Sürü sürmek! [23 Şubat 2007 Cuma]

Yüz bin tane kara cahil mi çoktur; yoksa okuyup yazan yüz kişi mi?

Sürüler zor yürür.
Onları harekete geçirmek zahmetlidir ama, yürüdükleri zaman da büyük bir güç olurlar. Önlerine çıkmak tehlikelidir.
Sürüleri durdurmak ise, yürütmekten de zordur;
Ezerler insanı!
O yüzden, sakin sürüleri, usul usul; “kendi götürmek istedikleri yöne doğru” hareket ettirmeye çalışır, işi bilenler…

Sürülere akıllı/zeki çobanlar lazımdır…
Aksi halde, çobansız sürüler; aralarından çıkan, kendilerinden daha güçlü/kuvvetli hemcinslerinin peşine takılarak, meçhule doğru giderler!
Buradaki soru;
Çobanın kim olduğu/olacağıdır!

Sürülerin okumasına/yazmasına ihtiyaç yoktur!
Sürüler; eti için, sütü için, yünü için, gücü için beslenir!
Sürüler; okuma yazma bilmedikleri veya bilseler de okumadıkları için; nasılsa bu satırları okumazlar. Ezkaza okusalar bile; okumadıkları süre boyunca kabiliyetlerini yitirmiş olacaklarından, okuduklarını anlayamazlar!..

“Niye okumuyorsunuz” demek, “hadi gelin okuyalım” demek, “bilgiye uzak durmak, gün gelir insanı cehalet sürülerine karıştırır” demek… Sürülerin üstüne doğru söylenmiş bile olsa… Belli ki; onlara hakaret değildir…
Peki ya nedir? Şudur: Bir kişiyi bile olsa “cahiller sürüsünün içinden çıkarma” çabasıdır… İnsanları; baktığı halde kör, duyduğu halde sağır, okuyup yazdığı halde cahil kalmaktan kurtarma çabasıdır!

Muhtemeldir: Sürüdekilerden biri, eğer bu yazıyı, buraya kadar “bile” okumuş olsaydı… Hatta biraz da anlamış olsaydı, ne yapardı biliyor musunuz? Şunu yapardı: Çayırda otlarken, bir kasa enerji içeceği bulmuş inek gibi, önce sarsılır… Sonra hemen, bu satırları yazan kimseyi arar… Ve o anda, telefonda, kendine sınıf atlatmasını ister; düğmesi çevrildiği an yanan ampuller gibi onu ışıl ışıl parlatmasını isterdi!..
Bunun olması elbette mümkün değil. Çünkü herhangi birinin “ben cahilim” demesi imkânsız; zaten bunu diyen de “okula az gönderdiler” anlamında söyler…
Samimi olmak lazım:
Bilmediğini kabul eden; öğrenir!

Bir insanı fişe takıp, âleminde olmayan bilgilerle doldurarak; yüz binler kalabalığından binler grubuna atlatmak, hem de bunu bir solukta başarmak, eğer mümkün olsaydı… Bu hal; ömür boyu iş tutmadan sokaklarda gezinmiş avarenin önüne, hazine sandığı koymaya benzer!
Para görmemiş birinin eline en büyük ikramiyeyi vermek, daha tehlikelidir çünkü; çayırda aval aval otlayan bir ineğe “şu sürüye çoban ol” demek!
Belli ki; biri bol para bulunca kendini yakar… Diğeriyse kocaman bir sürüyü karanlığa sürükler!

Altın madeni üstünde oturdukları halde, gelip geçen yolculardan bakır para dilenen fukaralara, aslında sözüm…
Kendi bahçelerinde memba suyu kaynadığı halde; mandalı gölün kıyısında bataklığa bakarak, susuzluktan yutkunanlara, yani sözüm…
Yani; canlarına okununcaya kadar okumayanlara!
Yani, sözüm; meclisten içeri!
 

Stop
Muammer Erkul
23 Şubat 2007 Cuma

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir