Baloncu [25 Haziran 2009 Perşembe]

Baloncuya sorsanız şöyle der:
Balonlar sanır ki, ben onların uçurucusuyum!
Zannederler ki; onları elimdeki iple havaya iter, yükseklerde tutarım… Ben olmasam uçamayacaklarını sanırlar…

Hâlbuki her balonun uçması kendi içindendir…
Uçmak; içine ne doldurulduğuyla ilgilidir!
Uçacak olan balon zaten uçar. Tehlikeli olan balonun uçması değildir. Uçmakta olan balonun savrulmasıdır!

Balonlar; uçmalarını baloncudan bilse dahi baloncular bilir kendilerinin uçuran değil, tutan kişi olduklarını!
Marifet belki de budur:
Hasbelkader eline geçmiş olan balonların ipini kaçırmamak!

Beceremiyorsan, erbabına teslim edeceksin…
Bileceksin ki incecik bir ip var felaket ile arasında; incecik bir iptir savrulmasına mani olan; incecik bir iptir kayıp olmakla var kalmak arasındaki çizgi!

Balonlar hep kendi iplerinden çekiştirir, her rüzgârın peşinden gitmek ister.
Ama biz hep “ipinden tutulmakta olan” balonların yüzünü görmekteyiz. Ne güzeller; o ince iplerinin tepesinde arzı endam etmekte, kendilerini göstermekteler.
Peki ya ipini koparan, savrulan, kaçanların halini, kurtulduğunu sanan balonların suratını gören var mı? Acaba bakılabilecek halde midirler?

Balon ya uçtuğu için baloncuya minnet duyar veya uçamamasına sebep görür, nefret besler!
Hâlbuki baloncu, emanetçidir!
Bir tutam ipi, bir süreliğine elinde tutar…

Stop
Muammer Erkul
25 Haziran 2009 Perşembe

7 yorum

  1. Kimi insanlar kendilerini baloncu sanar ve alır eline bir kaç balon, bağlar onları ipin ucuna gezdirir.
    Kimi insanlar da kendini balon sanar, bir ömür bir ipin ucunda sahip değiştirir.
    Önemli olan, balon da olsan içindekinin değerini bilip, kendi başına uçamayabileceğini bilmektir. Tıpkı Muammer abinin de dediği gibi.

    ALİ KAYA

    Ellerine sağlık abi yine döktürmüşsün.

  2. Çok şükür ki bizim de ipimiz var.
    Ne bahtiyarız ki, ipimizi tutan var.
    Ve biz Ona çok şeyler borçluyuz.
    Onun sayesinde uçup da felakete gitmiyoruz.
    Onun için biz çok şanslıyız.
    Bu yüzden çok bahtiyarız.
    Biz çok mutluyuz.
    Çünkü ipimiz var.
    Ve ipimizi tutan var.
    İpi olmayanlar düşünsün.
    Regaib kandiliniz mübarek olsun.

    ABDULLATİF UYAN

  3. Bir KISAKÜREK, köpek tasmasıyla bağlamışsa dergahın kapısına kendini, çok mudur balığın ağzını açması kalbinden tutulmak için oltasına, demişti yazarımız bir gün bir yazının yorumunda.

    Çok şükür belimizden, boynumuzdan, bileğimizden bağlı olduğumuz ipe…
    İpimizi tutana, bırakmayana, yolumuzdan şaşacağımız anda doğru tarafa tutup çekene çok şükür.

    Kandilimiz hayırlar getirsin hepimize inşallah.

    GÖLÇİÇEĞİ

  4. Birer birer iplerini kesen, elbette kurtulabilir bütün bağlarından…
    Fakat o zaman, kalır sahnenin önünde; bir yığın tahta olarak!

    Bu sözü isee hep çok sevmişimdir.
    Muammer Erkul’un İP isimli yazısından.

    GÖLÇİÇEĞİ

  5. İnce bir çizgidir hayatla ölüm arasında olan ip; ince bir nefestir balonu balon, bizi biz yapan…

    MUAMMER ABİ YÜREĞİNE SAĞLIK.

    DEVRİ ALEM

  6. Balon ile baloncu arasındaki ip, talihini kime borçlu?..

    FATMA ERKAN

  7. Author

    O ipi anlamlı kılan;
    “Her iki tarafından da” tutuluyor olması…

    Karşısında koca dağlar da olsa birinin;
    önce sesinin çıkması lazım ki, gümbür gümbür yankısı duyulsun!

    Cevap almak için sormak gerek!
    Veya cevaplar soruların ardında!

    Merhaba:-)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir