Belki kimse fark etmedi. Farkına varansa söyleyip geçti…
Lâkin, bir yazarın işi tarihe kayıt düşürmekse; biz de tarihe kaydedelim aşağıdaki satırları:
Bir tırnağın uzayıp, ucundan kesile kesile tamamen yenilenmesi için 2 aydan daha fazla zaman gerekiyor!
22 Temmuz seçimlerinin üzerinden tam iki ay geçti, bugün 23 Eylül…
23 Temmuz sabahı, siyasi partilerin bir kısmı derin bir hüzün yaşarken; istikrar isteyenlerin, bütün yalanlara kulak tıkayarak, seçim sandığı başında tek yürek ve tek yumruk gibi birleşmiş oldukları ortaya çıkmıştı…
İşte bu yüzden… Oy verirken tırnakların dibine akıtılan… Ve o güne kadar hep “utanç” olarak telakki edilmiş… Bu seçimlerde son defa kullanıldığı ilan edilmiş bu seçim boyalarını; sanki bir gurur nişanıymış gibi kazımaya kıyamadı çoğu kimse…
İki aydır gözlüyorum:
Seçim mağlupları, jiletlerle kazıdı parmaklarındaki “kara leke”lerini…
Fakat özellikle iktidarın devamı için oy kullanmış olan seçmenler ise hiç dokunmadı… İlk günlerde hafif tebessümlerle baktılar tırnaklarının uçlarına; bu büyük birleşmenin, tarihî hareketin bir parçası olmanın hazzını yaşadılar gizliden gizliye…
Silinmediğini, çıkmadığını bahane ettiler boyanın…
Bazen de “son defa boyandıkları için, hatıra olarak sakladıklarını” söylediler…
Ama pek çoğu, daha önceki seçimlerde yaptıkları gibi uğraşıp kazımadı tırnaklarını…
22 Temmuz 2007 seçim galibiyetinin nişanesini silip yok etmeye kıyamadılar!
Çoğu insana göre fazla geziyorum ben, şehir içi ve şehir dışında…
İki aydır bakıyorum, gözlüyorum; kasiyer kızın sol elinin işaret parmağının tırnağı boyalı… Cami imamının tırnağı boyalı… Minibüs şoförünün, iktisat profesörünün, futbolcunun tırnağı boyalı… İşçinin, memurun, işverenin, ayakkabı boyacısının tırnağı boyalı… Toplumun her kesimin tırnaklarında; “hatırasına kıyılamamış” izler var…
Kimi soluk, kimi kesile kesile minnacık kalmış, ama “bir anlamı” olan, bir mana yüklenmiş olan izler!
Şimdi, bunu burada yazmanın ne faydası mı var?..
Söyledik ya en başında; yazı yazan kimsenin vazifelerinden biri de tarihe kayıt düşürmektir… Bu satırlar da iki aylık bir gözlem sonucudur, bu zamana kadar (sanıyorum) başkaları tarafından da yazılmamıştır…
Yani, tarihe bu kaydı düşmek, fakîre düştü…
Stop
Muammer Erkul
23 Eylül 2007 Pazar