Tahtımı insanların gönlüne kurardım. Aramazdım havası en güzel tepeler… Güneşi en güzel alan yamaçlar… Suyu en bol olan ovalar…
Sultan olsam, tahtımı insanların gönlüne kurardım.
İnsanları “yıkmadığım” sürece yıkılmazdı sarayım. En sağlam, en yüksek ve en asılmaz duvarlar benim sarayımda olurdu.
İnsanlar, yüreklerine kurulmuş sarayımın tek tek muhafızı olurdu. Ben onları yüreğimde muhafaza ettiğim sürece, onlar da yüreklerindeki sarayımı muhafaza ederdi.
Sultan olsam, tahtımı insanların gönlüne kurardım.
Ölüm, “korku” olmazdı o zaman. Ölsem, tacım başımdan düsmezdı.
Gönüllerdeki tahtımdan, insanların yüreği var olduğu müddetçe inmezdim.
İnsanlar… Ah o hepsinin gönlünde birer sarayım, birer tahtım ve birer tacım olan insanlar…
Gönlüme sığdırabildiğim sayıda, tacımın muhafızı, tahtımın muhafızı, sarayımın muhafızı olan insanlar…
Sultan olsam, zaten saray aramazdım…
Tahtımı gönlünüze kurardım.
Ve tacımı “ellerinizden” giyerdim başıma.
Sultan olsam, herhalde “sultan” olamazdım! Gönlüme sığdırabildiğim kadar ve bana “sultan” diyen “sultanıma” sultanlık yapmak sultanlığıma sığmazdı. Bana “sultan” diyen sultanlarım elbette ki kendi gönüllerinin sultanıydılar…
Ve ben ancak onların gönüllerine tahtımı kurabilirsem sultanları olurdum.
Elbette…
Sultan olsam tahtımı insanların gönlüne kurardım.
Kılıç kından çıkmazdı. Bakışlar çiçeklenir, gülüşler çiçeklenir, gönüller çiçeklenir…
“Çiçekler” derilirdi alınan her selâmda.
Sarmaşıklar boyardı olmayan duvarları. Bayrağım?..
Bahçemdeki güllerin rengindeydi bayrağım.
Gönül göklerindeki yerindeydi bayrağım.
Sultan olsam… Ah ki ah sultan olsam;
Tutulmaz ufukları hapseden sonsuz yere; insanların gönlüne kurardım sarayımı.
Stop
Muammer Erkul
05 Ocak 2007 Cuma