Oysa her gün susuz yüreğim!..
Halbuki her gün öksüz bir gönül… Ve de okşanmayı bekleyen bir baş taşıyorum, omuzlarımda…
Adı bilinen günler yetmiyor bana; "her güne" ihtiyacım var…
Her gün okşanmak… Her gün sevilmek… En azından her gün "hatırlanmak" istiyorum…
Ilık eller, ve sıcak bakışlar ve yumuşak sözler istiyorum… Ilık bakışlar ve sıcak sözler ve yumuşak eller istiyorum… Ve ayrıca….
…..
Biliyorum ki;
Oysa her gün susuz yüreğin!..
Halbuki her gün öksüz bir gönül taşıyorsun; ve de okşanmayı bekleyen bir baş taşıyorsun, omuzlarında…
Adı bilinen günler yetmiyor sana; "her güne" ihtiyaç duyuyorsun…
Her gün okşanmak… Her gün sevilmek… En azından her gün "hatırlanmak" istiyorsun…
Ilık eller, ve sıcak bakışlar ve yumuşak sözler istiyorsun… Ilık bakışlar, ve sıcak sözler ve yumuşak eller istiyorsun… Ve ayrıca….
…..
Biliyoruz ki;
Oysa her gün susuz yürekler!..
Halbuki her gün, öksüz birer gönül; ve de okşanmayı bekleyen birer baş taşıyor herkes, omuzlarında…
Adı bilinen günler yetmiyor kimseye; "her güne" ihtiyaç duyuyor herkes… Ve herkes her gün okşanmak… Her gün sevilmek… En azından her gün "hatırlanmak" istiyor…
Ilık eller, ve sıcak bakışlar ve yumuşak sözler istiyor…
Ilık bakışlar, ve sıcak sözler ve yumuşak eller istiyor…
Ve ayrıca….
…..
Biliyoruz mu herkes;
Meğer her gün susuz olduğunu yüreğimin?..
………
Bileşim Yayınevi, Orhan Alkaya’nın üç şiir kitabını basmış: A!Etika, Parçalanmış Divan ve Tuz Günleri. İnsana "keşke benim de şiir kitabım olsun" dedirtecek kadar özel ve temiz baskılı kitaplar.. Ve yine aynı yayınevinden; Su ve Çakıl Taşları. Yazarı Yaşar Bodur: "Bu kitap, bir çocuk kitabı değil. Büyükler için yazıldı ama, dolaylı da olsa çocuklara armağandır" diyor.
Ben bir kitabın ne anlattığı kadar, nasıl anlattığına da bakıyorum. Yaşar Bodur doğru üslup kullanıyor… Beni şöyle görsünler gailesinde değil çünkü. "Ben zaten buyum, ve söylediğim anlaşılsın diye yazıyorum" deyişini duyuyorum satırlarında.
Ne yazık ki çok kimse elindeki mumu hep daha aşağı indiriyor; gölgesi ardında büyüsün diye!
Halbuki yazdıklarımızdır ışık; ve onlardır yolumuzu aydınlatacak olan da. Ha şafak sökmemiş ufukta, ha kelimeler dimağları bulamamış. Pek farkı yok biri birinden. Öyle değil mi?..
Stop
Muammer Erkul
17 Mart 2004 Çarşamba