Koskoca alemin ortasındaki koskoca dünyanın ortasındaki koskoca bir salonun ortasında, oturuyordum;
Kendi içime, kapıcı gibi!..
…..
Panayırların umurunda mıydı duymayan kulaklar?..
İşte ben;
Kocca bir lunaparkın, sağır biletçisiydim!..
Bu koltuk, taştan oyulmuş!..
Boyun adalelerim, başımı tartamaz gibi!..
Avizem;
Paraşütü açılmadığı için korkudan donup kalmış bir adam gibi… Ben ona, o bana; bakışıyoruz şaşkınlık içinde!..
Koskoca alemin ortasındaki koskoca dünyanın ortasındaki koskoca salonumun ortasında oturuyorum;
Kendi içimde oturur gibi…
…..
İçim mi dışımdan geniş, yoksa dışım mı içimden derin?..
Bilmemek ne rahatmış!..
Bir bal arısı geliyor…
Önümden geçerken iğnesiyle yırtıyor, bütüüün ufkumu;
Bir uçtaan bir uca…
…..
Savruluyor bir şeyler, ve ben savruluyorum; bu yırtılışın rüzgârıyla!..
Tutunmalıyım… Tutunmam lazım… Tutunmam gerek…
İki elimde, iki etek;
Ha düştü ha düşecek!..
Bir teyel gibiyim şimdi; içim ve dışım arasında!..
Koskoca alemin ortasındaki koskoca dünyanın ortasındaki koskoca salonun ortasında otururken önümden geçen arı, sarsılıyor aniden!..
O ne?..
Lezzet görüldüğü halde mekân mı bitiyor, yoksa bir başdönmesi mi şaşkına çeviriyor böyle, yolcuyu?..
İşte ben…
Gözümün seni gördüğü yerde, görünmeyen camdan duvarlara toslayıp duruyorum; bir bal arısından farksız!…
Zaten bal mı yapardım tadının hayaliyle, zaten bal mı yapardım; sana kavuşmuş olsam!..
Stop
Muammer Erkul
20 Ekim 2002 Pazar