Vallahi Mehmet [03 Ekim 2004 Pazar]

Karşımda duran kişinin sen olduğuna yemin eder misin?..
Sana bunu söyleyenin ben olduğuma yemin eder misin?..
Burada oturmuş konuşuyorken; şu an gündüz olduğuna yemin eder misin ve bize gölge yapan şu büyük şeyin bir ağaç olduğuna yemin eder misin?..

Dedi, ve sonra sustu dedem. Gözlerinin ortasına ortasına baktı adamın, cevap alamayınca sordu yeniden:
“Neden yemin ediyorsun ki;
Boş yere ettiğin her yemin, senin sözüne olan itimadı zedeliyorken?..”

“Fakat, ben, doğru yere yemin ediyorum”, diye kekeledi adam…
Şimdi, burda “yemin için” konuşuyorsak; elbette “doğru yere” ettiğin yeminler içindir, yavrum dedi dedem… Eğer yalan yere yemin etseydin, bu sohbetin muhatabı sen olabilir miydin?..

“Peki ama neden”, mi diyorsun?.. Yani “doğru olan şey için neden yemin etmeyeyim” mi diyorsun?..
Söyleyeyim, ama iyi dinle:
Çünkü, mecbur kalmadan ettiğin her yemin; sana olan inanç kabını tekrar deliyor!..
İçindekini sızdıran, delik deşik olmuş bir tas ile değil şurup, şerbet, ayran, hoşaf; su bile ikram edemiyorsun misafirine… Alsa, seni kırmamak için alıyor; üstüne akmasın diye çabalayıp duruyor; hatta ikramını kabul ettiğine belki pişman bile oluyor…

“Alışkanlık olmuş bende, anlamıyorum bile yemin ettiğimi” dersen; biliyor musun ki bunun diğerinden de beter olduğunu?.. Çünkü fark etmemek, kontrol etme şansını da yok ediyor!..

Yemin etmek; sözüne kuvvet katmak demektir. Beraberliği lüzumlu olan iki şeyi biri birine sabitlemek, demektir.
Her yemin; bir çıtaya çakılan çivi, veya bir tahtaya sıkılan vida gibidir.
Esnafsın… Ustalığın var…
Bir çıtayı kaç çivi, bir tahtayı kaç vida ÇATLATIR?..
…..
Peki o zaman ne olacak?
Tahtanın yarılıp ayrılan her parçasına da yeni yeni çiviler mi çakmak gerekecek?..

Benim adım vallahi Mehmet usta… Billahi doğru söylüyorum.. Yemin ederim ki şu adama da sorsanız söyler adımı… Tallahi yalan değil!..
…..
Adın ne evladım?
Ahmet, efendim…
…..
Şimdi ben, neden Ahmet’in Ahmet olduğuna inanmayayım ki?..
Ya da; Mehmet olduğuna bu kadar inanılmasını isteyen Mehmet’in, Mehmet olduğundan neden şüphe etmeyeyim?

O gün değil ama bugün; o adamın acaba bir daha boş yere yemin edip etmediğini, düşünüyorum. Hatta buna ben de şahit edilirken, acaba; o konuşma öncesinde, lüzumsuz yere ağzımdan yoksa benim de bir yemin mi kaçırmış oluğumu, düşünüyorum!..

Stop
Muammer Erkul
03 Ekim 2004 Pazar

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir