Stop’suz ilk Cuma…


Bugün ilk Cuma ama bu satırlar bir hüzün yazısı değil…

Leylekler göçse uzaklara, yuvaları kimsesiz kalıyor; otları kurusa, bahçen gözüne bir başka görünüyor.
Tırnağını bile kessen, yerinde boşluk hissediyorsun.
Alışkanlıkları değiştirmek gerçekten de kolay değil.

Yirminci yıla girmişken, Stop köşemizin ipi koptu.
Hani o görünmeyen bağlarım olmasa savrulabilirdim, çok uzaklara!..

Hüzün başka şeydir öfke bambaşka.
Duygu başkadır, kin ve nefret başkadır.
Hazreti Mevla uzak etsin onları çevremizden…

Bu hafta farklı işleri takiple geçti.
Artık düzene girer yazılarımız ve yine sistemli şekilde sitemizde paylaşırız.

Fakat yazılarımızı kağıt üzerinde okumakta olanlar için bu durum sıkıntı elbette.
Geçen hafta (son yazım, sözüme) inanamayıp, yanlış okuduğunu düşünüp; ve bundan emin olmak için bir hafta yani bu haftayı (yazım çıkmamış ilk gazeteyi) bekleyenler içimi titretti.
Hüseyin amcamız var, yaşı seksene yakın: 
"Muammmer oğlum, nasılsın, iyi misin, ne oldu?" diye aramasını zor unuturum…

Yazılarımızı sadece gazeteden okumaya alışık kimseler için biraz zor olacak fakat biliyorsunuz ki KiboneM herkese, hepimize bir çözüm.
Benzerini hiç kimse hiç bir ülkede görmemiş (veya gören çıkmadı) şimdiye kadar.

KiboneM bir müjdedir, her duyanı heyecanlandıran bir projedir. 

Bu yazıların devamı gelir, henüz işin başındayız.
KiboneM hakkıda hiç bir şey bilmeyenler, şimdilik şu linke bakabilirler.

M:)

Not: Dün yazılmış olan yazı sitede açılmadan kalmış, kısmet bugüneymiş…



"KibonM hakkında" yazısının linki:

http://www.muammererkul.com/kibonem118/5174-kibonem-hakknda.html

 

8 yorum

  1. Bu satırlar yıllardır
    tutunmayı devam etmeyi ve sevebilmeyi öğretti..
    Şimdi yine öğretiyor.
    Okumak isteyen için bulmak isteyen için çokkk ders var burada.
    Allah u teala tevekkülünüzü arttırsın ve her adımınızın başını sonunu hayr eylesin.

    Şimdi daha çok çalışmanın zamanı.

    Hani bazen kızıyorum aklıma geleni klavyeye tuşluyorum.
    Belki yanlış yapıyorum hatta sizi de kızdırıyorum
    Korkularım bambaşka da ondan ya…
    Ah o görünmeyen bağlar

    Ama sakın sakın savrulmayın,
    çok az kaldınız..önümüzde elimizde…
    sakın sakın savrulmayın

    Daha yapılacak çoook iş var değil mi 🙂

    Mustafa Metin Tamer

  2. Dualarına amin abiciğim…
    Hani köklü, dallı budaklı kocaman bir ağaç sökülür de yerinde koca bir oyuk kalır… Karanlık, ürkütücü… hani sanki içine bir ya da bin mazlumun kanı akmış da, donmuş kalmış gibi kararmış… “canı olanların” canlarını çok acıtan bir kara oyuk…
    Hani sanki mazlumların, çaresizlerin gözü kalmış bir haciz malını almaktan korkar gibi çekinirsin o boşluğa adımının değmesinden… O yeri herhangi bir şekilde mesken edinmekten Rabbine sığınırsın hani…
    Ve, biliyorsundur aslında artık oranın öyle olduğunu, ama yine de hayretten, hem de uçuklatan bir hayretten kendini alamazsın!..

    Hicran Seçkin


  3. Ve o ağacı sökenlerin rahatlığı… ürkütür seni hani… Yo, onlardaki güç değildir ürküten; ayaklarının dibindeki derin uçurum… Arkalarındaki kesif karanlık… Tepelerine toplanmakta olan ifadeye sığmayan koyuluktaki tuhaf bulutlar… Görürsün bunları… Ve ürkersin!.. Adeta onların korkmayan, hiç titremeyen kalplerinin yerine… Sızlamayan vicdanlarının yerine sen korkarsın hani… Hani sanki, asıl onlar için korkar gibi!.. Bir cana kasdetmekle bin cana yazık etmelerine şaşar gibi…

    Rızık, Allahü tealadandır; maddi rızıklar da manevi rızıklar da… Rızka kefil olduğunu kendisi buyurmuş… Ama şu kaşıkla, ama bu kaşıkla, gelir rızık… Açlıktan ölen olabilir mi, olabilir… O da nasiptir… Ama hani, “bir yerde bir fakir açlıktan ölse, o yerdeki bir zenginin de zekat borcu olsa, o zengin o fakirin kâtilidir” mealinde bir bilgi var ya kitaplarımızda…

    Hicran Seçkin

  4. Biz “kitaplı” insanlarız, ondan içimiz böyle sızlıyor, böyle yanıyor, rızık kasemizi önümüzden çekip alanlara bile…
    Keşke “kaşıklar” rızka vesile oluşlarını yük bilmeseler de, sevinip şükretselerdi…
    Meşhur Firavun’un kıssasını az çok hepimiz biliriz… Ben hayret etmiştim onca zulmüne rağmen onca zaman karşılığını bulmayışına… Kıssanın devamında açığa çıktı sebebi… Onca zulmünün yanında, karınlarını doyurup ihtiyaçlarını giderdiği fakirler varmış… Allahu teala onların rızkına vesile olmasının hatırına vermiş o mühleti… Ne zamanki ülkenin maddi refahı sarsılmış, ilk o gariplerin rızkını kesmiş… Ve ilahi kanun işleyip, işi bitmiş!

    Hicran Seçkin

  5. İşte, bu ilk cuma bizim de içimizi böyle acıttı abiciğim…
    Sanki o sökülmüş ağacın yerindeki derin oyuğu ve o oyuktaki derin karanlığı görmüş gibi!..
    Mevlam hakkımızda hayırlı olanı versin, imkanı olmayanlarımızın ve hepimizin yardımcısı olsun ve yeni kapılar açsın… Hüseyin amcamıza da, hepimize de… Amin…
    (Bunları uygun görmezseniz yayınlamayabilirsiniz abiciğim… Ben bunları yazmazsam sanki vebal olacakmış gibi hissettiğim için yazıyorum… Hani sanki, görüyorsun bir şeyleri… Görmeyenlere söylemeye dilin de elin de yetiyor, ama sen susuyorsun… İşte bu vebalden korkmak gibi…)

    Hicran Seçkin

  6. Hangimizin içi ciz etmediki Muammer agbi? Bizki o guzel emanetleri heyecanla bekleyen, gazeteden dikkatlice kesip en guvenilir yerlerde muhafaza eden, azicikta olsa halinle hallenebilen yarali ama sayende umutlu da olan yurekler degil miyiz? Çok uzgunum, uzgunuz böyle olmamaliydi… Rabbim yeni yolumuzda bizlere yar olsun yalniz koymasin, gorunmeyen baglar görünsün… Cansın

  7. Hangimizin içi ciz etmediki Muammer agbi? Bizki o guzel emanetleri heyecanla bekleyen, gazeteden dikkatlice kesip en guvenilir yerlerde muhafaza eden, azicikta olsa halinle hallenebilen yarali ama sayende umutlu da olan yurekler degil miyiz? Çok uzgunum, uzgunuz böyle olmamaliydi… Rabbim yeni yolumuzda bizlere yar olsun yalniz koymasin, gorunmeyen baglar görünsün… Cansın

    TUĞÇE

  8. GÜL, DÂİMA

    Gül yüzlüm gülsün yüzün, dücihanda daima…
    Gülücüğüne güller, bülbüller bakışıyor,
    Sîmandaki safvete gönüller akışıyor,
    Senin güzel çehrene gülmek çok yakışıyor…
    Gül yüzlüm gülsün yüzün, dücihanda daima…

    Gül sözlüm gülsün sözün, dücihanda daima…
    Ben, elemle daldığım derin kesâfetteyim…
    Akıl almaz kıyıma bin canla gayretteyim!
    İşin büyüklüğüne, bağışla, hayretteyim…
    Gül sözlüm gülsün sözün, dücihanda daima…

    Gül özlüm gülsün özün, dücihanda daima…
    Evvel kan ağlıyorken seninle gülmüş özüm,
    Seninle mânâ bulmuş gayesiz, nâdan sözüm…
    Işığınla yıkanıp fer dolmuş iki gözüm…
    Gül özlüm gülsün özün, dücihanda daima…

    Hicran Seçkin/7 Eylül 2013 Cumartesi

Hicran Seçkin için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir