Taşçının hikayesi…
O, yoksul bir taşçıydı. Her gün kayaları parçalıyordu. İşi böylesine ağır olduğu halde çok az aylık alıyordu. Bu yüzden hayatından hiç memnun değildi.
“Ben başkalarından daha çok çalışıyorum! Diye düşünüyordu.
Benim işim onlarınkinden ağır ve ben onlardan daha az kazanıyorum. Zengin olmak istiyorum. Biraz dinlenirim ve güzel elbiselerim olur…”
O an nasıl olduysa gaipten bir ses duydu. Bu ses ona;
“Zengin olacaksın, güzel elbiselerin olacak!..” Dedi.
Taşçı o an zengin oluverdi.
Artık onun da istediği gibi güzel elbiseleri vardı ve bir iş yapmak zorunda da değildi.
Günün birinde kral, onu sarayına davet etti. O, sarayın güzelliğine hayran oldu. Ama…
…Kral ondan daha zengindi.
Bu yüzden üzüldü.
“Ben de kral olmak istiyorum!” Dedi. Gaipten gelen ses yine duyuldu ve taşçı kral oluverdi.
Şimdi bütün gün hiç çalışmıyordu.
Çok sıcak bir gündü.
Güneş ışınlarını saçıyor, yeryüzü cayır cayır yanıyordu.
Kral kızdı; güneş ondan nasıl güçlü olurdu ki?..
Hayatı yine sevmez olmuştu.
“Güneş olmak istiyorum!” Dedi. Bu defa da de güneş oldu.
Şimdi güneş, ışınlarını saçıyor ve dünyadaki herşey yanıyordu.
Ama bir bulut geldi, dünyayla onun arasına girdi. Işınları artık dünyaya ulaşmıyordu. Güneş kızdı;
“Bu nedir böyle? Ben buluta hiçbir şey yapamıyorum. Şu an ondan daha kuvvetli olmak istiyorum” deyince koskoca bir bulut oldu.
Az sonra bulut, yağmura dönüştü. Yağmurlar toprağa, oradan nehirlere ulaştı. Nehirlerin suları çoğaldıkça çoğaldı. Evleri, tarlaları seller bastı. İnsanlar hayvanlar, tarlalar perişan oldu.
Ama sular, kayalara hiçbir şey yapamıyordu.
Bulut öfkelendi. Bu kadar çok su nasıl olur da kayaları aşamazdı?..
Ama kayalar sulardan daha güçlüydü.
Bulut bağırdı:
“Kaya olmak istiyorum.”
Hoop, istediği gibi kaya haline geliverdi. Artık güneşten ve buluttan daha güçlüydü.
Aradan çok zaman geçmedi ki, elinde balyozla bir adam çıkageldi ve ondan parçalar koparmaya başladı.
“Aman! Bu da nesi?” Dedi kaya…
Ben bu adamdan zayıfım…”
Sonra birden anladı; kuvvetin kaynağının mutluluk olduğunu ve pişmanlıkla haykırdı:
“İNSAN OLMAK İSTİYORUM!..”
O anda kaya, insana dönüştü.
Şimdi o adam yine kayalardan taşlar koparıyor.
İşi ağır ve aylığı az; ama hayatı seviyor ve mutlu.
——————————————————–
Ey gönül
Bağından her güzel bir gül çekerdi
Ondan mı sarardın soldun ey gönül
O güzel günler derdin hiç biter mi
Bir zamanlar aşk için yoldun ey gönül
Dünyaya baksan da gülümser gibi
Umutsuz yarınların bir keder gibi
Ellerde dolaşan kadehler gibi
Yıllarca boşaldın doldun ey gönül
Çare yok matemin çok derinse de
Hasretim tükenmez yaşım dinse de
Gençliğin hoş geçti eğlendin ise
Sanma ki bahtiyar oldun ey gönül
Murat Şenol
* Bir tehlike anında gemiden uzaklaşan fareler, geminin batmamasını bir türlü affedemezler.
(Wieslaw Brudzinski)
*Kurtlarla arkadaş ol, yalnız elinden baltayı bırakma.
(Rus Atasözü)
*Rüzgara tüküren, kendi yüzüne tükürür.
(İtalyan atasözü)
*Bir gün su içeceğin çeşmeye çamur sıçratma.
(İsrail atasözü)
Son zamanlarda yürürlüğe girmiş olan; Basın meslek ‘ilkel’leri
1. Patron ve öngördükleri dışında kimsenin ırkı, cinsiyeti, sosyal düzeyi ve dini inançları bizi bağlamaz. Biz işimize bakarız.
2. Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğü, genel ahlak anlayışı, din duyguları, aile kurumunun temel dayanakları da bizi bağlamaz. Yeter ki reytingi bol olsun.
3. Paraya ya da hisse senedine tahvil edilmeyen haber, haber değildir. Kalemini gerekirse kır, asla satma… Kirala, daha çok kazanırsın!..
4. Haberin yalan da olsa, itiraf etme. İtiraf imaj götürür, iftira tiraj getirir.
5. Kişilerin özel hayatı gazeteciler dışında kimseyi ilgilendirmez.
6. Yanlış haber, doğru haberden; yalan haber ise her ikisinden de daha iyidir.
7. Haber değeri olmayan yatak odasına girme, zaman kaybedersin.
8. Atlama! Atlat! Apar ve abart! Haber, gazetecinin ortak malıdır. Arşive manşet olmaktansa, devam sayfasına tek sütun ol.
9. Aksi gazeteyi tatmin edene kadar herkes suçludur. Bir basın-yayın organının tatmin ölçüsü serbest piyasa kurlarına göre ayarlanır. Teminat mektubu, beraat ilamından daha tatmin edicidir.
10. Önce as, sonra yargıla!.. Haber elinde patlayabilir.
11. Herhangi bir suçun en kestirme faili, objektife en yakın kişidir.
12. Haber kaynağının gizliliği, pazarlığa tabidir.
13. Gazeteci, patronunu kızdıracak yahut işten atılmasına yol açacak yöntem ve tutumla haber araştırmaktan sakınır.
14. Kansız haber, cansız haberdir. Yanında can çekişen baban bile olsa, önce resmini çek, sonra hastaneye götür! Eğer bu bir kadınsa, deklanşöre basmadan önce eteğini sıyırmayı unutma!
15. Özel haberlerin bedeli, haber kaynağından tereddüde yer bırakmayacak bir şekilde tahsil olunur.
16. Basın özgürlüğü, gazetecinin onurudur. Bizi tekzip edenin sülalesini tekzip ederiz!..
(* Bu maddeler, gazeteci Şeref Oğuz ve Ahmet Tezcan tarafından, ulusal gazetecilik uygulamaları esas alınarak belirlenmiş ve bize Bilal Akçay tarafından gönderilmiştir.]
Stop
Muammer Erkul
05 Nisan 2000 Çarşamba