım, istesek de istemesek de…
…..
“Nasıl yetişecek bu çocuklar” tembellerin sorusu…
“Kendi çocuklarını nasıl yetiştirecek bu çocuklar” ise, usta satranççıların…

Küçük bir soru farkı; büyük sonuçları çağırır arkasından… Çağırır da, sürükleyip getirir de…
Bütün inşaatlar bir gibi, aynı gibi gözükür uzaktan. Ama mimarın kafasının içindeki şekle, resme, plana göre ölçülü tartılıdır, etraftaki malzeme yığınları…
…..
Bu çocuklar, kendi çocuklarını; sizden aldıkları hangi birikimle yetiştirecek?
Korkacaksa işte bunun için korkmalı insan…
Ve sevinecekse, yine bu konu için sevinmeli.

Stop
Muammer Erkul
14 Nisan 2006 Cuma 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir