Yaşadıkça tüketmek zorundayız ve bu ürünleri bir yerlerden alıyoruz. Ürün kalitesi elbette çok önemlidir. Satış metodunu firma belirler… Klasik yöntemde kârı; pazarlık, kira, maaşlar, reklâm vs eritir. Krizler ise batmak için sebeptir. Diğer yol ise; en kaliteli ürünü üretenlerle anlaşıp, bilinen masrafları ortadan kaldırıp, kârı sisteme üye olan müşteriler arasındaDevamı

Tortum şelalemiz var, dünyada üçüncüdür… Düden var, Manavgat var ki kartpostal güzelleridir. Hele mevsimi geldiğinde öyle bir çağlar ki bunlar; bakan imrenir, gören fotoğraflarını çekip sevdiklerine de gösterir… Şirketlerimiz kurulur, büyürler. Bazılarının daha kurulduklarında bile ne kadar büyük olduklarının farkına hemen varılmayabilir. Otuz gün önce (15 Mart 2010) işe başlayanDevamı

Yaşadıkça tüketmek zorundayız ve bu ürünleri bir yerlerden alıyoruz. Ürün kalitesi elbette çok önemlidir. Satış metodunu firma belirler… Klasik yöntemde kârı; pazarlık, kira, maaşlar, reklâm vs eritir. Krizler ise batmak için sebeptir. Diğer yol ise; en kaliteli ürünü üretenlerle anlaşıp, bilinen masrafları ortadan kaldırıp, kârı sisteme üye olan müşteriler arasındaDevamı

  Tortum şelalemiz var, dünyada üçüncüdür… Düden var, Manavgat var ki kartpostal güzelleridir. Hele mevsimi geldiğinde öyle bir çağlar ki bunlar; bakan imrenir, gören fotoğraflarını çekip sevdiklerine de gösterir… Şirketlerimiz kurulur, büyürler. Bazılarının daha kurulduklarında bile ne kadar büyük olduklarının farkına hemen varılmayabilir. Bir ay önce işe başlayan Çağlar NetworkDevamı

Duygusal alacakaranlık Pişmanlıklara benzeyen bir “gurur” duygusu!.. Yahut, bir taraftan kendini takdir ederken kendin; bir de, içinde “vazgeç” diye yırtınan ağzın “payını” verme telâşı… ….. Yani bir duygusal alacakaranlık!.. Yani ben, bir “kuyu karanlığının” içindeyken; bir de şu ay yansıtmasa ışığı… Yani bilmesem ki güneş yok değil!.. Yani, yapmam gerekenin;Devamı

Ben çocukken adamın birine “üçüncü adam” derlerdi… Düşünür, sayardım pek de neyin ne olduğunu anlayamadığım yıllarda… Demek ki bu ihtiyarın elinden (bırakmak istemediği) genel başkanlığı aldığı için veriyorlardı bu adı. ….. Uzatmaya lüzum yok; yıllar sonra aynı adam, üç adamdan biri olarak bu ülkenin başına geçti işte, 99 başında. MeğerDevamı

  Öcü’ler daha eskidenmiş; Bizim (de) çocukluğumuzun kâbusu IMF, yani yeni söyleyişimizle “Ay em ef” idi!.. (Affınıza sığınıp, o zamanki yaşıma vermenizi istiyorum.) Ben sanıyordum ki; ülkemiz koca bir inek, bizler onun üstündeki kılları, mılları… IMF dedikleri şey de ineğin kafasının (hatta ağzının) bağlı olduğu ipe hükmeden adam!.. (Okul kitaplarındaDevamı