Yazı, top, resim filan… [23 Ekim 2002 Çarşamba]

Bazıları "yazar" der benim için, bazılarıysa; yazamaz… Derde bak!..
Bazıları "atar" der onun için, bazılarıysa; atamaz… Ama golcü, kendisine "atmalısın" diyenin sesini dinler!.. Çünkü kim tarafından ve nasıl kritik edildiği değil; onun, hocasından aldığı vazifeyi ne ölçüde yerine getirdiğidir önemli olan… Ve tribündekilerin dediğine bakılmaz sezon sonunda; onun, fileleri kaç defa havalandırdığı sayılır!.. Yani, günlük konuşan insanların sözleri değil; mühim olan, neticedir!..
Bazıları gibi, zaten ben de bir türlü inanamadım "yazar" olduğuma… Derde bak!.. Benim yaptığım; her sabahın ilk ışığıyla gönlüme düşenleri, boya ve fırça yerine harf ve kelimeleri kullanarak birilerinin zihnine çizmek!.. 

Biz, bir sınıf dolusu öğrenci olsak, sezon başında okulun kapısına toplanmış olsak… Ve bize;
"Gidin, okuyacağınız kitapları alın, ve yarın gelin okula" deseler, aklı başında olan kişi ne yapar, söyler misiniz?..
Ya kapıya asılmış listeyi okur, not eder… Ya bu sınıfı başarıyla bitirmiş büyük öğrencilerin okuduğu kitapları ele geçirmeye çalışır… Ya da kapıda bekler, telefon eder, mektup yazar, yalvarır yakarır ama bir yolunu bulur ve o dersin öğretmeninden sorup öğrenir, hangi kitabı alacağını… Değil mi?.. 

Yirmiden, otuzdan bahsederler ama sınıfların mevcudu elli kişiden fazladır ya çoğu zaman!.. Sabah olur, ve işte bu kadar öğrenci öğrenmek için derse gelir. Ama, hiç birinin elindeki kitap bir diğerine benzemez!.. Bazısı boyalı bazısı boyasız, bazısı ince bazısı kalın, bazısı resimli bazısı resimsiz, bazısı şu dilden bazısı bu dilden… Ve her biri der ki;
-Hayır, en güzel kitap benim kitabım!..
-Hayır sen nerden bileceksin, ve öğretmen nerden bilecek doğrusunu! Bakın başka bir ülkede işte bunu okutuyorlarmış, demek ki buymuş doğru olan. Bunu bana bizim mahallenin nalburu söyledi, çünkü onun dayısının oğlu filan ülkede okuyormuş!..
-Bu da ne diyor yahu? Baksana sen benim kitabımdaki resimlere, ne kadar güzel çizilmiş…
Düşün şimdi, sen olsaydın bizim sınıfta, bu durumda demez miydin;
"Hocam, ben bunca kitap arasında hangisinden imtihan olacağım? Hangi kitaptaki bilgileri öğrenmem gerekiyor? Sınav soruları hangisinden çıkacak?.." 

Üst üste kandiller geliyor ve her seneki gibi galiba gene arkalarından oruç tutma ayı gelecek. O zaman bir pazaryeri gibi her kafadan ayrı sesler çıkmaya başlayacak: "Benim tuzum daha kurudur, benim kitabım daha doğrudur, benim yolum daha düzgündür…"
Bense bu koca sınıfın kalabalığında kayboldukça, hakikaten merak ederek ve hakikaten samimiyetle ve hakikaten öğrenmek isteyerek yalvaracağım bütüüün yolların sahibine;
"Ya Rabbiii, herkes bir şeyler diyor bana, ve kafamı karıştırıyor. En doğruyu bilen Sen’sin, bana doğru olanı Sen göster… Herkes kendi beğendiğini söylüyor bana; Sen’in beğendiğini Sen buldur!.." 

Biliyorum bir acaip yazı oldu gene, ama biliyorum ki siz de gene yazıya değil "zihninizde beliren resme" bakacaksınız!..

Stop
Muammer Erkul
23 Ekim 2002 Çarşamba

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir