Temmuz 2000 tarihli gazetelerde şöyle bir haber vardı:
İngiltere Başbakanı Tony Blair "Baba olmak, başbakanlıktan zormuş" dedi.
Blair bu sözü, kör kütük sarhoş olup polisle tartışan 16 yaşındaki oğlu sebebiyle söylüyordu.
…..
Bir kış ortası, iki genç kadın ilk çocuklarını doğuruyor. Saatlerce süren yorgunluktan sonra biri, sevinçle;
"Zor kısmı bitti" diyor. On yaş büyük doktoru, gülerek;
"Hayır, diye cevap veriyor.
Henüz yeni başlıyor!.." (Çocuk ve Biz-İbrahim Ünal/ Nesil Yayınları)
Bakış açısı, her insanın kendine ait. Zor kısmı, veya güzel kısmı…
Çocuk, acaba bahçenin süsü, güzelliği mi; üzerine titrenen, sulanan, beslenen, ve zaman zaman budanan…
Yoksa rüzgarla savrulmuş bir sarmaşık tohumu mu?..
Bu soru, can yakıcı, değil mi?..
Peki ya cevap kimden ve acaba nasıl gelecek?
İnce bedenler acaba kimlere-nelere-nerelere sarılarak doğrulmaya çalışacak yıllarca, ve kalınlaşarak sonunda gövdeleri, odunlaşacak?..
Parmakla, sanki yar zülfünü tarar gibi kolayca düzeltilebilecek olan filizler-fidanlar; ancak baltayla ve belki kısmen şekle girecek!..
Belli ki, çocuklarına nasıl baktıkları önemli ana-babaların…
Dahil oldukları hayatlarda; ayaktaki bir nasır mı çocuk her adımı dağlayan, cana batan diken mi?..
Sırta bağlanmış yük mü, başı saran ağrı mı?..
İnsanların "vakitsizliklerinde" toz toz savruluyor kendi çocukları, veya yine kendi avuçlarından tuz gibi eriyor damla damla, her yağmurda!..
Anlıyorum ki;
Kendi çocukları, kaçırdıkları birer trendir insanların…
Bir daha geri dönmeyecek!..
Ve anlıyorum ki;
Boş gönderilen her vagona…
Yoldaki istasyonlardan, bilinmeyen yükler/yolcular/ağırlıklar binecek!..
—————————–
GÖNÜL KILAVUZLARI
Bazı hayat hikâyeleri vardır; insanın ayağını yerden ayırır. Elektrik çarpmışa çevirir, düşündürür, afallatır. Başını avuçlarının içine aldırtır, muhasebe yaptırır. Çekersin yekûn çizgisini: Yanarsın! Pervasızca yürüdüğün rotaları sorgularsın. Ürperirsin, soğuk soğuk terlersin, pişmanlıklar yaşarsın. Bir derin acı oturur boğazına… Tıkanırsın! Kimbilir kaçıncı kez, tövbeye sığınırsın. Ömrünün kalan kısmında "hâzâ insan" olacağına dair sözler verirsin. Beyhude geçen günlerinle, belki günahlarınla yüzleşirsin. Hayalindeki hayatlara özenirsin, "gıpta" edersin. Boğazındaki acı büyür, derin bir "ah!" çekersin. Ellerini açar, boynunu bükersin. Pıtır pıtır dökülen gözyaşlarını şahit tutar, "başka biri" olmaya niyetlenirsin.
Biliyor musunuz, hayatım boyunca hep "rotaları düzeltici" hikayeler yazmak için uğraştım. Zira buna herkesten ziyade kendim muhtaçtım. Yürek alevlerine "kıvılcım" olsun diye. "Gönül Kılavuzları" imdâda gelsin diye…
…diyor Ahmet Sırrı Arvas…
Gönül Kılavuzları/Elest Kitaplar (0212)520 05 57-514 56 53)
www.seliskitaplar.com
Stop
Muammer Erkul
24 Eylül 2004 Cuma