Herhangi bir başarının üstesinden gelmiş herhangi birini gördüğünüz zaman, bilmeniz gereken şey şudur ki; o işi başaramamış milyonlarca kişi var!.. Rahat olun yani diğer rahat olanlar gibi, umursamazlar, yarınlarla hiiiç derdi olmayanlar gibi! Yani aynen de kardan adamlar gibi eriyip gideceksiniz günün birinde! Şimdi, kulağını getir de sana bir küpeDevamı

Küçük çocukların saf/masum ifadelerle verdiği hoş/komik/ilginç cevaplara güler, hatta bunlardan programlar çıkarırız. Bizler şu “farka” şaşırırız aslında: Çocuklar gördükleri şekilde söyler; bizlerse alıştığımız şeyleri yapar ve kendi istediğimiz şekilde görmeye devam ederiz! Bir çocuğa “Spor nedir ve ne yapılır?” deseler, “Spor gole bakmak ve çerez yemektir” demez mi?.. Spor anlayışımızDevamı

                                                                                                             MMT kardeşime sevgimle 🙂 Azıcık başınızı ağrıtayım, diye başlamışsın ya işle alakalı sorularına. Bahsettiğin bu “baş ağrısı” o kadar hoşuma gidiyor ki, anlatamam sana. Çünkü soran kişi; öğrenmek isteyen, kibrini yenen ve her şeyi bilirim batağına saplanmayan kişi demektir. Tebrik ediyor ve teşekkür ediyorum sana; hem benim ve hemDevamı

Vizyonun “tele”si, kulağın “küpe”si! Özal bir vizyon adamıydı… Bazıları bu vizyonun “tele” kanadını sahiplendiler, bu parka kamp kurdular ve buradan herşeyin, herşeyin, herşeyin altını oymaya başladılar… (Bu her şeylerin hepsinin neler olduğunu söylemeyeyim ki kafam rahat kalsın!..) ….. Soru: Bu her şeyi oyucular her şeyin altın oydular da kendi altlarınıDevamı

Ben İstanbul’un Anadolu yakasının çocuğuyum; Fenerbahçe de İstanbul’un Anadolu yakasının tek takımı… Raif abimin bağlaması ve bu sazın da çalındıkça sallanan parlak sarı ve koyu mavi ibrişim püskülü olmasaydı belki Fenerbahçe’li olmazdım… ….. Ama bugüne kadar hakkında en çok konuştuğum ve yazı yazdığım spor insanı Fatih Terim’dir ki, bu adam;Devamı

Yarama şiir bastım… Tütün yoktu, tuz yoktu cââân; Yarama şiir bastım!.. Surda yâre yâreydi güllelerin izleri; bendeyse pâre pâre, dudaklarının!.. Surlardaki yaralar dolar, kapanır ve örülürken ben; her bûsenin deliğinden burçlara asılırdım!.. Yârelerimdi yârin göründüğü mazgallar; Her delikten cansuyum canânıma bakardım! İlaç yoktu, tütün yok ve tuz dahi yoktu cân;Devamı

O kapkara ve şıkır şıkır oğlak, dayımın gözüne bakar, sözünü dinlerdi. “Öl Mıkı!” derdi dayım; Mıkı, atardı kendini yere… Dayımın yüzünü bile hatırlamıyorum… Ama Mıkı’nın hiç düşünmeden, tereddüt etmeden “küt” diye yan üstü kendini yere vuruşu… Parlak ve simsiyah tüylerinin kıpır kıpır oluşu gözümün önünde beliriyor… “Kalk Mıkı” derdi ardındanDevamı

Ne mümkün? Veya; Zehirli Su… Yahut; Senli Ben… Ya da; Benli Sen… Her ne ise, ismi önemli değil zaten! (BİR KÂSE SUYA DÜŞEN BİR DAMLA ZEHİR GİBİ; GAYRI SENİ İÇİMDEN SÖKÜP ATMAK NE MÜMKÜN?..) Nasıl damlarsa zehir bir kâse suya; İçime, öyle damladın… ….. Ve nasıl karışırsa soluğa, nasıl karışırsaDevamı

Eğer emsalinden gelse, belki cinayete bile sebep sayılabilecek ağır hakaretleri (daha doğrusu hareketleri) babalar sakin tebessümlerle nasıl da sineye çekiyor çoğu zaman, değil mi?.. Biliyorlar çünkü, kendileri için de aynı sabır gösterilmiştir bir zamanlar… ….. Ve bir gün geliyor ki; bizler de, aldığımıza benzeyen bir sabrı veriyoruz kendi evlatlarımıza… Yani…Devamı

Rahîm Er Ağustos 2000 / 13.5 x 21cm / 344 sayfa / bky (babıali kültür yayıncılığı) / (0212) 511 9522 ….. Neredeyse (en azından fikrî) çocukluğumdan beri tanıyor olduğum için söyleyebilirim ki; Rahim Er ciddî, yeniliklere çok açık ve büyük düşünebilen bir büyüğümdür. O, önce “insana” yatırım yapmanın değerini gerçektenDevamı