İkimiz de,,, rüyadaydık…
İkimiz de rüyalarımızda her ikimizi de görüyorduk. Ve her ikimiz de, rüyada olduğumuzu biliyorduk…
Rüya!..
Rüya; "uyanacağız" demekti… Halbuki bizler, bilerek uyanacağımızı; sanki "uyanmayacağız gibi" davranıyorduk…
O, zengindi…
Ben; fakîr!..
Neyi tutsa; altın olsun, diye tutardı ve sanırdım ki; her dokunduğu altın olacak…
Kızardı benim; bu rüyanın sonuna kadar fakir kalma ihtimalini umursamayışıma!..
Avamın gözünde insanı yükseltenlerden biri de; altından basamaklardı, ve insanların başları öne eğilirdi; aldıkça gözlerini bu merdivenlerin parıltısı…
Gözler, dengi olan gözlerde eğlenir!
Sadece altın üstünde yükselenler; gözlerine bakacak göz bulamaz sonunda…
"Yeter, dedi birisi.
Uyanacaksınız artık, sabah olacak yakında!.."
İkimiz birden "Eyvaahhh" dedik!..
Koştum "eyvah" diyerek ve nem varsa devretmeye, satmaya, atmaya başladım; ki kalmasın diye üzerimde ağırlık…
Baktım; o da "eyvah" diyordu ve telaşlardaydı nerde, nasıl, ne varsa; ne yaparak çevrilebilir diye altına…
…..
Ses yine tekrarladı:
"Bakın, dinleyin; horozlar çığlık çığlığa,,, çünkü sabah oluyor, yakında şafak sökecek ve artık hepiniz uyanacaksınız!.."
Uyandık!..
Baktık ki; rüyalar yalanmış, ve basit birer taklidiymiş gerçek hayatımızın;
Sanki bir adam, ve yine onun çamurdaki gölgesi gibi!..
Uyandık!..
Uyanınca açıldı gözlerimiz…
Baktık ki; altının para etmediği bir ülkedeyiz ve hem zenginlik ve hem de fakirlik, geçilmiş istasyonlar gibi kalmışlardı, göz kapaklarımızın arkasındaki rüyalar âleminde!..
Uyandık artık…
Halbuki uyanmaya çalışmamız gerekiyordu;
Uyandırılmadan!..
…….
(NOT:
Sen, bunları ZATEN biliyordun,
değil mi?..
Halbuki ben henüz öğrenemedim, ve de öğrenmem ne kadar
mümkün, bilemem;
Gözlerim açılmadan!..)
Stop
Muammer Erkul
02 Haziran 2004 Çarşamba