Doğmak; gözyaşından bir damla gibi düşmektir toprağa ve çiçekler gibi gülümsemektir hayata! Üç gün önce doğmuşum. Sabaha karşı ve Ekimin yirmialtısı imiş!.. Acı ve tatlı bilcümle cümleler, bir “nokta”dan sonra başlar! Sitemize bebeklik fotoğrafımı koydum. Tahta bir sandalyeye oturtulmuş, başında fırfırlı başlık, sarkık yanaklı bir oğlancık… Yorumlar eklendi altına; iyi,Devamı

ÇağlarNetwork 2. Kariyer ve Ödül günü için… (Yarın sabah 10.45’te İhlas Koleji’nin Yenibosna’daki büyük salonunda buluşuyoruz. Bekliyorum. 🙂 İnsanların çoğu sokaklarda serbestçe dolaşır; fakat zihinleri, sanki hücre hapsindedir… Bazılarınınsa kendileri hapistedir; fakat zihinleri pek çok insana yön çizer, yol gösterir… Bilinen işlerin pek çoğu; fiziksel güç ile yapılan çalışmalardır. Bu,Devamı

Bazen gülümsemeyi unutuyor, ihmal ediyor veya etkisine inanmıyoruz. Sebebi ne olursa olsun; karşılaştığımız kişiler tarafından gülümseyen bir yüzle hatırlanmıyorsak, mesulü biziz. Daha da kötüsü; asık surat ve çatık kaşlarla toslaştığımız, asıl kendimiziz!.. Bana gülümseyen bir fotoğrafını yollasana, dedim. Biraz zaman geçti. Nihayet: Küçükken gülümsüyormuşum ben, dedi!.. Fakat sanki sadece çocuklukDevamı

İnsanlar, ta eskiden beri kafa yormuşlar: “Bizi mutlu eden faktörler nelerdir?..” Elbette bunun aksi de söz konusu. Yani en az “mutluluk” ana başlığı kadar kafa yorulan bir diğer konu ise mutsuzluk: “Aşmak için ne yapmalı?..” Yüzlerce fikir, iddia, teori, yorum… Binlerce kitap, dergi, makale, şiir… Bir o kadar piyes, roman,Devamı

Geri zekâlılığın belirtisi nedir, diye bir soruyla karşılaşırsam şöyle demeye karar verdim: Bir insan, bıçaklanmış olsa; önce şaşkınlık, acı, çaresizlik, korku, panik gibi duygular hisseder de sonra ne yapar? Bu insan, kendine saplı bıçakla en yakın arkadaşına koşsa… Sonra ablasına, dayısına, sonra manava, berbere: "Komşu, görüyor musun karnımdaki bıçağı? ÖlçerDevamı

Hadi bugün, bir tavuk olduğunu düşün! Tavuk tavuk, bildiğin tavuk: Yusyuvarlak açılmış gözlerle etrafına bakınan… Ot, et, tohum, meyve, sebze, canlı, cansız, bulabildiği her şeyi yiyen… Toprağı eşeleyen, yetişebildiği dallara sıçrayan; Ve belli zaman aralıklarında yumurtlayan tavuk… Bazısı korkar, bazısı sever; bazısı onlarla ilgili hiç bir şey bilmez, bazısı daDevamı

(Şu dersi kolay kolay kimseden alamazsın.) Çocuğunuza; bir davulcu, bir balıkçı, ayakkabı boyacısı, piyangocu vs. çiz, deseniz kapar kalemi. Çünkü görmüştür o insanların neyi/nasıl yaptıklarını… Ve fark edersiniz ki bir gün; şoför, postacı, simitçi, zurnacı, çaycı, pazarcı vs. her çalışanın, sizin zihninizde sabitlenen şekliyle, başkalarının zihinlerindeki görüntüler neredeyse aynı. DikDevamı

Baston sanır ki, elinde taşındığı adamı kendi taşır… Bilmez ki; dağlar dolusu orman, ormanlar dolusu ağaç var. Ağaçlarınsa her dalı birer baston! Baston sanır ki, emsalsiz olduğu için verilmiştir bu görev kendisine… Bilmez ki; ya tutulacak bir budağı vardır kenarında veya yaşken eğilmiştir, ele gelecek biçimde! Bazısı da der ki;Devamı

Yazacak birçok konu var aklımda, seçmek zor; kaşıntı bastı!.. Elimle kafamı, omzumla boynumu, ayak parmağımla diğer ayak bileğimi kaşırken fark ettim; dün kaşınan yerlerim şişip kızarmış, ama hâlâ kaşınmakta. Sivrisineklerden bazısı ne kadar sıkıntı veriyor… Bir yandan kaşınıyorum, diğer taraftan da şunu düşünüyorum: Sivrisinek benden besleniyor, bana kaşıntı yapıyor, yakalanırsaDevamı

-Babamı görsen, var ya, inanamazsın, dedi… -Hayırdır, ne var ki, ne oldu? -Bir haftaya yakın bizde kaldılar, bana “nasılsın oğlum” dedi… Kendi arabasına beni aldı ve benim işlerim için günlerce birlikte dolaştık, sohbetler ettik… Görsen, babam gitmiş de sanki bambaşka bir adam gelmiş onun yerine… -Biliyorum, dedim gülerek. Ben deDevamı

Bir bahçeyle ilgilenmek sıkıntı giderir, hatta insanı tedavi eder ama kendisi de bir tatlı hastalıktır. Her aşamasını anlatabilirim bir bahçenin; her adımına kaç defa basmak, her noktasına kaç ayrı açıdan ne kadar bakmak, neyi nereye koyarken ve hangi çubuğu toprağın neresine sokarken kaç yıl sonrasını sanki görür gibi hayal etmekDevamı

(Cumadan devam) Konuşmaları, acaba neler,,, acaba hangi “incir çekirdeğini doldurmaz” takıntılar kökünden kopartıyor, öldürüyor dersiniz?.. Sebepler basiiit, çok basit, en basit… Bir problem biliyorum, ama gerçekten ciddi bir problem; sadece çayı şangırrr şungur karıştırıp, hortum gibi çekerek içmekle ilgili… ….. Bir başkasını biliyorum; yemek yemekle ve çorba içmekle alâkalı… BirDevamı

(Bu yazıyı yazmamı, “neredeyse emreden” üç kişiye, hadi gelin kızmayalım… Hatta minnet duyalım ki; böyle bir hassas konunun ortaya dökülmesine sebep oldukları için…) …….. Bizler, küçüktük değil mi? Ve küçükler susardı… Küçükler saygılı, küçükler ölçülü, küçükler terbiyeli olurdu. Ama günün birinde öğrendim ki; “büyükler” imiş susan… Hakiki büyüklermiş saygılı, ölçülü,Devamı

Daha da güzel olmak ister misiniz? Gözlerinizin daha güzel olmasını ister misiniz?.. ….. BEN, BANA BAKTIĞINIZDA, ÇOK GÜZEL GÖZLER GÖRMENİZİ İSTERİM… ….. Öğrendim ki; Güzel gözlerim olmasını istiyorsam, İnsanlara SEVGİYLE ve İYİLİKLE BAKMAM gerekiyormuş…  Dudaklarınızın daha güzel olmasını ister misiniz?.. ….. BEN, BANA BAKTIĞINIZDA, ÇOK GÜZEL DUDAKLAR GÖRMENİZİ İSTERİM… …..Devamı

Susak çekirdekleri… “Susak”ın ne olduğunu bilir misiniz?.. Ben bilirim… Çünkü bir zamanlar kendimi onlardan biriyle “özdeş” bilmiştim! Susak bir çeşit kabak. Ama sapına yakın kısmı yuvarlak gövdesinden sanki ayrıymış gibi uzamış ve sanki bir tutma kulbu, sanki bir tava sapı gibi büyümüş olan bir kabak… Şekli böyle olduğu için deDevamı

Çok şanslısınız, çook… Bazılarının; “…halbuki sen ne kadar şanslısın, çünkü hep güzel insanlar, gülen yüzler, sevgi dolu kalpler var etrafında…” sözünü diğerlerinden biraz daha fazla duyabileceğini tahmin edebiliyorsunuz, değil mi?.. Konu hazır kalpten malpten açılmışken, bakın size ne anlatacağım…  Bir gün, bir kalp doktoruna; “Ne kadar şanslı olduğunu… Çünkü, kendisininDevamı

Karar veremedim ki uzun süre, bu yazının ismi; “Sinek” mi olsun… “Camlar ve sinekler” mi olsun… “Sineğin altındaki cam” mı olsun… Yoksa “Kırmızı leke” mi olsun?.. Alın işte, hepsi birden galiba şöyle toparlandı. Sineğin yapıştığı camdaki kırmızı leke!..  Dünyanın en “sinir” sorusu işte şöyle sorulur: “Hiç sinek gördünüz mü?..” …..Devamı

Dünya işi biter mi?.. Biri dünya güzeliydi, diğeri dünya yakışıklısı. Yaşları henüz otuz olmamıştı. Tanıştıkları zaman hızlı bir yükseliş içindeydiler mesleklerinde… Çok sevdiler biribirlerini… Ve, evlendiler.  Balayı-tatil falan yapamadılar işlerden. Ama bir karara vardılar ki; her ânı tatile benzeyecek rahat bir hayat yaşayacaklardı günü geldiğinde. Çık sıkı çalışıp kendilerini emekliDevamı

Mavi kâğıttaki daire Ya, etrafım kalabalıktı ve ben içimdeki huzura soyunmuştum; Koca bir kıtanın ortasında minik bir göl bulmuş gibi… … Yahut, kendi karam olan minik adacığımda kılıç çekmiştim rüzgâra; bilsem de böldükçe çoğalacağını… Kestikçe artacağını… Ve parçaladıkça fırtınalar koparacağını başımda!.. “Bilmiyorum ki” yalanlarındayım şimdi; Ne zaman düştüğünü o sıcakDevamı

“.. büyümekten korkmasın!” (Dünkü yazı ile bağlantılı) (Küçük çocukların ilginç bir özelliği vardır ya hani; ufak meselelerde ortalığı ayağa kaldırdıkları halde, büyük acılar karşısında tepkisiz kalırlar… Durumu idrak etme güçlüğünden midir bilmiyorum, böyle zamanlarda başka şeylerle ilgilenir, ya da öyle görünürler!..) ….. İşte, köşeye çökmüş ve ağlayan o kadının kucağındaDevamı