Karar veremedim ki uzun süre, bu yazının ismi; “Sinek” mi olsun… “Camlar ve sinekler” mi olsun… “Sineğin altındaki cam” mı olsun… Yoksa “Kırmızı leke” mi olsun?.. Alın işte, hepsi birden galiba şöyle toparlandı. Sineğin yapıştığı camdaki kırmızı leke!..  Dünyanın en “sinir” sorusu işte şöyle sorulur: “Hiç sinek gördünüz mü?..” …..Devamı

  Son anda gitmekten vazgeçtim, ama elbette merak etmekteyim; 640’ıncı Kırkpınar kimin olacak?.. ….. Çünkü benim hatırladığım zamanlarda büyükler; “Pehlivan gibi maşallah” diye överlerdi çocukları… ….. Dedem (neredeyse, bezden-emzikten kurtulmuş) iki akran buldu mu, hemen biri birleriyle kapıştırır ve en az onlar kadar çırpınır, heyecanlanır, bazen altta kalanın bacağından tutupDevamı

Bir kadın ağlıyordu… Avucundaki elimi belli belirsiz sıkmasından, ona doğru yöneleceğimizi anladım. Çünkü dedem, anlık kararlar verirken hep böyle yapardı… Yaklaştık, çocuğuyla beraber orda köşeye çökmüş genç kadına ve bir metre kadar kalınca durduk. İçinde uçurumlu feryatlar ve dibi olmayan derin sular olduğu halde, kalbi kuru ve çatlak çatlaktı, belli…Devamı

Bir yanda Tarzan(lar) var, diğer tarafta ise Ceyn(ler)… ….. Tarzan; goril gibi davranan kayıp insan yavrusu… Tarzan; biraz maymunca, biraz aslanca, biraz ayıca, biraz filce, biraz bilmem neyce konuşmaya çalışan… Yani Tarzan; bunca “dil” arasında dilsiz kalan zavallı!.. ….. Ceyn ise ormana düşmüş dil güzeli!.. Şimdi, kim; neyi seçmeli?.. CeynDevamı