Zavallılık nedir? [28 Nisan 2002 Pazar]

(Herkes olmasa da, bazıları biliyor; dünyanın en kolay işinin ne olduğunu!..)
…..

Zavallılık;Girmek için pasaport gerekmeyen… Ve insanlarının kendi kendilerine "vize" verdiği öyle bir "cenabet" ülkedir ki… Ve "vatandaşları" öylesine "yok" ve "kaale alınmayacak" durumda olduklarından… Hatta hiç kimseye görünemedikleri gibi, kendileri bile kendilerini "aynalarda dahi" göremediklerinden… Oturdukları yerden bir dakika kalkmayı (denemeyi bile) akıl edemeyip;
Ahırkapı feneri gibi, hiç durmadan "böööyle" etrafı tararlar ki; kim, ne kusur işlemiş!..
(Not: Ahırkapı, maalesef "ahır kapısı"ndan değil de; "âhir" kapıdan gelmektedir!..)
…..

Oydaaa!.. Hadi bakalım; epeydir böyle başlamamıştık hiçbir yazıya, değil mi?..
Kızgın olduğumu sananlar accaip yanıldı şimdi. Aksine, gülmekteyim; belki de kızmam gerekenlerin "görünebilemez" mahlûkatlar olduklarına!..
Nesine kızacaksın ki bunların?..
Niye kızacaksın ayrıca; "KENDİLERİNİ VAR SANMALARI" için mi?..
…..

Haşeratın "görünebilemezliği" iki şekilde olur. Birinci çeşidi korkak, medenî cesaret fukarası, iki sözü üstüste koyma kabiliyet ve eğitiminden yoksun olduğundan, kaçar… Herkes onların var olduklarını bilse de, baktığı zaman kolay kolay göremez…
Tahtakuruları veya pireler gibi!..
İkinci çeşit haşerat ise; bütün güçlerin kendilerinde toplandığını vehmeden mahluklardır…
İyi niyet ve insanîyet de dahil olmak üzere hiç bir maharet için "yorulmamış" olduklarından, hiç kimse tarafından yüzlerine bakılmaz… Bakılsa da (yaratılmış olanlar ancak niyetleriyle ve işleriyle görülebileceklerinden) farkedilemezler…
Bunları çileden çıkartan da işte budur, yani farkedilmemek!..
Bildikleri tek yol kalır geriye: Saldırmak!..
…..

Herhangi bir mikrobun veya virüsün "var olduğunun" ne zaman farkına varırsın?..
Cevap: SENİ HASTA ETTİĞİ ZAMAN!..
Anlaşıldı sanırım. İşte bu, genel konumuzun dahi cevabı!..
…..

Kendileri "hiçbir şey" olanlar…
Veya "herhangi bir şey" için kendilerini hiç yormamış olanlar…
Aynen, bir zavallı virüs yanılgısıyla, sanırlar ki;
"Biri" olmanın tek yolu; saldırmak, saldırmak, saldırmak… Ve "zafer"leri de, karşılarındakini yatağa düşürebilmektir!..
…..

İnsanoğlu; etiyle, kanıyla, canıyla ortada durabilmek; ve eserler ortaya koyabilmek; ve yaptıklarının da hesabını verebilmek için vardır…
İnsanoğlu, işte bu özellikleriyle ve güzellikleriyle farklıdır diğerlerinden… Diğerleri ise;
Bir yaz akşamı, kendi hayatı pahasına ensene hücum edip, kanını emmeye çalışan sivrisinekler gibi; VARLIĞINI İSPAT ETMİŞ OLAN İSİMLERDEN "mevcudiyet" emmeye çalışırlar!..
…..

Aksi halde, kendileri bile "kendi varlıklarından endişe etmeye başlayacak olan" zavallıların gücü de güçsüzlüğü de, galibiyeti de hezimeti de işte budur!..
En başta da demiştik ya; bazıları biliyor dünyanın en kolay işinin ne olduğunu… Nedir o?.. Çamur atmak, saldırmak… Hem de hiç düşünmeden;
"Acaba ben neden böyleyim" diye!..
…..

Hadi ömründe ilk defa düşünsün bazıları;
Her kafa kemiğinin içinde "düşünmeyi" sağlayan bir beynin neden var olduğunu!..

Stop
Muammer Erkul
28 Nisan 2002 Pazar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir