Ya­pış­mak! [07 Kasım 2008 Cuma]

Kene­ler bi­le in­sa­nı bı­ra­kıp do­mu­za tır­man­maz ve on­dan dü­şüp ko­yu­na, onu terk edip kö­pe­ğe, de­ve­ye, bey­gi­re ya­pış­maz!
Bit ka­dar­dın; cüs­sem ce­sa­me­ti­ne va­rın­ca­ya ka­dar sır­tım­da ta­şı­dım se­ni! Sık­sa­lar, için­den ben çı­ka­rım san­dım ve se­nin her di­şi­nin, bi­rer di­şi siv­ri­si­nek gi­bi baş­ka­la­rı­nı em­me he­ve­si­ni gör­mek is­te­me­dim; vahhh ba­na!..

Şim­di sen; ben­den son­ra kim bi­lir da­ha kim­ler­den “kop­muş” ola­rak; “son ya­pış­tı­ğım sır­tın yaş­lı sa­hi­bi ölür­se” di­ye dert­le­ni­yor­sun, kim ina­nır! Dün­ya­da ay­rı­la­ca­ğı­na ağ­la­yıp, son­suz ha­yat­ta be­ra­ber ol­mak ih­ti­ma­li­ni mer­kep­ler gi­bi te­pe­ne kim ina­nır?..
Ne­re­ye va­ra­ca­ğı; iz­le­ri gö­rü­le­rek tah­min edi­lir in­sa­nın; bin­di­ği va­sı­ta­ya, tu­tun­du­ğu sır­ta ba­kı­la­rak söy­le­nir!.. Kim­le­rin ar­dın­da ayak iz­le­rin ve kim­le­rin ka­pı­sın­da par­mak iz­le­rin ve kim­le­rin el­le­rin­de du­dak iz­le­rin var?..
Kim ina­nır bir tim­sa­hın par­la­yan göz­ya­şı­na? Ve­ya han­gi an­ne me­me­si­ni uza­tır bir tim­sa­ha?
Şim­di sen, bir aya­ğı­nın üs­tü­ne Ka­ra­köy rıh­tı­mın­da be­ton dö­ker­ken; di­ğer aya­ğı­nı, Ak­de­niz ge­mi­sin­de­ki ba­ba­ya bağ­lı­yor­sun… Fa­kat de­ğil sa­de­ce ba­ba­ya; hem abi­ye, hem de de­de­ye bağ­la­san, bu gi­diş­le yır-tı-lır-sın!
Piş­man­lık ka­pı­sı el­bet­te ka­pa­lı de­ğil; fa­kat ön­ce, ken­di­si­ni bi­le kat­le yel­ten­miş o mü­na­fık çık­ma­lı kaf­ta­nın için­den! Çün­kü çar­şı­da ci­ğer sat­mak; ci­ğe­ri ya­nan­la­rın hü­ne­ri­dir, acık­lı hıç­kı­rık­lar­la… Çöl­le­rin mec­nu­nu ol­ma­dan Ley­la’ya ka­vu­şul­mu­yor!
Mec­nun da Ley­la’sı­nı be­ğen­me­miş­ti ni­ha­yet, ama ba­zı­la­rı “mec­nun­luk sı­na­vı­nı ver­me­den” Ley­la’ya dil uza­tı­yor!
Hü­ner; “Ley­la’yı be­ğen­me­mek du­ra­ğı”nda bu­luş­mak de­ğil Mec­nun’la…
He­def; Mec­nun ola­bil­mek, sev­da yo­lun­da!

Sim­di sen, ey bir za­man­lar; “kus­sa için­den ben çı­ka­rım” san­dı­ğım!..
Vah ba­na ki; cüs­sem ka­dar olun­ca­ya dek en­sem­de gez­dir­dim se­ni, şah da­ma­rım­dan em­zir­dim! Fa­kat ilk sı­kış­tı­rıl­dı­ğın­da kus­tun ve için­den kim­ler çık­tı!
Bil­mek la­zım: Piş­man­lık ka­pı­sı her za­man açık, ama “piş­man ol­dum” di­yen­ler için de­ğil…
…piş­man olan­lar için!

Stop
Muammer Erkul
07 Kasım 2008 Cuma

5 yorum

  1. :-)Mecnun olamadan Leyla’yı beğenmemek.
    Hoşuma gitti bu tabir nedense:-)
    Yüreğinize sağlık…

    SAZSIZ OZAN

  2. Hü­ner; “Ley­la’yı be­ğen­me­mek du­ra­ğı”nda bu­luş­mak de­ğil Mec­nun’la…
    He­def; Mec­nun ola­bil­mek, sev­da yo­lun­da!

    Sim­di sen, ey bir za­man­lar; “kus­sa için­den ben çı­ka­rım” san­dı­ğım!..

    Bil­mek la­zım: Piş­man­lık ka­pı­sı her za­man açık, ama “piş­man ol­dum” di­yen­ler için de­ğil…
    …piş­man olan­lar için!

    Öyle güzel söylemişsin ki, tekrar etmek istedim. 🙂

  3. Sim­di sen, ey bir za­man­lar; “kus­sa için­den ben çı­ka­rım” san­dı­ğım…

    Bu yazıyı gerçekten sevmiştim. İyi ki bize de tekrar ettirdiniz…

  4. Okudukca ağırlaşıyor bu yazıyı taşımak…

  5. Bil­mek la­zım: Piş­man­lık ka­pı­sı her za­man açık, ama “piş­man ol­dum” di­yen­ler için de­ğil…
    …piş­man olan­lar için!

    Çooook doğruuu

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir