Hür veya esir olarak bir odadasın, ve bütün duvarlar mavi boyalı… Kapıyla pencerenin de aynı boyası…
Ne olur biliyor musunuz böyle bir yerde?..
Gözlüğünün ve pencerenin camlarına bile işte o renk bulaşır… Sanırsın ki dünya, alem dört duvarın rengidir!..
Ama; dışındaki odanın, dışı bile bambaşka bir renktedir!..
Allah, insanı; çevresindeki herkesten "doğru yaptığını" duya duya yanlış yapanlardan etmesin!..
Bir ömür geçer, yanlışının farkına varmaz…
Yel eser, eser kalmaz…
Yahut her yağmurda, bıraktığı bütün yaldız yıkanır;
Küçücük bir salyangozun izleri gibi!..
Bir ömür boyu, kendisinin hep doğru olduğunu bilip… Doğru olduğunu dinleyip… Doğru olduğunu söyleyip… Ve tekrar, doğru yaptığını düşüne düşüne yanlış yapan gözü kapalıların hayatına bakıp da ibret almalı… Onlar koca birer kara kitap;
Her sayfada parmaklarının izi olan…
Ve her satırda mürekkeplerinin izi!..
Bir de; her ne yapsalar "yanlış" denenler vardı!..
Her adımında hata, her nefesinde kasıt, ve alnından düşen her ter damlasında ihanet arananlar vardı…
Ama işte bunlar, zamanın;
"Doğru" olduklarını söylediği kişiler…
Ve mekânların hasret ile hatırladığı kişiler!..
Öğrendim ki;
Zemin aşındıkça ve çukurlar derinleştikçe, tepeler daha bir yükseliyor,,, muş!..
Geniş bir otobanda vasıtalar durduruldu. Yolcu otobüslerii, yük taşıyan kamyonlaar, uluslararası tırlar…
Bütüün bu araçların içinde her kim varsa aşağı indirildi…
Dediler ki;
"Toplanııın… Ve hazırlanın alkışa;
Bakın, nasıl da yürüyecek!.."
Yol durdu!..
Bedende "can" gezdiren damarların örneği; ülkeye "kan" akıtan şu yollar pıhtılaştı!..
Terler kurudu… Motorlar sustu… Yollar durdu yollaar;
Sen yürüsen ne çıkar?..
Stop
Muammer Erkul
04 Ağustos 2002 Pazar