Ne yapmamı istiyordu, şimdi hatırlamıyorum. Ama ablam bana kızıyor, ben de ona kızıyordum. O bana (yapmamı istediği iş/şey için) baskı yaptıkça, direniyordum. Sonunda gözyaşı bile olsa kararlıydım, inat ediyordum!..
Dedem gelmiş yakınımıza; sustuk…
Beni ne çok sevdiğini bildiği için, ablam daha fazla tedirgin oldu.
Üstelediği, keyfî bir konu olmadığından; o an suçlansa, ağlardı… Fakat yalnız kalsak, yine ısrar ederdi…
Ablamı kendine doğru çekti dedem ve bana dönerek;
“Bak bakalım, dedi. Köpek bağlı mı?..”
Bile bile kulübesine kadar gittim, baktım ve döndüm.
“Bağlı mıymış?” Diye sordu dedem. Başımı salladım…
“Bunun için kızgın mı?”
Diyecek laf bulamadım. Önce dudağımı biraz büktüm, sonra gene başımı salladım…
“Şimdi sana bir soru, dedi. Fakat bunlar, sadece akıllı çocuklara sorulabilecek olan sorular:
Köpek eğer kızacaksa… Sence… Boynundaki zincire mi kızmalı?..”
Dedem böyle sorduğunda, yüz cevap birden gelirdi hep aklıma; ama birini bile seçip söyleyemezdim çoğu zaman!..
Devam etti sonra:
“Eğer kızsa… Bu kızmak; zincire mi kızmak olur, zinciri takana mı?..”
Akıllı çocuklara özel sorular olduğu için bir şeyler demek istedim, ama diyemedim… Ve devam etti dedem:
“Eğer… Köpek, boynundaki zincire kızsa… Bu öfke; zinciri takana mı gösterilmiş olur, yoksa zinciri taktırana mı?..
Yani zincir, bir emrin ardından geldiğine göre;
Boynuna geçen zincire uymak-sabretmek; zincire mi sabretmek olur, yoksa zincirlerin sahibine uymak mı olur?..
…..
Şimdi, ablan ne diyorsa onu yap. Çünkü o, kendi sözünü söylemiyordu sana. Bir emri aktarıyordu!..”
“Sadece akıllı çocuklara” sorulan bu soruların hiç birine tek cevap bile veremediğim için, kendimi o kadar kötü hissetmiştim ki… Dedem seslendi az sonra. Ve şöyle dedi:
“Bunlar öyle sorular ki; sadece akıllı çocuklara sorulur…
Fakat akıllı çocuklar, bu soruları tam on sene düşünüp sonra cevap verirler… Hem de, kendilerine!..”
Gerçekten de, on yıl kadar sonra aydınlanmıştı zihnim. Ama artık dedem olmadığı için kendime vermiştim bütün cevapları…
Öğretmenlerimin verdiği ödevler dahil; yapmam söylenenler, yapmam gerekenler… Emir olarak aldığım… Kural olarak bulduğum… Kanun olarak karşıma çıkan her şey için düşündüm o zamandan sonra;
Kimdi bunu isteyen…
Kimdi, asıl isteyen?..
…..
Ve;
Koca bir barış alanı daha açıldı içimde…
Stop
Muammer Erkul
15 Temmuz 2004 Perşembe