Yollar nasır tuttu!.. [11 Ağustos 2002 Pazar]

Sokulmadan kollarımın arasına, nereden bileceksin ki sen; sıcağı?..
Ve dokunmadan dudaklarıma;
Yumuşağı?.. 

Yüreğimde; gözyaşların, gözyaşlarımla kucaklaşmış yatıyor!..
Kalbimi dinle!.. Kalbimi dinle!..
Kalbimi dinle; "ne" diyerek atıyor?.. 

Sokulmadan kollarımın arasına, nereden bileceksin ki sen, sıcağı?..
Ve belli mi;
Bir rulo gibi önümde yuvarladığın yolumun, nerede duracağı?.. 

Üflesen, savrulacağım…
Kuşunu yitirmiş bir tüy gibiyim!..
Veya koca bir silgi ile dünyam silinmiş gibi ayağımın altından!..
…..
Ve sanki hatırlasam bakışlarını;
Kavrulacağım!.. 

Bu nasıl donduran bir yangın, yahut ateşten tipi?..
Üstelik bir fikrim de yok; zaman varolmadan önce mi, yoksa sonra mı geçti avucuna gönlümün ipi?.. 

Gökler zeytin, yerler kömüür ve deniz katran karası…
Bir ben varım kanayan, gök rengi; şimmşek gibi kamçılar dolandıkça başıma!..
Bir ben miyim… Bir ben miyim, kooskoca bir yaradaki kurt gibi gezinen bu leş kokulu dünyada?..
Bir ben miyim arayan gelinciğini, çöp dağlarında?.. 

Yollar nasır tuttu!.. Nerdesin?..
…..
Kahpeler hasır tuttu; satmadım hayalini!..
Aç kaldım, açık kaldım, aklı dolaşık, gönlü kırışık kaldım; satamadım…
Satmadım hayalini!.. 

Ama sokulmadan kollarımın arasına, nereden bileceksin ki sen sıcağı?…
Ve görmeden bakışlarımı,
…ve dokunmadan dudaklarıma,
…ve dinlemeden yüreğimi;
Yumuşağı?..

Stop
Muammer Erkul
11 Ağustos 2002 Pazar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir