Aç olan var mı? [19 Ocak 2003 Pazar]

Hani; "bacak kadar" tabiri vardır ya… İşte benim, bacağım kadar kızım; "ben bilirim" diyor. Sonra düşünüp düşünüp devam ediyor:
"Bilmediğim bir bilgi bilmiyorum!.."
Söylediği doğru mu? Doğru… İnsan bilmediği hiçbir şeyi bilmiyor! Ancak, öğrendikten sonra farkına varıyor bilmediklerinin, ve o zamana kadar nelerden habersiz yaşadığını anlıyor…
Bu; idraktir… 

Bazen bir şarkı duyarım; sahnelere sevdalandığım günler tepişir içimde,,, ve döner başım… Savrulurum, geniş daireler çizerek; kara bir deliğin etrafında dönen, lavabo suyundaki böcek gibi… Haykırırım şarkıyı, müziği hissederek… Parmaklarım kopacak gibi gerilir, çekilirken aşağıya bütün sular geçer üstümden, beni de götürmeye çalışarak… Acır, son anda deliğe yapışan parmaklarım… "Büyükler nasıl bilir ki bütün şarkıları" diye sorar, merak içindeki kızım… O an bakarım ki, sanki pedalların yanına sular süzülmüştür benden, ve onun sesiyle kendime gelip vitesi değiştirir, direksiyonu daha iyi kavrarım… Sonra izah ederim; büyüklerin her şarkıyı bilmediğini, ama büyüklerin her bildiği şarkıyı, "kendisinin" henüz yeni işittiğini!.. 

Yıllarca bir pazarlama organizasyonunun iş planını anlattım insanlara… Bundan çok da hoşlandığım halde terkettim, çünkü bazıları öğrenmek için değil, "filan yazarın ense tıraşını seyretmek için" davet ediliyordu!.. İşte bu şirket, ülkemizde aktif olmadan yaptığı geniş araştırmalarda bazı hassas noktalarımızı tespit ediyor. Ve diyor ki: "Aman ha, Türk insanının üç hassas noktasına dokunmayalım!.."
Bunlarınsa ne olduğu malum; siyaset, din ve futbol… Türk olmak buna bağlı olsaydı, belki de ülkeden ihraç edilen ilk kişi ben olurdum!.. 

Bilmediğine "bilmiyorum" demek ayıp mı sizce?..
Hayret! Halbuki ben, koca bir ineğin koskocaman işkembesi kadar büyük bir boşluk ve açlık hissediyorum…
Ve hiç anlamıyorum; şampiyon takımımızın antrenörünün bile; meğer dün neler söylemiş ve yarın neler yapacak olduğunu, bugün bizlerle birlikte ve hayretler içinde okumasını… Futbolu herkes benden ve biribirinden daha iyi biliyor ya bu ülkede; hiç topa vurmamış, hiç maça gitmemiş bile olsa!..
Diğer iki madde, yani din ve siyaset ise daha da tehlikeli, örnek bile vermekten çekiniyorum… Ama onları da herkes biliyor, hayret. Hem de artık "öğrenmeye bile" lüzum hissetmeyecek kadar!.. 

"Biliyorum" demek, garsona; DOYDUM demektir!..
"Biliyorum" demek, çeşmeye "DOLDUM" demektir!..
"Biliyorum" demek; "artık öğrenecek bir gram boşluğum yok" demektir, aynen 10 sene, 20, 30, 40 sene önce dediğin gibi…
…..
Şimdi, siz benim yerimde olsanız, hayret etmez miydiniz; kendinizi bir ineğin midesi kadar boş ve aç hissederken, bacağınız kadar bir çocuk "herşeyi bildiğini" söylediğinde?..

Stop
Muammer Erkul
19 Ocak 2003 Pazar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir