Eskiden sana yazardım…
Bilmezdin sen, ve hatta ben bile bilmezdim; kime yazdığımı veya yazdığımın "kim" olduğunu…
"Sana" yazarken eskiden, uzaklardaki "duruşun" başkalaşıverdi birden; sanki büyüdün… Ya da, sanki "beni" büyüttün gözünde… Veya benim gözümde "seni" küçültmeye çalıştın!..
Eskiden, sana yazardım;
Sana yazmaya korkmadığım zamanlarda!..
Eskiden sana yazardım;
Seni, sevdiğim sanıp!..
Eskiden sana yazardım…
Kayaları kazıyıp!
Ne yaptın, ne yazdın, veya ne dedin bilmiyorum… Ne yaptım, ne yazdım, veya ne dedim onu da bilmiyorum…
Ama, karşımda duruşun değişti sanki…
Ve sanki, kalbime vuruşun değişti; anlamadan…
Ve, anlatılamadan.
İsterdim ki;
Dokunabileyim hâlâ en ince teline saçlarının…
Ve sen, mızrap değmiş gibi titre yine!..
Eskiden, sana yazardım; seni, sevdiğim sanıp!..
Eskiden, sana yazardım; beni sevdiğini sanıp…
Eskiden sana yazardım;
Sana yazmaya korkmadığım zamanlarda!..
——————————————————
Kutsal zamanlar!..
Kurban bayramına kadar petrol "kızıl" akmazsa, çok şaşıracağım. Çünkü yazdan beri hem bekliyor hem de söylüyordum bunu…
Şunu da biliyordum ki; hiç olmamasını bütün kalbimizle temenni ettiğimiz bu savaşın, olmama-yapılmama ihtimali hiç yoktur…
Bu konuyu açmak istemiyorum, ama sanki bana öyle geliyor ki; Müslüman topraklarına dalan saldırganlar, saldırdıklarının (kişi-millet-devlet) kutsal mekanlarını ve KUTSAL ZAMANLARINI da ezmekten, çiğnemekten gizli bir haz alıyorlar…
Ha Laden veya ha; lâ din… Kim veya kimlerdir müsebbibi, bellidir veya belli değildir… Ama oyuncak farelere benzeyen, zembereği kurulmuş uçakların devirdiği koca çamlar, bakalım daha kaç memleketin üstüne yıkılacak!..
Bakalım bu bayram, Müslüman topraklarında kaç kurban kanı akacak!..
Stop
Muammer Erkul
02 Şubat 2003 Pazar