Yeni romana malzeme! [12 Temmuz 2000 Çarşamba]

Yeni romana malzeme!

Birkaç ilginç not daha size. (İki gündür taktık ya hırsızlara, okuyucularımızdan Özer Demirci’nin yüzünden!..)
…..
Yayınlanalı bir seneden fazla oldu (16.6.1999) aslında, ama olsun… Bizim gazeteden bir haber size:
…..
“ABD’de The Washington Post gazetesinin haberine göre, British Columbia eyaletinde hafta sonunda meydana gelen bir hadisede Kanadalı Stephen Reid, Victoria şehrindeki bir bankayı soyduktan sonra, uzun bir kovalamaca ve silahlı çatışmadan sonra, polis tarafından hafif yaralı olarak ele geçirildi.
Stephen Reid, yakalandıktan sonraki ilk ifadesinde dedi ki:
“Yeni romanım için malzeme topluyordum.”
Stephen Reid (49), 1970’li yıllarda ABD ve Kanada’da bir arkadaşıyla birlikte 100’den fazla bankayı soyduktan sonra yakalanmıştı. Stephan Reid, cezaevindeyken birkaç macera romanı yazmış, bunlardan “Geçici Af” ülkesinde en çok satılan kitaplardan biri olmuştu.

Fransız seyyahtan
Fransız seyyah A. de la Motraye 1727 senesinde şöyle yazıyor:
“Hırsızlık İstanbul’da son derece nâdirdir..
Ben Türkiye’de takriben 14 sene kaldığım halde, bu müddet zarfında hiçbir hırsızın orada ceza gördüğünü işitmedim.
Yol kesen 6 haydudun cezalarının verildiğini işittim. Onlar da hep Rumlardandı.
Türkiye’de yankesicinin ne olduğu bile bilinmez. Onun için ceplerin el çabukluğundan korkusu yoktur…”
…..
İlginç bir soru geliyor aklıma:
Bizler aynı insanların torunları olarak; acaba, diyorum… Acaba bizlerde ne değişti ki tanınmaz hallere geldik?.. Ya da onları öyle eşsiz kılan, sarıldıkları değer neydi?..

———————————————————

Gülkızı

Boş yere ağlama, sızlanma gülüm,
Ben çektim hasreti, sana ne oldu?
Yakınsa yarından, hakkımdır ölüm,
Ben içtim şerbeti, sana ne oldu?

Tadan bendim günaşırı hiçliği,
Günde on kez resmeyleyen ben idim…
Kolay varken sen uzattın güçlüğü,
Dağa-taşa kasteyleyen ben idim…

Bir gül sunsan alır mıydım, bil hadi?
Elindeyse gözyaşımı sil hadi…
Korkma artık, bir yol bulup gel hadi,
Ben vurdum şirreti, sana ne oldu?

Bu mu dersin, aşkın öncü depremi?
Senin sevgin bu olur mu gülkızı?
Çok taşırdı kızıl şafak sabrımı,
Naz eriyip su olur mu gülkızı?

Yağmur yoksa ben ağladım gülkızı,
Yağmur yağdı ben ıslandım gülkızı…
Yanıp yanıp ben islendim gülkızı,
Ben çektim gurbeti, sana ne oldu?

İlhan Palalı

Cevdet Söztutan’dan

Halimiz (Ahmet Kızıl’a)
Dün hâkimdik milletçe alfabenin ruhuna,
Bugünse mahkûm olduk
rakamlar güruhuna.

Başarının sırrı
Yapılan iş ve meslek mütenâsib olacak
Ruhla beden sağlıklı; eş münâsib olacak
Basarılı bir insan olmak için ayrıca
Cehdetmek gerek amma bir de
nâsib olacak

Ahi Evran’dan
Açık eyle kapını, sofranı ve elini
Kapalı tut gözünü, dilini ve belini.

Kibir
Bir kalpten söküp atmak kibir hastalığını
İğne ile kazmaktan zordur Ağrı Dağı’nı.

Keskin Sirke
Keskin sirke küpüne zarar verir deriz biz,
Sabahtan akşama dek küplere bineriz biz.

Stop
Muammer Erkul
12 Temmuz 2000 Çarşamba

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir