O da çantasından bir kitap çıkardı, okumaya başladı…
Daha doğrusu ben öyle sanmışım. Çünkü biraz sonra fark ettim ki; elindeki kitabın arasında gazete kupürleri var, onları okuyor…
Gayri ihtiyari; “aaa” diyerek, ve hatta elimi de uzatarak;
-Bana da verir misin birini, dedim!..
Şaşırdı, irkildi, sanki gizli bir şey yapıyorken yakalanmış gibi sesi titreyerek;
-Yok be abicim, eski bunlar, dedi…
-Evet, sararmışlar. Ne çok biriktirmişsin… Hepsi aynı mı?
-Hııı evet, aynı köşe… Bakayım neydi şunun adı; hah, Muammer Erkul… Kalpli yazılar (derken güldü) işte… Benim değil bunlar aslında… Çatlak bir arkadaşım var da, yıllardır keser böyle ıvır zıvır şeyleri… Birazını da bana verdi işte, okuyayım diye…
-Utanmana lüzum yok ki ya, boş ver… Eskiden ben de sadece kızlar okur sanırdım bu kalpli yazıları, ama öyle değil… Karizmayı (ben de güldüm) çizdiren çizdirene!.. Yani ben de okurum bunları…
Gene şaşırdı. İnanmaz gözlerle baktı… Bense hiç gözümü kırpmadan, zerre kadar tereddüt etmeden, kesin bir kararlılıkla:
-Muammer Erkul’un bütün yazılarını okudum, dedim…
-Yemin et, dedi heyecanla ve sesi titreyerek…
-Yemin ederim, istediğini sorabilirsin, dedim… Örnek mi istiyorsun; tarihleri kesilmiş bunların ama elindeki yazılar, yani şu sararmış olanlar on veya on iki senelik. Başlığın yanındaki resminden biliyorum! Hatta o zamanlar bıyığı vardı ama resmi bıyıksızdı… Bak, şu gömlekli ve kısa saçlı olan resminin çıktığı zamanlarda da saçları uzundu… Şu yazıyı hemen hemen ezbere okuyabilirim, şu da fena değildir…
-Hâlâ yaşıyor mu bu adam?..
-Yaşıyor…
-Yazıyor mu peki?
-Evet… Ama daha önemli bir soru var aklımda…
-Ne?
-On sene evvel yaşamış, yaşarken bunu yazmış, bu işi yapmış… Biz şimdi, onun o zamanlar ardında bıraktıklarını okuyoruz…
-?..
-Asıl soru ise şu: On sene önce yazdıkları, bu sararmış kağıtlarda okunan kimse; acaba on sene sonra da yaşıyor olacak mı?..
-Ne demek istediğinizi tam olarak anlayamadım?
-Yani, her yazdığımız böyle satır satır okunacaksa… Bu adamın ve her adamın; sonradan okunacak her satırı için, şimdiden dikkat etmesi lazım, değil mi?..
…..
Daldı, anlamaya çalıştı, gözlerime uzun uzun baktı…
-Biz daha önce hiç karşılaştık mı? Dedi…
-Hayır, dedim…
Tekrar baktı, ve bir an irkildi;
-Eyvah, dedi. Ben durağı geçtim!.. Şoför bey… Şoför bey affedersiniz, müsait bir yerde indirir misiniz?..
Stop
Muammer Erkul
15 Temmuz 2007 Pazar