Zenginliğimiz [05 Temmuz 1999 Pazartesi]

Zenginliğimiz

Bir dostum, bir gün, bir sohbet arasında (tamamen iyi niyetle) bir söz söyledi.
Belki haklıydı, belki de haklı değildi; ama en azından o lafı söylerken “bizim köşemizde iki-üç konunun işlendiğini” düşünüyordu.

Tekrar tekrar aklıma geldi bu konuşma…
Yüzeyden bakıldığında haklıydı arkadaşım. Aynı cümleyi bir sohbet esnasında belki ben de aynı şekilde kurardım…
Peki burda beni kendine takan soru neydi ki?..
Şuydu:
Eksiklik…
Cümlenin, o bir anlık geçişindeki kifayetsizlik.

Dün; biraz gece, biraz da gündüzdü. İkisi arasında biraz da alaca karanlık vardı…
Şimdi buna kim “yanlış” diyebilir veya kim “doğru” diyebilir?
Doğru mu? Hem evet, hem de hayır.
Yanlış mı? Hem evet, hem de hayır!..

O günden sonra, konumuzun “insan” olduğunu daha sık söylemeye başladım.
Sevgi, moral, motivasyon, başarı insanla ilgili olduğu halde; insan bu mefhumlarla alakalı olmayabiliyor!
Ama bizim ana konumuz; insan ve duyguları… İnsan ve hissettikleri, düşündükleri, tepkileri… Yani, neticede; insan…

Benim için asıl zor olan konumun “sınırlı” olması.
Örnek mi?..
Siyaset yazmak mesela…
Veya futbol kritiği yapmak.

Rutinde, bunun bir “işleyiş pratiği” var…
Beklersin… Dostun olan veya dostun olmayan bir politikacı bir laf söyler. Yorumunu yaparsın ve (eğer sende mevcutsa) bir teklif koyarsın ortaya… Ki bu iyi tavırdır.
Bir de sanki zincirle bağlanmış gibi bir metre ilerleyemeyen, ama yine sanki zincirle bağlanmış gibi her geçene saldıranlar var ki; Allah onların şerrinden korusun… Zaten bunlar mevzunun dışında.

Bütün siyasîler üç ay sussa ve hiçbir şey yapmasa…
Ya da futbol yasaklansa ve ligler kaldırılsa, ne yazardım acaba öyle olsaydım?..
Ama insanı ve duygularını ve düşüncelerini (Yüce Mevla dilemeden) hiç kimsenin ortadan kaldırmaya gücü yetmez…
Millî Şef İsmet Paşa… Eski paraların bile üzerinde resimleri var… Son üç ayda kaç köşe yazısına konu oldu?
Cemal Gürsel… Öğretmişlerdi ama unuttum; kaçıncı cumhurbaşkanımızdı?.. Sokağa çıkın ve sorun; onun cumhurbaşkanı olduğunu bile bilmeyen kaç kişi dolaşıyor ortalıkta…
Pele? Cambaz! Beckenbauer? Nasıl yazıldığını bile unuttum! Kempes? O da kim?..

Yüz yıl önce bugün iki kişi karşılaştı. Birbirlerinin gözlerine baktılar: Önce biri tebessüm etti, ardından diğeri gülümsedi ona…
Bin yıl önce bugün iki kişi karşılaştı. Birbirlerinin gözlerine baktılar. Önce biri tebessüm etti, ardından diğeri; tıpkı on bin yıl önce bugün karşılaşanlar gibi gülümsedi ona…
Bugün iki kişi karşılaşacak. Birbirlerinin gözlerine bakacaklar. Önce biri tebessüm edecek…
Neden sen olmayasın?..

Bizim “İnsanlar sayısınca” konumuz var…
Ve de üstelik, her insanın duyguları sayısınca…
Zenginliğimiz işte bu yüzden!

—————————————————–

POSTA KUTUSU
My Name is Leyla; benim adım Leyla demek oluyor
Hayat bir kumardı. Peki ya hep kaybediyorsan. Kartlarda veya zarlarda değil kabahat ellerde!
Ve ben gecelere düşman olmalıyım, bu kaçıncı gece? Uykuma kaç kurşun sıktın. Gönlüme kaç zincir vurdun haberin var mı? Bu son diyorum, bir dahası olmayacak diyorum. Umutlar lafta kalıyorken isyanım haksız mı?
Hiçler uğruna neler verdim. İnanamıyorum. Ve düşündükçe dayanamıyorum. Nasıl olur? Önemsenmiyor olmak hiç acı vermiyor mu? Bu tahammül neyin nesi?
Sabrın da bittiği yerler vardır. Kimi çıkarır vurur adamı, kimi de dayar başına silahı!.. “Çözüm mü” deme, bilinmez!
Yazıyorum yazıyorum ne bir ses ne bir sedâ. Ne bir teşekkür ne bir ikaz. Ne yaz bekliyorum diyor, ne de yazma yeter sıkıldım diyor! Böyle susmak bir yazara yakışmaz. Adam gibi de aslanım!.. Fikrin varsa söyle. Yoksa ne âla yorma bizi. Elimize yazık, kalemimize yazık, tüketme şu tükenmez kalemlerimizi.
Mektuplarım dikkatini çekmiyor mu? Seni etkilemiyor mu? Hatta hatta sıktığı anlar da oluyordur. Niye demiyorsun? Bari sen yapma bunu bana. Pakize’nin zoruyla yazıyorum. Öncekiler değil. Bu dönemdekiler… Atarım kalemi biter! Zaten gönlüm sana çözülmedi. Dilimin söyledikleri de benim zorumla idi. Arada bir yani bu aralar yazacak birileri yok, o yüzden sana mecburum. Ama sen mecbur değilsin. Ses tonumu bile bilemeyen bir kişiden ne bekleyebilirim?.. L.S.-Söke

ÖĞRENDİM Kİ!
Sen tepkilerini kontrol edemezsen tepkilerin hayatını kontrol eder.

ŞİİR
Kaybolur
Bazen hayalin gelir gözlerime
Beni sırlara bırakıp kaybolur…
Duman duman yükselir gözlerime
Birden şimşek gibi çakıp kaybolur…
Bu garip dünyanın devamı nerde?
Gördüğüm rüyamın devamı nerde?
Bizim sevdamızın kıvamı nerde?
Sorularım yankılanıp kaybolur…
Aşkı; bilmeyene örnek gibiydik
Ayrı bedende tek yürek gibiydik
Sevgiyi gösteren mercek gibiydik
Şimdi herşey dalgalanıp kaybolur…
– İlhan Palalı –

Stop
Muammer Erkul
05 Temmuz 1999 Pazartesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir