Uzun yıllardır buradayız. Hiç bir yarışmaya katılmadım ve ödül almadım…
Fakat daha önce de söylemiştim “ödüllerimin” ne olduğunu. Merak ediyor musunuz?
İki gün önce, yani Cuma günü bana gelen bir mektubu sizinle paylaşıyorum:
Merhaba,
Bir tesadüf sonucu internette bulduğum aşağıdaki (*) yazınız beni yaklaşık 10 yıl öncesine götürdü. 10 yıl öncesinde de buna benzer bir başlık atmıştınız: “Tut ipi” veya “İpi tut”…
İpi tutmasını istediğiniz 16 yaşında hap bağımlısı bir kızdı…
Yani ben…
Ailem, gazeteden kestiğim yazınızı İngilizce tuttuğum günlüğün arasında bulunca anlamıştı olan biteni.
İpi tuttum…
ÖSS’de derece yaptım…
Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinden mezun oldum.
Sevdiğim insanla evlendim.
Sevdiğim mesleği yapıyorum.
Ve şu anda 3 yaşında bir kız çocuk annesiyim.
…..
“Birer birer iplerini kesen, elbette kurtulabilir bütün bağlarından…
Fakat o zaman, kalır sahnenin önünde; bir yığın tahta olarak!”
…
Beni bir yığın tahta olmaktan kurtaran sizdiniz…
Kelimeler kifayetsiz kalsa da; “teşekkür ederim” Muammer Erkul… (Ş…)
(Ne kadar şaşırdığımı ve ne kadar sevindiğimi anlatamam. Okur okumaz aşağıdaki cevabı yazıp gönderdim. Cevabı ne zaman gelir bilmiyorum…)
…..
Hoş geldin, ey benim güzel madalyam…
Kimse bilmese de, işte benim göğsümde duruyorsun, o günden beri…
Nasıl bir kıvranma içindeydim, bana ilk mektubun geldiği zaman… Çaresizdim, belki senden bile çok… O günlerde bir arkadaşıma “bu mektup sana gelse ne yapardın” diye mektubunu okutmuştum da “Korkudan ölürdüm” demişti, “yapılacak hiçbir şey yok” anlamında…
Demek ki varmış yapılacak bir şeyler ve işte onlar olmuş, şükürler olsun!..
“İpi tut” isimli o yazıyı hayal meyal hatırlıyorum, senin içindi… Gazeteyi görüp görmeyeceğini, görsen bile okuyup okumayacağını bilmeden yazmıştım… Yazmış ve bir meçhule yollamış, yayınlamıştım!
Uzun bir zaman geçti, çok uzun bir zaman… Sonra senden bir mektup gelmişti. Yanılıyorsam düzelt…
“Muammer Erkul, sen yine yapacağını yaptın, diyordun yanlış hatırlamıyorsam. Ve şöyle devam ediyordun: Gazeteden kesip defterimin arasında sakladığım yazını ailem buldu. Bunu benim için yazmış olduğunu anladı. Hastaneye götürüldüm ve tedaviye başladık…”
Böyle bir şeyler hatırlıyorum, on sene evvelinden…
Sen de bana anlatmak ister misin; ey on senedir adını bile bilmediğim…
Adını bilmesem de, o günden bu yana hep içimde yaşamış olan… Adını bilmediğim ama inancını bildiğim; yani kendisine uzatılan umut ipini tutmuş olan…
Sen de o günlerden veya öncesinden, sonrasından bilmemi istediğin bir şeyler söylemek ister misin bana?
Benimle yazışmaya devam edersen ne çok sevinirim…
Muhabbetle…
Muammer
——————
(*) Bahsi geçen, 17 Mayıs Perşembe günü bu köşede çıkan “İP” isimli yazımızdır. Aynı yazı www.sanatalemi.net sitesinde de yayınlanmıştı…
Stop
Muammer Erkul
27 Mayıs 2007 Pazar