TEDx’te konuşmak… [17 Mayıs 2013 Cuma]


TEDx2014 sahnesinde ben olacağım!..

Biliyorsunuz ki TED, "benim bir rüyam var" diyenlerin; paylaşmaya değer fikirlerini ve nasıl başardıklarını anlattıkları bir uluslararası konferanslar zinciri. Bu adımların en kuvvetli basıldığı yer İstanbul ve 
bunu sağlayansa İhlas Kolejleri oldu.

Salona girdiğimde ciddi bir gurur duydum. Hani; "işte biz buyuz" gururu, "biz işte buyuz" gururu. Bunu görmek, yaşamak, solumak için hepimiz birer ömür beklemedik mi?


Kör olmak, kekeme, topal olmak; çok yaşlı veya çok genç olmak; zenginlik yahut fakirlik engel değil başarmaya.
Varmak istediği yerin hayalini kurmayan, varmış olduğu yeri kendi hayali sanıyor!
İyi de, senin gerçek potansiyelin ne idi?
Belki plastik mankenlerle dolu bir odadaki tek 
canlı sensin! Çevrendekiler sana benzemiyor diye, sen de onlara benzemek zorunda değilsin ki!..
Hadi, ayağa kalk; haydi, başar hayalini ve bize 
kendi hikâyeni anlat.
Sonraki TED seni bekliyor ve aslında bütün 
sahneler "zafer kazananları" bekliyor!

Sahneye bakıyorum; evet her biri başarılı isimler ama her biri kendi dalında başarılı. Siyaset, spor, müzik, illüzyon ve her neyse…
Fark 
etmen gereken şu: Başaran her kişiye ihtiyacımız var fakat hiç kimse senin adına başarmayacak! 
(Neden bu okuduğun yazıyı kesip cebinde taşıman, gözönüne yapıştırman gerekiyor anlıyor musun?)



Göreceksiniz; TEDxIhlasCollege2014 konuşmacısı ben olacağım!..

Çünkü benim hikâyem de oradakilerin hiçbirinden önemsiz değil ve beni dinlemek hepinizin hoşuna gidecek! Güzellik, oraya çıkanların kendileri değil; var olan hayallerine kavuşmak azimleri…

5 yaşımdayım. Bahçemizde boyum kadar bir fidan, ağzımın hizasında bir tek elma yapmış. Tembihleniyordum; "sakın koparma" diye… Elbette koparmadım onu; kırmızı tarafını yedim!

Aslında işte o günden biliyordum ben "buraya" varacağımı. Şimdi ise "nerede olacağımı" biliyorum!

Bir sır ister misiniz benden: Sizler de biliyorsunuz gitmek istediğiniz yeri!

Öyleyse neden duruyorsunuz?

Stop
Muammer Erkul 
muammer.erkul@tg.com.tr
17 Mayıs 2013 Cuma


.

 

 

8 yorum

  1. Yazıyı okudum. Yorum falan bırakmadan kaçar gibi çıkacaktım yine sayfadan. Sonra vicdanım dürttü hiç değilse niye kaçtığımı yazayım dedim. Geçenlerde soruyordun ya okuduğumuz halde niye yazmadığımızı. Okumamış gibi yapıyoruz çünkü yazdıkların işimize gelmiyor. Bir gören oldu mu diye çevremize bakıyoruz ve görülmediğimize kanaat getirdik mi parmaklarımızın ucunda tüyer gibi kaçıyoruz sayfalardan. Biz uyumak istiyoruz sen uyandırıyorsun çünkü. Biz yük almaktan kaçıyoruz sen alınması gereken yük gibi sorumlulukları gözümüze sokuyorsun çünkü. Hafta sonu rehavetinin üzerine pazartesi sabahı erkenden uyanmak var ya, onun gibi biraz.. veya uyanana kadar annesinin canını çıkaran tembel öğrenciler gibiyiz. Ama haklısın işte be güzel adam.

    Kaçak

  2. Hımmm 2014 kontenjanı dolmuş… Dinlemeye gelirsen 2015 konuşmacısı da ben olayım:) Gelmezsen vazgeçebilirim ona göre;)

    F.

  3. İnşallah 2014’te konuşursun abiciğim, inşallah biz de orada olur canlı olarak dinleriz… Ve inşallah bizler de yetişiriz ardınızdan, o kürsülere çıkmayı hakedenlerden oluruz…
    Gerçekten de aslında herkes biliyor nereye varacağını. Tek fark, çeşitli sebeplerle bildiğini bilmezden gelip gelmemek! Yahut zaman içinde unutur gibi olmak…
    Bu sanki insanın genlerine yazılıyor ta en başta. Ve çocukluğunda, o saf haldeyken yani bunun belirtilerini az çok veriyor… Şunu düşünüyorum; temiz bir çayır olsa ve bir çocuk hakikaten “çayıra salınsa”… Yani bildiğin bütün yayılan hayvanlar gibi çayır yayılacak ve müdahalesiz büyüyecek… Lüzumsuz ve zararlı müdahalelerle aslını, ne olduğunu ve nereye varacağını unutmuş ve hayatının baharında bocalayıp kalmış bir çocuktan çok daha sağlıklı büyür sanırım!
    Hicran Seçkin

  4. Bizim hayallerimiz “biz” gerçekleştirelim diye bizde zuhur ediyor değil mi? Yani falanın hayali filanın kafasına konmuyor… Her insanın varacağı yerin haritası hayal dünyasında çizili… İstemeyi de bilirse insan yol boyu ihtiyacını görecek yolluğu da tedarik ediliyor aslında… Ama kaçımız varıyoruz hedefe?

    Bir de bu cansız mankenlerin içinde canlı olmak konusu… Çevremizdeki bütün mankenler sabit duruyor. Şeklen aynı gibi göründüğümüz için aynı davranmaya zorluyoruz kendimizi. Elimiz kolumuz gayri ihtiyari bile kımıldasa kendimize kızıyoruz bu “tuhaf partnerlerimizden” farklı davrandık diye!
    Biraz da Çirkin Ördek yavrusunun hikayesi gibi… Yanındakiler nazarında dışlanmış bir “çirkin”! Ama aslında bir dünyalar güzeli… Ve bu çok acı…
    Hikmetinden sual olunmaz; bazı hayatlar ancak mücadele ile hayatta kalmaya mahkum sanki…
    Hicran Seçkin

  5. Ellerine de yüreğine de sağlık abiciğim… Bizler için esirgemediğin emeklerin ve inci inci dizdiğin satırlarınla yolumuzu bulup, hedefine varanlardan oluruz bizler de inşallah…
    Hicran Seçkin

  6. Author

    “Kaçak” rumuzlu 1 numaralı yoruma cevap:

    Allahüteala razı olsun.
    Çünkü ben desem böyle diyemezdim…
    Yazarlık bazen körlük gibi; konuşuyorsun, anlatıyorsun ama kimse ses çıkarmazsa hatta nefes bile almazsa oralarda birileri var olduğunu hissetsen bile, “belki de yanılmışımdır” vehmine ve hatta ümitsizliğe kapılıyorsun!

    Yorumlar, ayrıca; bu yazıdan “sizin” hangi ip uçları bulduğunuz açısından da önemlidir. Çünkü bir başkası aynı satırlardan tamamen başka sonuçlar da çıkarabiliyor. Yani çok ses olduğu zaman (cümleler aynı oluğu halde) tesir artıyor.

    Özet olarak; kim olduğunuzu bilmesem de, ne kadar önemli bir iş yaptığınız belli olsun diye yazdım bu satırları.
    Hem de uğraşınız-emeğiniz “yorumsuz, desteksiz kalmasın” diye!

    Yazan size ve okuyanlara çok selam…
    M:)

  7. Put gibi duruyor derler o mankenler gibi hareketsiz durana. Faydasız ve zararsız bir kalabalık gibi durduğu için herhalde.
    Sağolasın Muammer abi, Allah razı olsun. Biz çoluk çocuk devamlı okuyoruz yazılarını. Her zaman yorum yazamıyoruz ama yazılarını dört gözle bekliyoruz. Kalemine kuvvet, ömrüne bereket versin Allah. Cumanız da mübarek olsun.

    Kamil

  8. Elbette! buna şaşırmadım!.. Bir köprünün üzerinden geçerken masal ülkesine girdiğini kaç kişi düşünebilir ki?kaç kişi bir elmayı sırf koparmayın denildiği için dalında ısırarak yiyebilir ki? Kıpkırmızı olmuş tarafından:))))2014 ‘de sen o sahnede rüyanı anlatırken ben yüreğinde uyanmak için bir kez daha:)) Orada seni dinliyor olacağım :)))

    İLİRYA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir