Biliyor musunuz;
Her birimiz bebekler kadar zekiyiz…
…….
Her birimizin en az bebekler kadar zeki olduğumuzu söylemiş olmam; bebekler kadar zeki olanları küçültmek için sarfedilmiş bir söz de değildir.
Değildir de, peki nedir?
Bu cümle, parmaklarımıza bağlanmış birer kırmızı kurdeledir ki;
Her insanın, en az birer bebek kadar zeki olduğunu hatırlayalım da, biraz daha hassas ve dikkatli olalım…
Biliyor musunuz;
Her birimiz, en az bebekler kadar canımızın yanmasından da hoşlanmayız!..
……..
Hemen her bebek elini yakmıştır sobada…
Peki siz, kaç bebeğin, elini yakan sobaya tekrar dokunduğunu gördünüz;
O soba “soğumuş” bile olsa!..
Umarım, aydınlanıyordur zihniniz…
Öğretmek ve örnek olmak isteyen büyükler, edep ile önlerine gelip, kucaklarına dilleriyle sual döken taliplerin kulaklarına kor doldurmaktan çok sakınırlarmış…
“Ne güzel, ne akıllıca soru bu” gibi takdirlerle soranı rahatlatır ve yüreklendirir… Sonra da kulağını hazır dinlemeye açmışken, imbiklenmiş-damıtılmış öz bilgileri azar azar damlatırlarmış kaşıklarına…
O bilgiler işte bu yüzden böyle tatlı olur, dimağlara “şifa” akıtır… Üstelik, bir gül fidanı gibi de bahçeden bahçeye mütemadiyen aktarılırmış…
Yeter bu kadar, değil mi?..
İyi ki açtınız sözün bu “sayfasını” da sordunuz yarım sütun, lafladık… Hatırınıza başka bir soru işareti takılırsa, çekinmeyin, çıkın yoluma… Ama şimdi işiniz-gücünüz vardır sizin de, benim gibi… Hadi bana müsaade…
Soru:
Kızsaydım bu gün sana… Yani, yansaydı parmağın…
Yarın bu köşeye dokunmazdın, değil mi?..
Peki, farkında mısın;
Sana da her gün dokunanlar var!..
Stop
Muammer Erkul
22 Haziran 2003 Pazar