Veda [28 Şubat 2013 Perşembe]

 

Her biri kendi ağacında uyuyan kuşlar gibiydik.

Bir gece… O gece… Maya çalınmış sütün yoğurda kesmesi gibi… Acı çalınmış hava buza kesti!

İncecik dallara tünemiş kuşlar gibiyken o gün uçamadık, kanatlarımızı açamadık ve hatta havayı soluyamayıp;

İçi çürümüş meyveler gibi, yerlere döküldük…

 

Her birimizin ayakları, geriye doğru çekse de bacaklarımızı yine yollara döküldük… Her cadde birer ırmak, her sokak insan deresi oldu ve hepimiz aynı gölde biriktik…

Eyüp, böyle bir kalabalık görmemişti bu güne kadar, çünkü;

“Sultan” olan ve tahtını insanların gönlüne kuran o “tebessüm” bugün yine herkesin önündeydi, fakat musalla taşındaydı!

 

Kanatları donmuş ve yerlere dökülmüş kuşlar gibiydik ve şaşkınlıklar içinde, çaresizlikler içinde, yalnızlıklar içinde, karamsarlıklar içinde, derin korkular içindeydik ve sadece bakabiliyorduk birbirimize.

Öylece, bomboş!..

Çünkü herkes aynı acının altındaydı…

Kurumuş yapraklar gibiydik şimdi yerlerde ve sadece birer “çıtırtı” olarak hissediyorduk kendimizi, ezildikçe!

 

En nihayet, korku dolu kuşlardan birinin ağlamak geldi aklına!..

O ağladı, en yakınındaki arkadaşının kanatlarına değdi gözyaşları. Sonra diğeri ağladı ve sonra diğerleri, hem de sarsıla hıçkıra… Demek ki, gözyaşı sızacak kadar boşluk varmış aralarında; ıslanan ısındı ve ısınanlar kıpırdadı…

Hepsi de aynı renkti;

..bu kadar çok ve çeşitli candan, tenden, gözden akan gözyaşı!..

 

Sonra…

Binlerle ıslak kirpiğin içinden geçip…

Binlerce bakışla sevile okşana…

Arkası kesilmeyen duaların üzerinde…

Yeşil bir kuş gibi, tepeye doğru uçtuğunu gördük tabutun;

Hazret-i Sultan’ın kabrinden, Kaşgarî Dergâhı’na kadar yığılmış insanların, parmak  uçlarına dokuna dokuna!..

 

Eyüp Meydanı, meydan olalı böyle bir gün görmemişti:

Denizden tepeye kadar her adımda bir başka evlat vardı ve hepsinin adı Mücahit’di ve hepsinin babası aynı gece ve aynı saatte ölmüştü ve hepsinin içinde aynı acı vardı…

Bütün cenazelerin başında cenaze sahibi olur ve taziyeleri kabul eder;

Fakat bu gün, burada, herkes cenaze sahibiydi ve herkes bir diğerine baş sağlığı diliyordu!..

 

Şubatın 23’ncü günüydü bugün, sene ise 2013. Veya 13 Rebbi’ul âhir 1434…

Bugün, Sevgili Peygamberimiz Veda Hutbesi’ni okumuştu, 632 senesinde…

İşte bugün, veda etti on binlerce evlat, babalarına…

Ve yüzbinlerce yürek, aynı kabre gömüldü!

 

Muammer Erkul 

www.muammererkul.com  artıStop



13 yorum

  1. Allahu teala rahmet eylesin, şefaatlerine nail eylesin…

  2. Sevgili Muammer;
    Her zamanki gibi: “Her dem yeni doğarız; bizden kim usanası…” sözü mucibince yeniliklere kucak açmışsınız.

    Her halde Allah’ın Elçisi bu mübarek de ancak bu kadar güzel, bu kadar açık, bu kadar işlek, bu kadar beliğ, bu kadar latif ve güzel bir Türkçe ile sizin anlattığınız kadar anlatılırdı…

    Her zamanki gibi sizi kutluyorum.
    Yeniliklere başka limanlarda yelken açmanız dileklerimle saygı, sevgi ve muhabbetlerimi yolluyorum.
    Aziz Dost.
    Abdullah Çağrı ELGÜN

  3. Allahü teala razı olsun canım abim.
    Hissiyatımızı bu kadar veciz anlatmak ancak bu kadar olurdu.
    Maaşallah, barekallah…
    Muhabbetlerimizle.
    RAGIP

  4. Allahü teala razı olsun.Ne güzel hissetmiş,yazmışsınız.Rabbim hepimizi şefaatlerine nail eylesin.Amin.

    YALÇIN

  5. Ben de sevdim. Lakin başkalarından fazlam var! Çünkü ben sevgiye dair her yazınızın aslını bildim. Özüne indim. Orada Enver abileri gördüm. Ben başkasının sevmesini severken yükseldim. Ve dahi yaralı sevdim… Sırtımdan hançer yiye yiye yol aldım. Hizaya geldim… Ben hep ondan af dileyerek sevildim… Ben önce seni sevdiğim Muammer abi büyükleri sevebildim. Yoksa nerede bizde o göz, o bakış, o gönül ilk seferinde.. Yol almak ne haddimize… Ben öyle bir gönül sultanını sevdim ki, Eyüpte tüm sevenlerin kalbi düştü kalbime…

    HAMZA EYDALI

  6. Orada olamadığı halde evinde aynı duyguları yaşayan “evlatlar” da vardı abiciğim… Muhabbet dışardan görülemeyebiliyor. Haberi alan öyle çok (muhabbetini bilmediğimiz) insanın, öyle çağlayanlar boşaldı ki gözlerinden… Her bir damla koca birer hazine olarak dönecektir inşallah kendilerine… Ve hiç aklımıza gelmeyecek kimselerin muhabbetle dualar, tesbihatlar gönderdiklerine şahit olduk…
    Hicran Seçkin

  7. EN NİHAYET, KORKU DOLU KUŞLARDAN BİRİNİN AĞLAMAK GELDİ AKLINA!..

    İlirya

  8. Alemlere rahmet olarak gönderilen, en sevgili olan Peygamberimizin şefaatlarına nail olalım inşaallah. Sizlerin de kaleminize, ellerinize sağlık.
    Muhittin Erdoğan

  9. “Sultan” olan ve tahtını insanların gönlüne kuran o “tebessüm” bugün yine herkesin önündeydi, fakat musalla taşındaydı!

    Demek ki, gözyaşı sızacak kadar boşluk varmış aralarında; ıslanan ısındı ve ısınanlar kıpırdadı…

    Sonra…
    Binlerle ıslak kirpiğin içinden geçip…
    Binlerce bakışla sevile okşana…
    Arkası kesilmeyen duaların üzerinde…
    Yeşil bir kuş gibi, tepeye doğru …

    Muammer Abi, her satırın dokundu kalbimize, bakma yukarıdaki satırları aldığıma. Ahh Şubatlar… Bir zamanlar milletimize dokunmuştu demek ki daha bitmemiş ”dokunmaları” Şubatların… Şubatlar soğuk… Şubatlar karanlık… Şubatlar uzun(!)

    Metin İpek

  10. Yaratılmışların her bakımdan en üstünü olan Peygamber Efendimiz başta olmak üzere, O’nun sohbetine bir kez kavuşmakla Eshab olmak şerefine nail olan ve peygamberlerden sonra insanların en üstünleri olmak şerefine nail olan Eshabı Kiram efendilerimizin ve kuşak kuşak günümüze kadar gelmiş olan Peygamber Efendimizin manevi varisi mübarek zâtların da şefaatlerine nail eylesin bizleri Allahü teala…
    Allahü tealanın sevgili kulu olduğu her haliyle belli olan ve onun üstünlüğüne onbinlerin şahit olup şehadet ettiği Enver Ören abilerin de şefaatlerine kavuştursun bizleri Hakk teala… Amin…
    Şefaate kavuşmak için en başta buna inanmak lazımdır tabi ki.

    Mahmut

  11. Bugün size mail olarak yazdığım düşüncelerimi siteye de yazmamı istemiştiniz Muammer abi. Buraya yazıyorum. Hatalarımı düzeltirseniz sevinirim.
    “Denizden tepeye kadar her adımda bir başka evlat vardı…” yazmışsınız ya Muammer abi. Amenna, öyledir elbette. Ama yazılan hatıralara bakıyorum, denizden tepeye kadar her adımdaki evlatlar bu kadar mıydı diyorum. Ben maalesef kendilerini geç tanımış ve uzaktan sevmiş birisiyim. Kendileriyle küçücük de olsa bir hatıram olmasını çok isterdim ama ne yazık ki yok.
    Cenaze sırasında orada bulunan o nasipli insanların eminim bir çoğunun ufak ta olsa hatırası vardır. Yazılanlar çok gerçekten ama “denizden tepeye kadar” değil. Kendi kendime; nerede bu İstanbul’un, Trakya’nın, Doğu’nun, yani koskoca Anadolu’nun “kirli çıkıları” diyorum? Bunca il temsilcisi, büro çalışanı abimizin milyon hatırası vardır Enver Ören Abilerle diye düşünüyorum. Öyle değil mi acaba?

    Kamil Girgin

  12. Sonra…
    Binlerle ıslak kirpiğin içinden geçip…
    Binlerce bakışla sevile okşana…
    Arkası kesilmeyen duaların üzerinde…
    Yeşil bir kuş gibi, tepeye doğru uçtuğunu gördük tabutun;

    MUAMMER ABİ,
    SEN O GÜN GÖRDÜKLERİNİ SÖYLEMİŞSİN.
    BEN GÖRMEDİKLERİMİ…
    YEŞİLİ RENGİ TABUTUN RÜYAMDAYDI ÜÇ GÜN ÖNCEDEN…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir