“Yanılmış olamayız, bu adamın başarması mümkün değildir… Bir ince nokta, bir sır, bir anormallik var da bizden saklıyorlar… Belki de Şenol Güneş, Çernobil faciası zamanında radyasyonlu fındık yedi de o yüzden böyle acaip, normal dışı, tahminlerimize aykırı sonuçlar elde ediyor (!) mantıksızlığına kadar varacak olan lafları bırakalım artık…
…..
Bırakalım, yoksa bu gidişle bir “EKİP”, Milli Takım ekibinin şöhretini gölgede bırakacak… Bu ekip “oyuncularının” isimleri verilecek sokaklara-parklara, İlhan’ın golü çaktığı anki hallerinin heykelleri dikilecek meydanlara, sebze hallerinin önlerine, ve hatta birer birer isimleri yazılacak; basılacak olan hatıra paralara…
Yahut bunları pul yapmalı, pul;
İbret olsunlar diye!
…..
Bence söylenmesi gereken, yazılması gereken çok şeyler vardı, çok… Ama belki de yine, çoğumuza bunları yazdırmayan Şenol Güneş oldu…
Şimdi ben de onun gibi diyorum ki;
Dünde kalmıştır artık Türkiye’nin Dünya Kupası üçüncülüğü… Şimdi, yarınlar için çalışmak zamanıdır!..
Önceki gün tesadüfen rastladım basın toplantısına…
İşte, başarmış bir adam vardı kameraların karşısında, ve her zaman olduğu gibi yine herkes “BAŞARMIŞ OLANIN” sözünü dinlemekteydi!…
Biliyor musunuz, bu çok mühim bir sır: Başaracaksın, sonra konuşacaksın!..
Daha da mühim bir sır öğrenmek ister misiniz?..
Başardığın zaman, ve de hatta herkes senden hesap sormanı beklerken… Ve buna hakkın da varken… Sen, yine SUSMAYA devam edeceksin… Affedeceksin!..
Her şey bir yana, bu… İşte bu;
Küçük adamların yapabileceği bir iş değildir!..
Tesadüfen para kazanılır, tesadüfen şöhret kazanılır, tesadüfen maç da kazanılır, ama; tesadüfen susulmaz!..
Tesadüfen susulamaz!..
Eski mahallelerin çeşme başlarında saç baş yolan kadınlar işte bunun için “büyük” değildirler!..
Bilen bilir; beni burda görmeye başladığınızdan beri çok seminer izledim, çok kaset dinledim, çok kitap okudum… (Övünmek için değil, yapılabilirliği gözüksün diye söylüyorum) beş yıl içinde, her birinin değeri ortalama 100’er dolar olan 20’den fazla seminer bileti (para verip) satın aldım… Aynı süre içinde yine fiyatları 10-20 dolar arasında değişen en az 50 seminer izledim, yüzlerce toplantıya katıldım… Ayrıca bu ve benzeri seminerlerdeki konuşmaların kasetlerini (400’e yakın) satın aldım ve tekrar, ve tekrar, ve tekrar dinledim… Bu kasetler paralelinde yine yüze yakın kitaba para verdim…
Bir de bunları şehir içi ve dışında takip ederken yaptığım (bazılarının bir türlü anlayamayacağı) harcamalar var… Yani topladığında binlerce, binlerce dolardan bahsediyorum!..
Peki niye bahsediyorum bunlardan?
(Niyesi yarına kaldı..)
Stop
Muammer Erkul
05 Temmuz 2002 Cuma